Hava kirliliğinin etkilerinin anne karnına kadar ulaştığını ve erken doğum, gelişme geriliği, düşük doğum gibi problemler yarattığını belirten Perinatoloji Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Polat, hamilelere egzozdan ve karbon moleküllerinden daha az etkilenmek adına cadde üzerindeki evlerden uzak durmaları uyarısında bulundu.
Nature Communications dergisinde yeni yayımlanan ve Belçikalı bilim insanları tarafından 28 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada, plasentanın (bebeğin eşi) fetal yüzünde karbon partikülleri bulunduğunu kaydeden Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nden Polat, “Bu inceleme, 12 ila 31 hafta arasında spontan olarak sonlanan gebelerin plasentasından yapılmış. Bu, yeni bir bulgu; insan üzerinde ilk defa saptanıyor ve çok önemli” dedi.
"Plasentanın bebeğe bakan yüzünde havada bulunan karbon partiküllerine rastlandı"
Çalışma kapsamında bir nedenle gebeliği sonlanmış 28 anne adayından, kaybedilen bebeklerden ve anne ile fetüse ait iki dolaşım sistemini birbirinden ayıran organ olan plasentadan örnekler alındığını kaydeden Polat, şöyle devam etti:
“İncelemelerde, plasentanın bebeğe bakan yüzünde havada bulunan karbon partiküllerine rastlandı. Hava kirliliğinin gebelikte daha çok fetüs üzerine etkileri olur. Erken doğumlar, gelişme geriliği ve düşük doğum ağırlıklı çocuklara neden olduğu biliniyor. Ama bugüne kadar bunun mekanizması ortaya konulamamıştı.”
"Eğer gebeliğin erken döneminde anne adayı bu tür partiküllere maruz kalırsa, bebeğin zeka fonksiyonları üzerinde olumsuz etki yaratabilir"
Kirli havadaki zararlı maddelerin anneye veya bebeğe ayrı ayrı etkileri olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Polat, “Bu mekanizmalardan birincisi, hava kirliliğinden dolayı annenin akciğerlerinden plasentaya giren partiküllerin inflamasyon etkisi yaratması. İkincisi de doğrudan plasenta yoluyla fetüse geçmesi. Bugüne kadar yapılan çalışmalar daha çok in-vitro dediğimiz, yani dışarıda yapılan tetkikler veya hayvanlar üzerinde yapılan tetkiklerden alınan sonuçlara dayanıyordu. Burada, hava kirliliğinden dolayı annenin solunumuyla alınan karbon molekülleri, plasentanın fetal yüzünde gösterilmiş. Erken veya term’de (zamanında) doğan bebeklerin plasentaları alınmış, anne ve bebek tarafında biyopsiler yapılmış ve burada gösterilmiş. Bunun üzerine de bu partiküllerin inflamasyon etkisi yanında, çocuğa plasenta vasıtasıyla geçerek doğrudan etki yapabileceği belirtilmiş" diye konuştu. Polat, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer gebeliğin erken döneminde anne adayı bu tür partiküllere maruz kalırsa, bebekte kognitif, yani zeka fonksiyonları üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Yine gelişme geriliği, erken doğuma bağlı düşük doğum ağırlığı gibi olumsuz durumlar ortaya çıkabilir. Anne üzerinde ise düşük ve erken doğum- ki bu erken doğum aynı zamanda fetüsü/bebeği de etkiler- riski yaratıyor. Bu etkiler, doğrudan erken gebelik döneminde ise düşük, daha sonraki haftalarda ise erken doğuma yol açabilir.
"Çünkü bu etki ortamdaki moleküller nedeniyle oluyor. Özellikle son çalışmada karbon molekülleri üzerinde çalışılmış. Ancak diğer nanopartiküller de etkili. Dolayısıyla her çeşit kirli ortamdan, sigara içilen ortamdan, kirli havanın bulunduğu şehirlerden uzak durması gebeler için daha iyi olacaktır. Egzoz da şehirde kirlilik yaptığı için, karbon molekülleri salındığı için, özellikle, mesela cadde üzerlerindeki evlerden uzak durması öneriliyor gebelerin. Karbon molekülleri egzoz dumanından dolayı caddedeki evler üzerinde daha etkili.”
(DHA)