Türkiye'de, doğurganlık hızının nüfus yenilenme eşik değerinin altına düşmesinin gündeme gelmesi üzerine AKP, kadınların doğum izin süresini artırma ve kadınlara yönelik esnek çalışma modelini gündeme getirdi.
Uzmanlar önerilerin uygulanması halinde kadın istihdamında düşüş yaşanacağını söylerken Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. Ayşe N. Akın, “Sağlığı ilgilendiren konuların politik amaçla kullanılmaması gerektiği"nin altını çizdi. Emekçi Kadınlar Derneği Türkiye Temsilcisi Avukat Şeyda Özcan da yeni doğan çocukla ilgili bütün sorumlulukların kadına yüklendiğine işaret ederek, "Ebeveynlik izni bir kısmı zorunlu olarak babaya tahsis edilecek şekilde mevzuatımıza girmeli, işe alımda ve istihdam esnasında kadına yönelik cinsiyet ayrımcılığının önüne geçilmesi için yasal düzenleme ve denetim sağlanmalı" dedi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü de AKP'nin doğum oranlarını arttırmaya yönelik çalışmalarının “kutsal aile” anlayışı ile şekillendiğini belirtti. Güllü, “Kadın istihdamını arttırma ve kız öğrencilerin okullaşması hakkında bir çalışma yokken nüfus kadınlar üzerinden arttırılmaya çalışılıyor” diye konuştu.
Doğurganlık hızının nüfus yenilenme eşik değerinin altına düşmesinin gündeme gelmesiyle Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan düşen doğum oranlarına dikkat çekerek, "Alarm veriyor" sözlerini kullandı. Annelere destek hazırlıklarına başlayan AKP, kadınların doğum izin süresini artırma ve kadınlara yönelik esnek çalışma modelini gündeme getirdi. Uzmanlar önerilerin uygulanması halinde kadın istihdamında düşüş yaşanacağını söyledi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılına ilişkin açıkladığı doğum istatistiklerinde doğurganlığın nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10'un altında kaldığını açıkladı. Doğurganlık göstergelerindeki düşüş eğiliminin devam edeceği yönündeki varsayımdan yola çıkarak hazırlanan TÜİK’in 2023-2100 yıllarına ilişkin nüfus projeksiyonlarına göre Türkiye nüfusunun 2044 yılında 89 milyon 959 bin 486 kişiyle en yüksek büyüklüğe ulaşacağı, 2100 yılında ise 55 milyonun altına düşmesi beklendiği açıklandı. Raporda nüfusun artmaya devam edebilmesi için kadın başına düşen çocuk sayısının en az 2, 10 olması gerektiği kaydedildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üç çocuk tavsiyesine karşın Türkiye'de toplam doğurganlık hızı son 22 yılda 2,38 çocuktan 1,51 çocuğa düştü.
AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında doğurganlık hızının düşüşüne ilişkin konunun gündeme gelmesi üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, doğum hızını artırmak amacıyla çalışmalara başladı. Bakanlığın çözüm önerileri arasında çalışan kadınların doğum izni süresini artırma ve kadınlar için esnek çalışma modeli de yer alıyor. Bazı uzmanlar ise bu önerilerin “kadını iş hayatından koparacağı” yönünde uyarıyor.
Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. Ayşe N. Akın, “Sağlığı ilgilendiren konular politik amaçla kullanılmamalı” diyerek şu açıklamada bulundu:
“Doğumla ilgili hamlelerin kadınları kapsaması anlaşılır bir yaklaşımdır çünkü kadınların üreme sağlığı ile ilgili hastalık yükleri diğer cinsiyete kıyasla en az üç misli daha ağırdır. Bu konuda atılacak yanlış adımlarda fatura hep kadına çıkmakta, kadına ödetilmektedir. Gebelik, doğurganlık malum iki cinsiyetin de sorumluluk alması gerektiren bir olgudur. Hem üreme olaylarının tüm yükünü kadına yükleyeceksiniz hem de onu, demografik amacın aracı gibi göreceksiniz"
Nüfusu arttırmaya yönelik çözüm önerisi olarak "Yoksullukla mücadele ederek milli gelirin eşit paylaşımı sağlanmalı” diye konuşan Akın, kamu sağlık birimlerinin ulaşılabilir olması gerektiğini vurguladı.
“Ebeveynlik izni erkek işçileri de kapsamalı"
Emekçi Kadınlar Derneği Türkiye Temsilcisi Avukat Şeyda Özcan dünyadaki örneklerin aksine Türkiye’deki iş hukukunda “ebeveynlik izni” olmadığını ve yeni doğan çocukla ilgili bütün sorumlulukların kadına yüklendiğine işaret ederek, İş Kanunu’nda kadınlar lehine köklü düzenlemeler yapılması gerektiğini belirtti ve önerilerini sıraladı:
“Kreş hakkı yeniden ele alınmalı, doğum izinleri açısından izinlerin ücretli izin olarak düzenlenmesi esas olmalı ve ücretli izin halinde işçinin kazancı düşmemeli, ebeveynlik izni bir kısmı zorunlu olarak babaya tahsis edilecek şekilde mevzuatımıza girmeli, işe alımda ve istihdam esnasında kadına yönelik cinsiyet ayrımcılığının önüne geçilmesi için yasal düzenleme ve denetim sağlanmalı. Tıpkı askerlik dönüşü işe almada olduğu gibi doğum iznine ayrılan kadınların da izin sonunda işe geri döneceği konusunda garanti ve iş güvencesi sağlanmalı. Bu noktada emekçilerin dernekler, sendikalara gibi örgütlenmeler içerisinde yer alması ve haklarının takipçisi olması çok önemli.”
"Kız öğrencilerin okullaşması hakkında bir çalışma yok"
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, AKP'nin doğum oranlarını arttırmaya yönelik çalışmalarının “kutsal aile” anlayışı ile şekillendiğini belirtti. Nüfusun kadın kimliği üzerinden arttırılmaya çalışıldığına “Kadın istihdamını arttırma ve kız öğrencilerin okullaşması hakkında bir çalışma yokken nüfus kadınlar üzerinden arttırılmaya çalışılıyor” diyen Güllü şöyle konuştu:
“Kamu kreşleri dahil olmak üzere kreşleri kapatan, yaşlı bakım merkezleri üzerinde herhangi bir çalışma yapmayan, kadına karşı şiddetin önlenmesi yönündeki İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilen ve kadın istihdamı talep etmeyen AKP’nin bugün geldiği noktada bir taraftan hayvanları öldürelim öbür taraftan canlı nüfusunu kadın kimliği üzerinden arttıralım düşüncesi var. Tarım politikası ile beslenme sorununu halledip dış ülkelere bağımlı kalınmadığı, savaşa yatırım yapılmayıp endüstri ve teknolojiye yatırım yapıldığında, sürdürülebilir doğum yardımları yapıldığında, geri kalmayan politikalarla nüfus arttırılabilir. İktidar bu politikalara devam ettiği sürece nüfus artmayacaktır." (ANKA)