Politika

Umut Oran '8 yılda 8,8 milyar zarar eder hale geldik'

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretinde gündeme gelen “Model ortaklık” söyleminin ilk kez ABD Başkanı Barack Obama’nın Nisan 2009’da TB

22 Eylül 2011 03:00

T24 - CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretinde gündeme gelen “Model ortaklık” söyleminin ilk kez ABD Başkanı Barack Obama’nın Nisan 2009’da TBMM’de yaptığı konuşmada dile getirildiğini anımsattı. 


Oran, “Model Ortaklık da herhangi bir ortaklık gibi taraflara müşterek fayda sağlamak zorundadır. 2002 yılında ABD ile ticaretten 257 milyon dolar kazanç sağlarken bugün 8 milyar 549 milyon dolar zarar ediyoruz. Pekiyi o zaman sormak gerekmez mi bu nasıl bir ortaklık ki bizi 8 yılda 8,8 milyar dolar zarar eder hale getirdi?” dedi.


Türkiye – ABD'le ticaretinde kaybediyor


Umut Oran konuyla ilgili yazılı açıklama yaparak, “AKP hükümeti, ABD ile ilişkilerde beden dilinden, oturuş şekline kadar türlü insani durumu ilişkilerin gelişen boyutunun göstergesi olarak kamuoyuna sunuyor. Ancak AKP, ithalat ve ihracat rakamlarını, terörle mücadele performansını, bölgedeki çok boyutlu ilişkileri dikkate almıyor. Bu hükümet döneminde ABD ile ilişkiler Türkiye’nin zararına genişlemiştir” dedi. Oran görüşlerini şu şekilde ifade etti:


Parayı ABD kazanıyor

 
“2002 yılından 2010 yılına kadar Türkiye’nin ihracatı %216 oranında artmış. Buna karşın ABD’ye yaptığımız ihracat 8 senede sadece %12 artış göstermiş. 2002 yılında Türkiye ABD’ye 3 milyar 356 milyon dolarlık bir ihracat yaparken 2010 yılında yaptığımız ihracat sadece 3 milyar 769 milyon dolar. Yani Türkiye’nin ABD ile ihracatı neredeyse hiç gelişmemiş. Buna karşın ithalat rakamları düşündürücü; 2002 yılında 3 milyar 99 milyon dolarlık ithalat yaparken 2010 yılında 12 milyar 318 milyon dolarlık bir ithalat yapmışız. Yani ithalat 2002 yılına göre % 297 artmış. ABD Türkiye’den para kazanmış ancak Türkiye ABD’den bir gelir elde edememiş.


Bu nasıl ortaklık ki bizi 8,8 milyar dolar zarar ettiriyor

2002 yılında ABD ile dış ticaret toplamımız 6 milyar 455 milyon. O yılki ihracatımızdan ithalatımızı çıkardığımızda, 257 milyon dolar fazla verdiğimiz sonucu ortaya çıkıyor, yani Türkiye ABD ile ticaretinden bir kazanç sağlıyor. 2010 yılına baktığımızda ise tablonun değiştiğini görüyoruz. 3 milyar 769 milyon ihracat yapmışız ancak 12 milyar 318 milyon dolar ithalatımız var. Eksi yönde %3426 oranında bir artış var. Türkiye ABD ile ticaretinden kazanmıyor, kaybediyor.


Bu nasıl bir rastlantı?

Terörle mücadele performansına da bakıldığında, aynı durumu görüyoruz. Türkiye’nin ABD ile ortaklığı döneminde AKP hükümeti, ABD’den terörle mücadele hususunda hiçbir ciddi yardım alamamıştır. ABD’nin de dâhil olduğu üçlü koordinasyon sistemi kurulduğundan beri terör eylemlerinde bir azalma olmadı tam tersine arttı. Demek ki AKP hükümeti ya bu koordinasyon sistemini doğru düzgün çalıştıramıyor ya da Türkiye’nin çıkarlarını korumak noktasında gerekeni yapamıyor. Üstelik Başbakan ABD’ye terör gündemli her ziyaretinde Türkiye’de akıllara durgunluk veren terör saldırıları gerçekleşiyor. 2007’de Dağlıca, 2009’da Reşadiye ve son olarak Kumrular Sokak’taki saldırılar düşünüldüğünde bu örtüşmenin ilgili istihbarat ve güvenlik birimlerinin de dikkatini çektiğini umuyoruz.


Türkiye ABD’nin taşeronu mu?

Hükümet ABD’ye ihracatımızı arttıracak Nitelikli Sanayi Bölgeleri konusu ise hiç gündeme getirmiyor. Başbakan kolunu Obama’nın sırtına koymakla neredeyse övünüyor, oysa Türkiye’yi artık ABD’nin Ortadoğu’daki eli, kolu haline getirdiğini fark etmeli. Türkiye bu ilişkiden fayda sağlamazken, ABD’nin Kuzey Afrika ve Ortadoğu politikalarında adeta taşerona dönüşmüş durumda. Suriye, Mısır, Libya gibi ülkelerde bugün belirleyici olan Türkiye’nin iradesi değil, ABD’nin beklentileridir. Kurulan füze kalkanı da ABD’nin Ortadoğu politikasının yeni tahkim mevziidir. Güvenlik alanında Türkiye bu kadar ABD’ye entegre çalışırken, Türkiye’ye yönelen terör eylemlerinde hiçbir karşılık bulamaması da model ortaklığın bir tür taşeronluk sözleşmesi olduğunun açık göstergesidir.


Taşeronluk yarın uşaklığa varabilir

Lord Palmerstone “ülkelerin daimi dostları veya düşmanları yoktur, ülkelerin daimi çıkarları vardır” diyor. Ülkeler arasındaki ilişkilerin düzeyi, ülkelerin birbirlerinden sağladıkları faydalarla ölçülür. Bugün ABD Türkiye’den para kazanıyor, güvenliğini sağlıyor, Türkiye eliyle Ortadoğu bölgesindeki politikalarını hayata geçiriyor, ancak Türkiye bütün bunlardan hiçbir fayda sağlamıyor. Bugün geldiğimiz nokta taşeronluk ise yarın varacağımız nokta uşaklık olabilir. AKP hükümeti ilişkileri Türkiye’nin fayda sağlayacağı bir hale getirmeli. Hükümetin öncelikli görevi Türkiye’nin çıkarlarını korumaktır, yoksa kim önce bacak bacak üstüne atacak yarışı yapıp, ilişkileri bir televizyon şovu haline getirmek değil.