Yaşam

Üniversitelerin bölünmesinde karar

Prof. Dr. Özgenç, üniversitelerin bölünmesiyle ilgili yüz yüze öğrenim görülen üniversitelere özel bir çalışma yapılacağını söyledi.

16 Nisan 2009 03:00

YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İzzet Özgenç, üniversitelerin bölünmesiyle ilgili olarak "yüz yüze öğrenim görülen üniversitelerde 40 binin üzerinde öğrencisi olanlarda bir çalışma yapılması" yönünde karar alındığını belirterek, "Rektörlerle tek tek konuşacağız, görüşlerinin alacağız" dedi.

Özgenç, YÖK'teki bilgilendirme toplantısında 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'ndaki yapılması öngörülen değişiklikleri anlattı.

Değişikliklerin önce YÖK'ün görüşü olarak hazırlandığını belirten Özgenç, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) aracılığıyla bunun Bakanlar Kurulu'na iletildiğini anımsattı.

YÖK Genel Kurulu'nun 4 ayrı toplantısında kanunun değişik maddelerinde değişiklik öngörülmesin ilişkin kararlar alındığını anlatan Özgenç, araştırma görevlilerinin yetiştirilmesi, öğretim elemanlarının yetiştirilmesi bakımından önemli düzenlemelerin getirildiğini belirtti.

Şu andaki sistemde 1416 sayılı bir kanunun uygulandığını anımsatan Özgenç, bu kanunla MEB'in yurt dışına doktora yapması için öğrenci gönderdiğini söyledi.

Bu kanunun başlangıçta iyi bir amaca hizmet etmek için getirildiğini belirten Özgenç, sözlerine şöyle devam etti:

"Ama bu kanun çok iyi işlemiyor. Üniversiteler ile MEB arasında bu kanunun işletilmesi bakımdan bir sorun vardır. Lisans öğrenimini tamamlamış olan kişilerin lisansüstü için gönderilmesi söz konusu bu kanunla. Devlet burslusu olarak. Gönderilen kişiler orada iyi rehberlik hizmeti alamadığı için çoğunlukla başarısız olarak geri dönüyor, başarılı olanlar da bir şekilde üniversiteye, kamuya geri dönmemek yolunda bir yol izliyor. Ama bunun dışında üniversitelerde araştırma görevlisi olarak çalışan kişiler bu imkandan yararlanıp yurt dışına
gidemiyor. Türkiye'de lisansüstü eğitim görenler bu imkandan yararlanamıyor."

Getirmeye çalıştıkları sistemle bütün araştırma görevlilerinin Türkiye'de doktora tez yazım aşamasına geldiğinde, teziyle ilgili olarak eğer bir yurt dışında araştırma merkezinde çalışması gerekiyorsa, yurt dışına bir yıllık bir süreyle gönderileceklerini bildiren Özgenç, bu öğrencilerin tezini Türkçe olarak yazacaklarını, Türkiye'ye geldiklerinde doktora unvanını alacağını kaydetti.

Özgenç, düzenlemenin araştırma görevlilerinin kendi üniversiteleri dışında bir başka üniversitede doktora öğrenimi görmelerini kolaylaştıran hükümler içerdiğini vurguladı.

Devlet bursuyla yurt dışına gidenler için mutlaka zorunlu hizmet olacağını belirten Özgenç, gidenlerin yurt dışında bulundukları sürede, devlet imkanlarından yararlandığı sürece Türkiye ye döndüğünde zorunlu hizmet yapacaklarını söyledi.

Disiplin düzenlemesi

Bir gazetecinin "kanunda disiplin konusunda ne gibi değişiklikler yapıldığını" sorması üzerine, Özgenç, şu andaki disiplin mevzuatının 12 Eylül dönemindeki hukuk anlayışının bir yansıması olduğunu ifade etti.

"Son derece muğlak, belirsiz ifadelerin yer aldığı bir disiplin mevzuatımız var" diyen Özgenç, mevzuattaki bir disipline aykırı fiilin, rahatlıkla "kamu görevinden çıkarmayı" ya da "aylıktan kesmeyi gerektiren" veya "kınama cezasını gerektiren" bir fiil olarak yorumlanabileceğini söyledi.

Getirmeyi amaçladıkları düzenlemeyle sistemin "açık, seçik" olmasının amaçlandığını ifade eden Özgenç, "Yani hangi fiil, hangi disiplin yaptırımını gerektirecektir, buna açıklık getiriyoruz, buna açıklık getiriyoruz" dedi.

Özgenç, şunları kaydetti:

"Kamu görevinden çıkarma disiplin cezasını, sadece suç oluşturan fiillerle ilgili olarak işletebileceğiz. Bir kişinin disipline aykırı fiili, ceza hukuku açısından suç oluşturmuyorsa, bu kişiyi kamu görevinden çıkartamıyoruz. Bu bir güvencedir.

Adli bir suçtan mahkumiyete bağlı olarak kişi bakımından bir takım hak yoksunlukları doğuyor. Bu hak yoksunluklarını, yine ceza hukukunda kabul edilen birtakım müesseselerle cezanın infazın tamamlandıktan belli bir süre sonra ortadan kalkması mümkün olabiliyor. Ama disiplin yaptırımı açısından bir hak yoksunluğu ortaya çıkmışsa bunu ortadan kaldırmaya yönelik bir enstrümanımız yoktu. Belirli aralıklara çıkarılan af kanunlarıyla bu etkileri ortadan kaldırıyoruz. Bu, aslında 'bir yanlışın diğer bir yanlışla giderilmesi'

yönetimidir. Getirilen sistemle bir kişiye, ceza mahkumiyetine bağlı hak yoksunluğuna ilişkin ceza hukuku hükümleri saklı kalmak kaydıyla bir disiplin cezası uygulanmışsa bu disiplin cezasına bağlı hak yoksunluklarının belirli şartlarla ortadan kaldırılabilmesine imkan tanıyoruz. Kişinin disiplin cezası verildikten sonra belirli bir süre, mesela aylıktan kesme disiplin cezası verdik bu kişiye, bu kişi cezanın verildiği tarihten itibaren mesela 1 yıl zarfında bir başka disiplin cezasını gerektiren başka bir fiil işlememişse cezası bu kişinin hukuku üzerinde herhangi bir hukuki sonuç doğurmuyor bundan sonra artık."

"Denetleme kurulu üye sayısında yapılacak değişikliğin" sorulması üzerine Özgenç, "Şu anda somutlaşmış bir metin yok. Karara dönüşmedi" diye konuştu.

Döner sermaye


Özgenç, tam gün yasasına yönelik hazırladıkları taslağı da anımsatarak, "Üniversitelerde tam gün yasasına geçiş yapılacaksa bu bütün öğretim üyelerini kapsamalı" dedi.

Döner sermaye konusuna da değinen Özgenç, yeni düzenlemeyle yöneticilerin yüzde 10, 15, 35 oranlarında döner sermayeden pay almalarını sağlayacaklarını söyledi. Özgenç, "Rektörün brüt maaşı artı döner sermaye işletmesinden alacağı pay miktarı, Yükseköğretim Kurulu Başkanı'nın brüt maaşını geçmeyecek" dedi. Özgenç, tam gün düzenlemesinin vakıf üniversitelerini de kapsayacağını belirterek, bu üniversitelerdeki öğretim üyelerinin de döner sermayeden pay alabileceklerini anımsattı.

Üniversitelerin bölünmesi


Prof. Dr. İzzet Özgenç, "Bazı üniversitelerin bölünmesi" konusundaki bir soruyu da şöyle yanıtladı:

"Herhangi bir üniversitenin bölünmesi, parçalanması diye bir karar alınmış değil. Yüz yüze öğrenimin görüldüğü üniversitelerdeki öğrenci sayısının ortalama 30 bin olması idealdir. 'Yüz yüze öğrenim görülen üniversitelerde 40 binin üzerinde öğrencisi olanlarda bir çalışma yapalım" kararı alındı. Bu çalışmayı o üniversite yönetimleriyle birlikte yapacağız. Sadece YÖK'te bu çalışmayı yapacak kişiler belirlendi, bir komisyon oluşturuldu.

Komisyonun yürütücü benim. Dün toplantı yaptık yüz yüze öğrenim gören üniversitelerde 40 binin üzerinde öğrencisi olan rektörlerle tek tek konuşacağız. Sorun var mı, fikirlerini alacağız. Bu fikirleri YÖK Genel Kurulu'nun bilgisine sunacağız, sonra ne karar alınması gerekiyorsa bu düşünülecek."