Gündem

Uluslararası Basın Enstitüsü: Covid-19 salgını, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de bağımsız medyayı sert vurdu

21 Nisan 2021 17:17

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Covid-19 pandemisinin Türkiye'de bağımsız medyayı ve bağımsız gazetecileri nasıl etkilediğine dair bir araştırma hazırladı. IPI, gazetecilerden aldığı görüşlere göre özetle "COVID-19 salgını, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de bağımsız medyayı sert vurdu. Ancak tüm güçlüklere rağmen, bağımsız medya kuruluşları için çalışan gazeteciler, en ihtiyaç duyulan zamanda mesleklerini yapabilmek için karşılarına çıkan tüm zorluklara göğüs germeyi başardılar" sonucunu açıkladı. 

"Pandeminin gölgesinde gazetecilik: Türkiye" başlıklı raporda, hükümeti eleştiren gazetelerden, Kürt ve azınlık basından farklı özgeçmişlere sahip 19 gazeteciyle röportaj yapılırken; T24 haber sitesi Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın, Cumhuriyet gazetesi Yazı İşleri Müdürü İpek Özbey, Gazete Duvar’ın Genel Yayın Yönetmeni Ali Topuz, Medyascope Genel Yayın Yönetmeni Ruşen Çakır ve TELE 1'in kurucu Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'ın görüşleri alındı. 

COVID-19’un bağımsız gazetecilerin çalışma koşulları üzerindeki etkileri

COVID-19 pandemisinin gazetecilerin çalışma koşulları üzerinde büyük etkileri oldu. Bağımsız medya kuruluşlarının birçoğu, ofislerini kapatmak ve evden çalışmak zorunda kaldı.

Pandeminin gazeteciler üzerinde iki temel etkisi oldu. Birincisi, sokağa çıkma yasağı gibi pandemi tedbirlerinden dolayı dışarı çıkamamak ve güncel konularda normal haber akışını sağlayamamak. İkincisi ise gazetecilerin kendilerinin karşı karşıya kaldığı sağlık ve güvenlik riskleriydi. Bağımsız medya yöneticileri, muhabirlerin sağlığını riske atmak istemediklerinden dolayı onları sahaya göndermekte tereddüt ettiler. Bu da yapılan gazeteciliğin kalitesini etkiledi.

Sansür ve habere erişim

Türkiye’de basın özgürlüğü oldukça büyük bir baskı altında. Son yıllarda yüzlerce gazeteci yargılandı, tutuklandı ya da hapse atıldı. Genel olarak, hükümet nezdinde hassasiyet taşıyan herhangi bir konunun haberleştirilmesi, gazeteci ve medya kurumlarının baskı ya da hukuki tacize maruz kalmasına sebep olabiliyor

IPI’ın COVID-19 basın özgürlüğü takip sistemi

Türkiye’de COVID-19 pandemisinin başlangıcından itibaren, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), küresel olarak pandemiden kaynaklanan tüm basın özgürlüğü ihlallerini izlemek üzere özel bir mekanizma olan COVID-19 Basın Özgürlüğü Takip Sistemi’ni başlattı. Bu raporun yazıldığı döneme kadar, gazetecilerin yaptıkları COVID-19 haberleri nedeniyle ifade vermek üzere gözaltına alınmasından tutuklanmalarına ve para cezasına çarptırılmalarına kadar Türkiye’de basın özgürlüğü ihlali sayılabilecek 19 farklı olay kaydedildi. Aynı zamanda bu raporda röportaj yapılmış olan haber kuruluşlarının birçoğu, pandemi dönemine özel ayrıca bir hükümet baskısıyla karşı karşıya kalmadıklarını bildirdi.

Medya denetleyici kurumların sansür işlevi

 Bu dönemde, bağımsız medyaya karşı en önemli baskılardan biri de medyayı denetleyici kurumlar Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Basın İlan Kurumu (BİK) tarafından bağımsız TV kanallarına ve gazetelere verilen cezalar oldu. Gazeteci Merdan Yanardağ tarafından Ocak 2017’de kurulan TELE1 TV’ye, RTÜK tarafından 25 bin 880 lira ceza kesildi. TELE1’e bu ceza, 16 Mart 2020’de Türk Tabipler Birliği’nin o dönemki başkanı Sinan Adıyaman’ın “İstanbul’da korona virüs vakaları fırladı,” dediği basın toplantısını yayınladığı için kesildi.

Nisan 2020’de RTÜK, FOX TV ana haber sunucusunun hükümetin COVID-19’la mücadele etme şeklini eleştirdi diye kanala üç gün yayın durdurma ve reklam gelirinin yüzde 3’ü oranında para cezası verdi. Ağustos 2020’de, yine RTÜK tarafından KRT TV’ye, program konuğu Dr. Serdar Savaş’ın pandemi döneminde liselerin ve üniversitelerin açık olmasını eleştirdiği için “Cumhurbaşkanına, Sağlık Bakanına ve hükümete hakaret edildiği” gerekçesiyle idari para cezası verildi. Aralık 2020’de BİK, BirGün gazetesine, “Korona bahanesiyle her şeyi yapabilirler” başlıklı haber nedeniyle üç gün ilan kesme cezası verdi.

Gazetecilere karşı polis ve yargısal müdahaleler

 IPI’ın COVID-19 Basın Özgürlüğü Takip Sistemi, gazetecilerin COVID-19 haberlerinden dolayı ifadeye çağrıldığı ya da cezalandırıldığı bir dizi vakayı kayıt altına aldı. Mart 2020’de, gazeteci Lezgin Akdeniz, Diyarbakır’da camiler dezenfekte edilirken kiliselerin ve cem evlerinin dezenfekte edilmediğine dair yaptığı haberden dolayı sorgulandı. Yerel gazetelerin haberlerine göre, bu haber yayınlandıktan sonra Alevilere ve azınlıklara ait ibadet yerleri de dezenfekte edildi. Akdeniz, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.

Gazeteciler yaptıkları haberler nedeniyle gözaltına alındı

 13 20 Mart 2020’de, Bartın merkezli Halk ve Pusula gazetelerinden Mustafa Ahmet Oktay ve Eren Sarıkaya, COVID-19’un yayılmasıyla ilgili bir haber yaptıktan sonra gözaltına alındı.  Mart 2020’de, Kocaeli Ses adlı yerel haber sitesinin Haber Müdürü İsmet Çiğit, “Derince Hastanesi’nde korona virüs bağlantılı iki ölüm” başlıklı haberinin ardından İstanbul’daki evinin yakınında gözaltına alındı. Haber sitesinin editörü Güngör Arslan da haberi web sitesinde yayınladığı için gözaltına alındı ve geceyi polis merkezinde geçirdi. Bir diğer Kocaeli gazetesi editörü Mesut Akbulut, kentte yeni bir korona virüs vakasını haber yaptığı için bir süre gözaltında tutuldu. Gözaltına alınan tüm gazeteciler ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı.

 Resmi bilgiye erişim ve manipülasyon

 Gazeteciler için başlıca bir diğer zorluk da, pandemiyle ilgili hükümet açıklamalarının ve hükümet tarafından verilen rakamların doğruluğunu teyit etmek ve sağlık çalışanları gibi  alternatif bilgi kaynaklarına erişmedeki sıkıntılar oldu. Türkiye’de, özellikle de bağımsız medyanın hükümet nezdinde resmi bilgiye erişiminin reddedilmesi derinden kök salmış bir alışkanlık olmuş durumda, dolayısıyla da resmi yetkililere ulaşmaya yönelik çabalar bu dönemde de düzenli olarak reddedildi. 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın beklenmedik bir açıklıkla bağımsız medya da dâhil olmak üzere tüm medya temsilcilerini, salgınla ilgili düzenlediği basın toplantılarına davet etmesi gazetecileri şaşırttı. Hacı Bişkin, “Özellikle Sağlık Bakanlığı'nın basın açıklamalarına bağımsız medyadan da birçok arkadaşımız katılmıştı. Bu uzun yıllardır göremediğimiz bir durumdu,” diyor.

 Ancak Eylül 2020’de Sağlık Bakanlığı’nın, Koronavirüs kaynaklı hastanede yatan hasta sayısını toplam COVID-19 vakalarının sayısı gibi açıklayarak pandemiye ilişkin rakamları manipüle ettiği ve bu şekilde COVID-19’un yayılımını ve etkisini belirgin ölçüde eksik açıkladığı ortaya çıkınca, bu Bakan Koca’nın bu açıklayıcı tavrı baltalanmış oldu.

 Temel haber kaynağı olarak; sağlık çalışanları

 Gerçek bilgiye erişimde yaşanan zorluklar nedeniyle muhabirler, elde ettikleri resmi bilgilerin teyit edilmesi için sağlık çalışanlarına başvurmak zorunda kaldılar. Türk Tabipleri Birliği (TTB), İstanbul Tabip Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) gibi tıp sektörü çalışanlarının bağlı bulunduğu meslek odaları ve sendikalar, gazetecilerin  temel haber kaynakları haline geldi.

Doğan Akın: En büyük imkanımız sağlık çalışanları oldu

T24 haber sitesi Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın, “Ana akım medyada sağlık çalışanlarının açıklamalarını esirgeyen bir medya yapısı var. Ancak bizim en büyük imkanımız sağlık çalışanları oldu. Hem de bilgiye ihtiyacımız var. Dolayısıyla doktorlarla ve sağlık çalışanlarıyla daima çok iyi bir iletişimimiz oldu,” dedi. 

"Okuyucular virüsün bulaşması korkusuyla gazetelere dokunmaya korktular; tirajlar düştü"

COVID-19 salgınının sebep olduğu türden bir ekonomik kriz baş gösterdiğinde, şirketlerin ilk kestikleri bütçe kalemi reklamlar oluyor, bu da bağımsız medya kuruluşlarının reklam gelirlerinin anında kesilmesine neden oluyor. Medya kuruluşları, pandemiden kaynaklı yaşadıkları tüm yeni zorlukların yanı sıra, gelir seviyelerinde de yıkıcı bir azalma ile baş etmek zorunda kaldılar. Bu dönemde yazılı basın için bir diğer temel gelir kaynağı olan tirajlar da düşüşe geçti. Okuyucular, virüsün bulaşması korkusuyla gazetelere dokunmaya korktular. Hâlen basılı gazeteleri tercih eden okuyucular için ise karantina ve sokağa çıkma kısıtlamaları, gazetelerin fiziksel olarak dağıtımına engel teşkil etti. Dağıtım mekanizmaları tekrar eskiye döndüğünde ise, yazılı basın için talep artık geri dönülemeyecek kadar düşmüştü. T24 gibi bazı bağımsız medya kuruluşları ve Ege Telgraf gazetesi gibi bazı yerel gazeteler, personel giderlerini geçici olarak kısabilmek ve bu ekonomik darboğazda finansal destek alabilmek için devletin sağladığı kısa dönem çalışma ödeneğine başvurduklarını bildirdiler.

"Pandemi, finansal zorlukları daha belirgin hale getirdi"

Finansal zorluklarla baş etmek bağımsız medya kuruluşlarının çoğu, genellikle küçük bütçelerle ayakta duruyordu. Ancak pandemi, finansal zorlukları daha belirgin hale getirdi. Online trafikteki büyümeler, reklam gelirleri ve tirajlardaki düşüşü telafi edemedi. Gazeteciler ve editörler, bağımsız medyanın ayakta kalabilmesi için okurların ve izleyicilerin kurumları desteklemesi gerektiğini söylüyor. Halkın haber alma ihtiyacı için doğru ve bağımsız haber üreten gazeteleri satın alması ya da online haber sitelerine abone olarak maddi destek sağlaması gerekiyor. Kamuoyuna, gerçeklere ve kamu yararına dayalı adil, dengeli ve tarafsız haberin öneminin tekrar hatırlatılması gerekiyor.

T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın, T24 haber sitesinin finansal sorunları aşmak için çalışma modellerini ve gelir kaynaklarını çeşitlendirdiğini söylüyor. Akın, “Gazeteciliği bu tür problemlerden esirgemek için gelir üretimini, gelir imkânlarını çeşitlendirmek lazım. Biz de bunun için gazetecilik alanımızı genişletiyoruz; özel videolar üretiyoruz, özel şirketler için prodüksiyon projeleri geliştiriyoruz. Çünkü gazetecinin bunu yapma kabiliyeti var,” ifadelerini kullandı. 

Ana akım medyanın, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) verdiği bilgi ve rakamları vermeyi reddetmesi, nüfusun büyük bölümünün güvenilir sağlık haberlerine erişimden mahrum kalmasına ve ana akım medyaya güvenin daha da azalmasına sebep oldu. Peki, bu durumun bağımsız medya için bir uyanış ve yenilenme devrinin başlamasına yardımı olacak mı? Salgın, bağımsız medya için benzersiz bir fırsat ortaya çıkardı ancak bu fırsatın kullanılması için çok yoğun bir çaba ve destek gerekiyor. Kaynak ve bütçe eksikliği ile basın özgürlüğünün kısıtlanması; bağımsız medyanın gelişmesi için temel engeller. Ancak Medyascope Genel Yayın Yönetmeni Ruşen Çakır’ın da dediği gibi, bağımsız medya “sonuç olarak bu yaşanan şokun altında da ezilmedi.” COVID-19 salgını, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de bağımsız medyayı sert vurdu. Ancak tüm güçlüklere rağmen, bağımsız medya kuruluşları için çalışan gazeteciler, en ihtiyaç duyulan zamanda mesleklerini yapabilmek için karşılarına çıkan tüm zorluklara göğüs germeyi başardılar.