Yapı Kredi'de Koç Holding'in ortağı İtalyan UniCredit'in kökleri 1473'e, Katolik Kilisesi'ne kadar uzanıyor. Rönesans döneminde Avrupa'nın birçok yerinde kiliseler tefecilerin yüksek faizleriyle rekabet eden düşük faizli kredi vakıfları kurmuşlardı. O vakıflardan biri daha sonra Rolo Banca adını aldı ve UniCredit'in kurucularından biri oldu.
Ama UniCredit'in asıl doğumu, 1998'de Turin, Verona ve Treviso'daki bankaların Credito İtaliano ile birleşmesiyle gerçekleşti. Hemen ertesi yıl UniCredit Polonya'dan başlayarak satın almalara girişti. 2005'te dev Alman bankası HypoVereinsbank'la birleşti. Aynı yıl Türkiye'de Koç Holding ile Yapı Kredi'ye ortak oldu.
Koç-UniCredit ortaklığı, Yapı Kredi hisselerinin çoğunluk hisselerini (yüzde 57.4) 2005'te 1 milyar 160 milyon Euro'ya Çukurova Holding'den satın aldı.
UniCredit için alarm zilleri 2014'ün son çeyreğinde açıklanan 15 milyar dolar zararla çalmaya başladı. Batıklar büyük oranda İtalyan ekonomisinin içine girdiği durgunluk sarmalında ekonominin yavaşlamasından kaynaklanıyordu.
Üst yönetimin yanlış kararlarının faturası her zaman olduğu gibi emekçilere kesildi. UniCredit o yıl 8.500 kişiyi işten çıkaracağını açıkladı. İki yıl sonra Polonya'daki bankasını sattı. 2017'de 20 milyar dolarlık batık kredisini paketleyip devretti. Bu, batıkların küçük bir kısmıydı.
Amerika'da Lehman Brothers battıktan sonra olanlar gibi UniCredit'in de batabileceği ve Avrupa'yı peşinden uçuruma sürükleyebileceği söylenmeye başlamıştı.
Gelelim bugüne. Banka 2019'un son çeyreğinde İtalya'da yine 835 milyon Euro (920 milyon dolar) zarar açıkladı.
Ve sonu gelmeyen "titreyip kendine gelme" planlarından bir yenisini açıkladı. Bu plan da varlık satışlarını ve çalışanların önemli bir kısmının işten çıkarılmasını öngörüyordu.
Yazının buraya kadarki kısmının özeti: UniCredit'in Yapı Kredi'deki hisselerini satıp Türkiye'den çıkışında kendi evindeki sorunların payı büyük.
Peki Türkiye'deki krizin ve Ankara'nın bankaları sopa ve havuçla hizaya sokma isteğinin payı yok mu?
Avrupa bankalarının gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık 3 trilyon dolar parası var. Bunların bir kısmı banka hissesi, bir kısmı kredi, bir kısmı tahvil...
Ve bundan korkuyorlar. Çünkü 2018'de Türkiye'de patlayan krizin gösterdiği gibi gelişmekte olan ülkeler çok riskli, bir anda tepetaklak olabiliyor.
Gelişmekte olan ülkelerin domino taşları gibi devrilmesinin kendilerini de uçuruma sürüklemesinden endişeliler.
Gelişmekte olan ülkelere en fazla para yatırmış Avrupa bankaları, BBVA, HSBC, UniCredit, Erste Bank, Santander ve Standard Chartered. Bunların ilk üçü Türkiye'de faaliyet gösteriyor. HSBC'nin Türkiye'den çıkmak istediğini sağır sultan bile duydu. UniCredit çıkıyor. Garanti BBVA da Romanya'daki bankasını satışa çıkardı. HSBC ve UniCredit'in peşinden gitse şaşırır mıyız?
Türkiye'de neden mutsuzlar?
TL, 2018 ve 2019 yıllarında dolar karşısında yüzde 36 değer yitirdi. O yıl UniCredit, Yapı Kredi için 846 milyon Euro zarar yazmak zorunda kaldı.
Ankara krizi atlatabilmek için para piyasalarını emir-komuta ile yönetmeye yolunu seçti. İddialara göre gün geçmiyordu ki, bankalara hangi genel müdür yardımcısının işten çıkarılacağını, Hazine ihalesine kaçtan teklif verileceğini bildiren bir telefon gelmesin...
Bardağı taşıran damla, Türk bankalarının (Ankara'nın talimatıyla) Londra'daki Swap piyasasına TL vermeyi kesmesi oldu. İktidar yerel seçimler öncesinde TL'nin değerinin düşmesini istemiyordu. Yabancı yatırımcı bu operasyonda çok para kaybetti.
Kısa vadeli sermaye, namı diğer sıcak para Türkiye'yi terk etmeye başladı. 2018 başında Hazine tahvillerinin yüzde 17'si yabancı yatırımcının elindeyken bu oran bugün yüzde 8.3'e indi.
İktidar "Bana ne, sıcak paraya ihtiyacım yok" modundaydı. Oysa, kısa vadeli sermayenin çıkışı, uzun vadeli sermayenin kaçışının ön habercisiydi.
HSBC, UniCredit... Uzun vadeli sermaye de Türkiye'yi terk ediyor.
UniCredit, Koç Holding'le eşit paya sahip olduğu Yapı Kredi'deki hisselerini önce yüzde 31.9'a, ardından dünkü açıklamayla yüzde 20'ye indirdi. Yani özetle Koç'a sattı.
Satışa konu olan son parti yüzde 12'lik hisse, çarşamba günkü kapanışa göre 460 milyon Euro (506 milyon dolar) değerinde.
Türkiye artık yabancı yatırımcının gözde ülkelerinden biri değil. UniCredit'in çıkışı bunun en somut işareti.
Bu iyi haber değil.
Türkiye'nin kendi kaynakları, yani tasarrufları yüksek oranlı büyümeyi fonlamaya yetmiyor. UniCredit, HSBC ve diğerlerinin gidişi, VW'nin Türkiye'ye yatırımdan vazgeçmesi, düşük oranlı büyüme ve yüksek işsizliğin habercisi...