15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargâhı’nda yaşananlara tanıklık eden Genelkurmay Destek Kıtaları Grup Komutanlığı’nda takım komutanı olan Üsteğmen Fahri Kafkas’ın ifadeleri ortaya çıktı. Kafkas, o gece komuta katında yaşananları Genelkurmay Görüntü İzleme Merkezi’nde saniye saniye izledi.
Habertürk'ten Fevzi Çakır'ın haberine göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca ‘bilgi sahibi’ sıfatıyla ifadesine başvurulan Kafkas, saat 21.30 sularında karargâhın 1-A Kapısı’nda görevli Uzman Çavuş Serkan’ın, tabur komutanlarını anons ederek, Emir Subayı Levent Türkkan’ın 1-A Kapısı’nda hiçbir rütbeli personel kalmaması talimatını ilettiğini söyledi.
"Kapıyı içeriden kilitledik ve izlemeye başladık"
Türkkan’ın talimatının ardından başlarında bir kurmay albay olan 25-30 kişilik Özel Kuvvetler timinin yanından geçerek, 1-A Kapısı’ndan komutan katına girdiğini belirten Kafkas, “Tabur komutanımız Hasan Yücel, telsizle Görüntü İzleme Merkezi’ne gelmemi istedi. Tabur komutanım olağandışı bir durum olduğunu düşünerek Görüntü İzleme Merkezi’ne gelip görüntüleri takip ettiğini söyledi. İçeride Destek Kıtaları Grup Komutanı Albay Cengiz Aydın da vardı, kapıyı içeriden kilitledik ve komuta katında yaşananları izlemeye başladık” diye konuştu.
Kafkas, o geceyi şöyle anlattı:
"Tatbikat olduğunu düşündük"
Genelkurmay Başkanı’nın karargâhında Tümgenaral Mehmet Dişli, Tuğgeneral Mehmet Partigöç, Albay Ramazan Gözel, Yarbay Levent Türkkan, Yarbay Oktan Felekoğlu, Yarbay Bünyamin Tüneri’yi gördüm. Bu şahısların sürekli konuşarak gezmesi dikkatimi çekti. 25-30 kişilik Özel Kuvvetler ekibi katlara dağıldı. Genelkurmay Başkanı’mızın koruma ekibi ile Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü’nün ellerinin ve gözlerinin bağlı olduğunu gördüm. İlk başta tatbikat olduğunu düşündük.
"Kara Kuvvetleri Komutanı Çolak yere serildi"
Bir müddet sonra Kara Kuvvetleri Komutanı (KKK) Salih Zeki Çolak ve KKK Kurmay Başkanı İhsan Uyar, araçla karargâh kapısına geldi. İkisi de araçtan iner inmez Özel Kuvvetler tarafından yere serildi ve elleri arkadan bağlandı. Kalabalık olmasından dolayı nereye götürdüklerini tespit edemedim.
"Komutanlar tutuklanacak"
Bir süre sonra Partigöç ile Yarbay Gökhan Eski, Görüntü İzleme Merkezi’ne geldi. Kapıyı çaldılar, açtık ve içeri girdiler. Partigöç cep telefonu ile mesajlaşıyordu. Grup Komutanı Cengiz Aydın durumun ne olduğunu sorunca Partigöç, “Yaklaşık 1 haftadır komutanlarımızın güvenliğiyle ilgili duyumlar aldık. Hükümet tarafından tutuklanacağını duyduk. Onlardan önce hareket edip komutanlarımızı güvenli yere sevk edeceğiz. Komutanları tahliye ettikten sonra halk galeyana gelebilir. Genelkurmay çevresinin emniyetinin sağlanması gerekiyor” dedi.
"Zorlama olmadı"
Bir süre sonra Partigöç ve Eski gitti. Görüntüleri takip ettiğimiz sırada Genelkurmay Başkanı’mızın komuta katından tahliye edildiğini gördüm. Etrafı Özel Kuvvetler tarafından çevrelenmiş şekilde binadan çıktı. Elinde kepi ve montu vardı, herhangi bir zorlama olmadı. Genelkurmay 2. Başkanı’nın nasıl dışarı çıkarıldığını göremedim.
"Akın Öztürk'ü aradı"
Partigöç, tekrar Görüntü İzleme Merkezi’ne geldi. Genelkurmay Başkanı’nı emniyetli bir yere tahliye ettikleri söyledi. Bu sırada Partigöç, YAŞ üyesi Akın Öztürk’ü arayarak, “Komutanı Akıncı Üssü’ne tahliye ettik, siz de oraya geçin” dedi. Görüşmeyi sonlandırdıktan sonra grup komutanımıza halkın karargâha girme ihtimaline karşı çevre emniyetinin sağlanması gerektiğini söyledi. Çıkarken de pide-fırın bölgesinde kollarından bağlanmış er ve birkaç rütbeli personelin Özel Kuvvetler personeli tarafından bekletildiğini söyleyerek, “Ben şimdi talimat veriyorum, onları bırakacaklar, siz bunları tabura güvenli bir şekilde götürürsünüz” dedi.
Siper aldık
Hava aydınlanana kadar Hizmet Taburu’nda bekledik. Gün ağardıktan sonra hasar tespiti yapmak üzere tabur komutanım Yücel ile birlikte komuta katına gittik. Genelkurmay Başkanı’nın emir subayının odasında daha önce paralel yapılanmadan işlem yapılan Albay Muharrem Öztürk’ü gördük ancak yanına gitmeden dışarı çıktı. Yücel ile Genelkurmay Başkanı’nın tahliye edilmediği, darbe girişimi olduğu sonucuna vardık. Hizmet Taburu’na gidip istişare yaptık, tüm er ve erbaşları tahliye etmemiz gerektiğini düşündük. Grup komutanımız Cengiz Aydın’a durumu bildirdik. Bunun üzerine Genelkurmay’ın 5 No’lu kapısına yaklaşık bin askeri yönlendirdik ve polisle koordineli tahliyelerini sağladık.