Halfeti olayından sonra kentte yaşanan işkence iddialarına tanık ve müdafi olan Urfa Barosu, gözaltı ve işkence iddialarını tek tek raporlaştırdı. Raporda, kentte 2015 yılından bugüne işkencenin sistematikleştiği, cinsel işkence yapıldığı, Filistin askısı yönteminin kullanıldığı, çocukların maruz kaldıkları durumlar sebebiyle travma yaşadığı ve kişilerin polis ve görevlilerce tehdit edildiği kaydedildi.
Urfa Barosu, Halfeti ilçesi Dergili mahallesinde 18 Mayıs tarihinde yaşanan çatışmanın ardından gözaltına alınanlara dönük Jandarma ve İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube’de yapıldığı görüntü, ifade tutanakları ve anlatımlarla ortaya çıkan işkence iddialarına ilişkin olarak hazırladığı raporu açıkladı. Baro binasında açıklamayı yapan Başkan Abdullah Öncel, TEM Şube’de yaşandığı iddia edilen işkence vakasının Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın "Yargı reformu" paketini açıkladığı bir dönemde gerçekleştiğini söyledi. “İşkenceye sıfır tolerans” ilkesini benimsediğini söyleyen Erdoğan’ı Urfa’da yaşanan işkence olayının yalanladığını dile getiren Öncel, “Yargı bağımsızlığının ayaklar altına alındığı bir dönemde, Urfa’da işkenceye karşı hâkim ve savcıların aldığı tutum yargı bağımsızlığının olmadığının bir kanıtıdır” diye belirtti.
Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre Öncel’in açıklamasından sonra Urfa Barosu İnsan Hakları Merkezi tarafından hazırlanan rapor basınla paylaşıldı. Halfeti’de yaşanan çatışmanın ardından Bozova ve Halfeti ilçelerine bağlı mahallerde yapılan operasyonlarda 51 kişinin gözaltına alındığı ve gözaltına alınan kişilerin gözaltına alınması sırasında ve gözaltı merkezlerinde işkence ve kötü muameleye uğradıkları tespit edilen raporda geçmiş yıllarda Urfa Emniyeti’nde yaşandığı iddia edilen işkence vakalarına yer verildi.
Rapordan bazı kısımlar şu şekilde:
“2015 yılından günümüze kadar kentimizde sistematik hale getirilmiş bir işkencenin varlığı değerlendirilmektedir. 2015 yılından günümüze kadar Şanlıurfa’da yaşanıldığı iddia edilen ve içlerinde adli tıp raporlarıyla tespit edilmiş olan ve bazılarının da soruşturmaya konu edildiği işkence ve kötü muamelelerin bir kısmı şunlardır:
22 Temmuz 2015 tarihinde Ceylanpınar ilçesinde 2 polisin öldürülmesinden sonra olayla ilgisi olduğu şüphesiyle çok sayıda kişi gözaltına alınmış ve Urfa TEM Şubede işkence yapıldığı, makatlarına cop sokulup dakikalarca Filistin askısında kaldıkları iddia edilmişti. Bu iddialar sonucunda savcılık tarafından gözaltındaki kişiler çeşitli yerlerdeki adli tıp kurumlarına sevk edilmiş ve alınan raporlar sonucunda bazı şüphelilerin makatlarına cisim sokulduğu, Filistin askısı gibi birçok yönteme benzer işkencelerin yapıldığına ilişkin tespitler yapılmıştır.
"Biz DAİŞ'iz denilerek cinsel işkence yapıldı iddiası"
4 Kasım 2015 tarihinde Urfa TEM Şube tarafından evine yapılan baskınla gözaltına alınan O. B. İsimli şahıs, 72 saat boyunca işkenceye tabi tutulduğunu iddia etmiştir.
15 Kasım 2015 tarihinde Urfa TEM şubede 21 yaşındaki Ş.Ç. ve 17 yaşındaki L.T.'ye ‘Biz DAİŞ'iz’ denilerek cinsel işkence uygulandığı iddia edilmiştir.
24 Kasım 2015 tarihinde Urfa’nın Siverek İlçesinde gözaltına alınan 14 kişinin getirildiği TEM Şubede cinsel işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları iddia edilmiştir.
"Seni ameliyat edeceğiz"
5 Ocak 2016 tarihinde S. D. ve S. O. İsimli kadınlar gözaltında tutuldukları TEM Şube'de insanlık dışı muamele ve cinsel işkenceye maruz kaldıklarını ve S.D' nin gözaltında polisler tarafından ameliyat masasına yatırılıp 'seni ameliyat edeceğiz' diye tehdit edildiği iddia edilmiştir.
14 Temmuz 2016 tarihinde M.D. adlı kişi Ceylanpınar Jandarma birimleri tarafından gözaltına alındıktan sonra Ceylanpınar ilçesinde işkence aletleri ile donatılmış bir mağaradan bahsetmiş ve orada tecavüz de dahil olmak üzere çeşitli işkencelere uğradığını beyan etmiştir.
12 Aralık 2016 tarihinde içlerinde belediye başkanı ve avukatların da olduğu çok sayıda kişi gözaltına alınmış ve gözaltı süresi boyunca belediye başkanları da dahil olmak üzere bir çok kişiye TEM Şube'nin üst kattaki bir odasında işkence yapıldığına ilişkin beyanlar mahkeme tutanaklarına yansımıştır.”
İşkence olayının duyulmasının ardından TEM şubeye giden avukatlara 24 saat avukat görüş yasağı geçmesine rağmen avukatların müvekkilleri ile görüştürülmediği, Urfa Barosu yönetim kurulu üyeleri ile soruşturma savcısının keyfi sebeplerden dolayı görüşmeyi reddettiği, avukatların tüm ısrarlarına rağmen savcının görüşmeye çıkmadığı belirtildi.
Soruşturma savcısının bu tavrı üzerine Baro Başkanı'ndan oluşan bir heyetin aynı günün gecesinde TEM şubeye giderek gözaltında olanlar ile görüştüğü, yapılan bu görüşmede gözaltına alınanların kıyafetlerinin parçalandığı, üstlerinde kan izlerinin olduğu, yüzleri ve vücutlarının birçok yerinde yara olduğu gözlemlendiği, şahıslar tarafından baro heyetine gözaltına alınma esnasında ve gözaltı süresince işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları beyan edildiği belirtildi.
Gerekli soruşturma başlatıldı
İşkence iddialarına ilişkin Urfa Baro Başkanı Abdullah Öncel ve baro yönetiminin Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı ile yaptığı görüşmeye yer verilen raporda “Avukatların yaşadığı sorunlar ve gözaltındaki şüphelilerin işkence ve kötü muameleye uğradıkları hususu iletilmiştir. Başsavcı tarafından olayın araştırıldığı ve incelemenin sürdüğü bildirilmiştir. Bunun üzerine Baro tarafından Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş ve işkence iddialarına ilişkin soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma kapsamında 6 kişi adli tıp kurumuna sevk edilmiş olup ayrıntılı adli raporları henüz hazırlanmamıştır” denildi.
Urfa TEM şubede işkenceye maruz kaldığı iddia edilen ve çıkarıldıkları mahkemece tutuklanan kişilerle cezaevinde yapılan görüşmelere yer verilen raporda, tutuklanan sanıklardan bazılarının gözaltında kaldıkları son güne kadar işkence edildikleri ve halen olayın şokunu üzerlerinden atamadıklarını belirtildi.
"Mahalle halkı hâlâ tedirgin"
Çatışmanın yaşandığı Dergili Mahallesi'nde yapılan inceleme sonucuna yer verilirken, raporda şu tespitler yapıldı:
“Hem gözaltında kötü muamele mağdurları ve köy halkının beyanları, oluşan kontrol noktası ve köyde dolaşan sivil araç ve ekipler sebebi ile bir korku ve gerilim ortamı hâkim. Gözaltından çıkanlar evlerinde dahi kalamadıklarını özellikle beyan etmişlerdir. Evin bahçesinde taş duvar, yanında ve duvarda birbirine yakın mesafede yoğun kurumuş kan izlerinin olduğu tüm heyetimiz tarafından da gözlendi. Olanları anlatırken hala gözleri dolan mağdurlardan G.A. bu yaşanan hiçbir şeyi hak etmediklerini ısrarla beyan etmiştir. Hem kendileri hem de gözaltındaki diğer kişilerle ilgili tanıklıklarını ayrıntıları ile anlatmışlardır.
Öneri ve tespitler
Raporda yaşanan işkence iddialarına ilişkin yapılan öneri bölümünde ise şu tespitlere yer verildi:
“Şanlıurfa Barosu İnsan Hakları Merkezimize yapılan toplam 51 mağdur/mağdur yakını başvurusu üzerine heyetimizin yaptığı birebir görüşme, adli raporlar, ayrıntılı anlatımlar, gözlem ve incelemeler; gözaltına alınan şahısların işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını doğrulamaktadır.
"İşkence Sulh Ceza Hâkimliği'nce zapta geçirildi"
Gözaltı süresi uzatımı sebebiyle 25 Mayıs 2019 tarihinde Şanlıurfa Nöbetçi Sulh Ceza hâkimliğine getirilen mağdurların fiziki durumlarında işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları Sulh Ceza hâkimliği tarafından da gözlemlenmiş olup bu durum zapta geçirilmiştir.
Mağdurların gözaltına alınış esnasında mukavemet göstermemiş olmalarına rağmen gerek kendi ikametlerinde gerekse de Halfeti ve Bozova Jandarma Karakollarında elleri arkadan bağlanarak yüzüstü yatırılıp görevli emniyet personelleri tarafından toplu şekilde kötü muameleye maruz bırakılmıştır. Bu muamele saatlerce sürmüştür. Söz konusu karakollardaki güvenlik kamera kayıtları ve mağdurların ikamet adresleri aranırken çekilen görüntüler incelenirse bu durum açıkça görülecektir.
Olay anında yapılan baskınlarda evlere zarar verildiğini tespit etmiş bulunmaktayız.
"Yasak usullerle sorgu yapıldı"
Mağdur avukatları gözaltında bulunan müvekkilleri ile yasaya uygun şekilde görüştürülmemişlerdir. Avukat ile müvekkili arasında vekaletname gerekmeksizin görüşme yapılabiliyor iken görüşmeye giden avukatlara vekaletnamenin olması gerektiği dayatılmıştır. Mağdurların gözaltına alındığı ilk günlerde avukatlar müvekkilleri ile hiç kimsenin duymayacağı şekilde görüşmeleri gerekirken ancak bir polis nezaretinde ve Türkçe dilinde görüşme yapabilecekleri aksi takdirde görüştürülmedikleri tespit edilmiştir. İfadeler alınmadan önce menfaat çatışmasının varlığı söz konusu değilken bir avukatın yalnızca bir kişi ile görüşmesi avukatlara dayatılmıştır. Bu durumun bizlerde resmi ifade işleminden önce yasak usullerle sorgu ve mülakat yapıldığı kanaatinde olmamıza neden olmuştur.
Heyetimizle görüşmeyi reddeden soruşturmayı yürüten savcının hukuka uygun olarak süreci yönetemediğinin kanaatindeyiz. Yasaya açıkça aykırı durumlarda hukuki refleks gösteren avukatların bile savcılık tarafından soruşturma açmakla tehdit edildiği ve yasal taleplerin yerine getirilmediği tespit edilmiştir.
"Avukatlar engellendi"
Soruşturmanın başından sonuna kadar gerek savcılık tarafından gerekse de emrindeki kolluk birimlerince avukatlara yönelik olumsuz tutumlarıyla yasaya uygun bir şekilde mesleklerini icra etmek isteyen avukatlar engellenerek şüphelilerin adil yargılanma ve savunma hakkı ihlal edilmiştir.
Savcılık ve sorgu hâkimliğine çıkartılırken bir kısım sorgularda ellerinin bağsız olması gereken şüphelilerin elleri hâkim ve savcı karşısında çözülmemiş olup ters kelepçe ile ifade ve sorgu işlemleri yapılmıştır.
Dosya müdafilerince soruşturma esnasında tespit edilen bir çok usulsüzlük ve kötü muamele işlemleri ile ilgili yapılan yazılı başvuruların dahi dikkate alınmadığı ve kollukça yapılan bir çok usulsüzlüğe göz yumulduğu tespit edilmiştir.
"Hekim kontrolü yapılmadı"
Bir kısım sorgu tutanaklarına da yansıdığı üzere gözaltı uzatma ve değerlendirme duruşmalarının avukatların yokluğunda yapıldığı.
Gözaltı süresince şüphelilere hekim kontrolü yapılması gerekirken hekimin Şanlıurfa Terörle Mücadele şubesine gelip tıbbi usullere uygun muayene yapmadan darp ve cebir izi olmadığına ilişkin rapor verildiği tespit edilmiştir. Aynı şekilde mağdurların hastanelere götürüldükleri zaman da muayenelerin usulüne, mevzuata ve yasal zorunluluklara uygun bir şekilde yapılmadan geri getirildikleri tespit edilmiştir.
Tüm mağdur beyanlarında geçtiği üzere Şanlıurfa Terörle Mücadele şubesinin 2. Katında arşiv benzeri iki yanında dosyanın olduğu bir koridordan geçip ulaşılan odanın içerisinde bir takım kişilerin olduğu ve bu kişilerin mağdurlara işkence yaptığı anlaşılmıştır.
"Birçok mağdur cinsel işkenceye maruz kaldı"
Mağdurların bazılarının gözaltında bulundukları süre boyunca sistematik işkenceye maruz kaldıkları tespit edilmiştir. Dosya şüphelisi olarak gözaltına alınan bir çok mağdurun ise cinsel işkenceye maruz kaldığı anlaşılmıştır.
Tüm mağdurların gözaltında kaldıkları süre boyunca hakarete uğradıkları ve ağır bir psikolojik baskı altında oldukları kanaatine ulaşılmıştır.
Soruşturma esnasındaki tüm işlemlerin hem doktor muayenelerinin ve hem de ifade ve sorgu işlemlerinin kolluk refakati ile gerçekleştirilerek şüpheli mağdurlar üzerindeki baskının, kanuna aykırılıkların varlığı ve bu usulsüzlüklerin de sistematikleştiği tespit edilmiştir.
"Çocuklar üzerinde istenerek travma yaratıldı"
Gözaltına alınan çocuklara Yüksek Yarar İlkesi çerçevesinde yaklaşılması gerekirken soruşturma savcısının tavrı, kolluk personelinin tutumu ve çocukların ailelerinin içinde bulunduğu durumlara şahit olmaları sebebiyle adeta istenerek çocuklar üzerinde travma yaratıldığı tespit edilmiştir.
İşkence ve kötü muameleye uğrayanların bu muamelenin anlatılmaması konusunda görevli bazı polislerce tehdit edildikleri anlaşılmıştır.
Olayın yaşandığı yerde halen güvenlik tedbirlerinin olduğu ve bu durum orada yaşayan insanlar üzerinde bir korku ve endişe yarattığı gözlemleri komisyonumuzca yapılmıştır.
"İşkencenin anlatılması bazı hâkimlerce engellendi"
Zaman zaman sorgu hâkimliğine çıkarılan mağdurların ve avukatlarının işkence beyanları ve buna ilişkin sorgu hâkimliğine işkenceyi anlatmaları bazı hâkimler tarafından engellenmiştir.
Öncelikle Şanlıurfa’da bir takım kamu görevlileri ve onları koruyanlar tarafından 2015 yılından beri sistematik hale gelen işkencenin son bulması için başta "İşkenceye Sıfır Tolerans" şiarıyla Yargısal Reformu yakın zamanda kamuoyuna açıklayan Sayın Cumhurbaşkanı, İçişleri ve Adalet Bakanlığı sürekli beyan ettikleri işkenceye karşı tutumlarının gereği olarak acilen Şanlıurfa’da yurttaşlara işkence ve kötü muamelede bulunan ve onları kamunun gücüyle koruyan tüm kamu personellerinin görevden alınıp hakkaniyete uygun, etkin bir soruşturma yapılması için gerekli talimatları vermeleri gerekmektedir.
İşkence ile ilgili soruşturmada işkence ve kötü muameleye uğramış olan tüm dosya şüphelisi mağdurların bir an evvel adli tıpa sevkleri yapılarak gerekli adli raporun alınması sağlanmalıdır.
"İşkenceciler tespit edilmeli"
Mağdurların istikrarlı beyanlarında geçen Şanlıurfa Terörle Mücadele Şubesi'nin üst katındaki odada kimlerin olduğu ve bu kişilerin ne zamandan beri orada insanlara işkence yaptıkları, mağdurları kaldıkları nezaretten alıp oraya götürme talimatını nezarethanede görevli polislere kimin verdiğinin tespitinin yapılması için nezarethaneyi ve tüm şubeyi kaydeden güvenlik kamera kayıtlarının incelenmesi gerekmektedir.
Görüntülerden de anlaşıldığı üzere Bozova Yaylak Jandarma Karakolu'nda yurttaşları yüzüstü yere yatırıp botlarıyla üstlerine çıkan, kafalarını ve vücutlarını ezen ve hakaretlerde bulunan güvenlik mensupları ile onlara bu hukuka ve insanlık onuruna aykırı davranışları sergilerken göz yumanların derhal yargı önünde hesap vermesinin sağlanması gerekmektedir.
Muayenelerin yapıldığı tüm hastanelerde muayene saatlerinde, ifade ve gözaltı sürelerinin, uzatma taleplerinin tespiti sırasında da devam eden sistematikleşmiş kanuna aykırılıkların da tespiti için adliye kamera kayıtlarının da ayrıntılı şekilde bir an önce tespitinin yapılarak, bu kayıtların acilen muhafaza altına alınması sağlanmalıdır.
"Sessiz kalan tüm yetkili ve kurumları göreve davet ediyoruz"
Başından itibaren hukuka ve usule aykırı yürütülen soruşturmada avukat meslektaşlarımızın görevlerinin yapılmasını engellenmesi ve tehdit edilmeleri ile ilgili acilen idari ve adli soruşturmaların başlatılması gerekmektedir.
Heyetimiz; Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu insanlık dışı ya da onur kırıcı muamele ve işkence ile ilgili tüm sözleşmelere uygun şekilde “Bağımsız” ulusal ve uluslararası denetim mekanizmalarının oluşturulması ve artık ülkemizde ve özellikle 2015 yılından beri işkencenin sistematik hale getirildiği Şanlıurfa’da işkencenin son bulması adına hükümeti derhal gerekli girişimlerde bulunarak bu insanlık suçunu işleyen ve bu suça ortak olanların yargı önünde hesap vermesi için harekete geçmeye davet etmektedir. Ayrıca tüm bu yaşananlar karşısında sessiz kalan tüm yetkili ve sorumlu kurum ve kuruluşları göreve davet ediyoruz.”