Gündem

Uluslararası Af Örgütü'nden: Tecavüzle ilgili bunları biliyor muydunuz?

"Kadınların yüzde 70'i istemsiz felç geçiriyor"

25 Kasım 2018 14:08

Uluslararası Af Örgütü Kıdemli Kampanyacısı Monica Costa Riba, Kadına Karşı Şiddete Yönelik Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle tecavüze dair bir yazı kaleme aldı. Riba yazısında, tecavüz ve rızaya ilişkin yanlış kanıların çok yaygın olduğunu, bu nedenle de doğru bilgilerin mümkün olduğunca paylaşılması gerektiğini belirtti.

Monica Costa Riba’nın yazısında yer alan ve tecavüzle ilgili bilinmesi gereken 5 bilgi ise şöyle:

1. Tecavüzlerin çoğu, tecavüze uğrayan kişinin tanıdığı kişi veya kişiler tarafından gerçekleştiriliyor

Tecavüzlerin yabancılar tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin varsayım oldukça yaygın. Fakat aslında tecavüzlerin çoğu, tecavüze uğrayan kişinin tanıdığı kişi veya kişilerce gerçekleştiriliyor. Tecavüz eden kişi bir arkadaş, iş arkadaşı, aile üyesi, eş veya eski eş olabilir. Tecavüzcünün ‘yabancı’ olacağı varsayımı, tanıdık bir kişinin gerçekleştirdiği cinsel saldırının tecavüz olmadığı yönünde yanlış bir mesaj iletiyor. 2016’da, AB’de cinsiyete dayalı şiddetle ilgili davranışlar üzerine yapılan bir ankete katılanların yüzde 11’i, kaygı verici bir şekilde, yakın bir partneri cinsel ilişkiye zorlamanın hukuka aykırı olmaması gerektiğini belirtti.

2. Tecavüze uğrayan kişiler çoğunlukla fiziksel olarak direnmiyor

Ne yasada ne de gerçek hayatta, fiziksel olarak direnmeyen kişinin rıza gösterdiği varsayılmamalıdır. Bir kadının gözle görülür yaralarının olmaması ya da HAYIR dememiş veya direnmemiş olması, tecavüze uğramadığı anlamına gelmez. Tecavüze uğrayan “örnek” bir kişinin kendisine saldıran kişiye karşı mücadele edeceği yönündeki beklentiye rağmen, cinsel saldırıya maruz kalan kişinin donup kalması ve neredeyse hiç hareket edemeyerek saldırıya karşılık verememesi, sıkça ortaya çıkan fizyolojik ve psikolojik bir tepki olarak kabul ediliyor. Örneğin, 2017’de İsveç’te tecavüzden hayatta kalan 298 kadınla gerçekleştirilen klinik araştırma, kadınların yüzde 70’inin saldırı sırasında “istemsiz felç” geçirdiğini tespit etti.

3. Yalan veya uydurma tecavüz beyanlarına nadiren rastlanır

Tecavüz beyanlarının çoğunlukla yalan veya uydurma olduğu iddiasını destekleyebilecek hiçbir kanıt bulunmuyor. Tecavüzlerin önemli bir kısmı, adalet sistemine güvensizlik veya insanların kendisine inanmayacağı korkusu nedeniyle bildirilmiyor. Tecavüzü bildirmek için oldukça cesur ve kararlı olmak gerektiği bir gerçek. Kadınlar beyanda bulunduklarında da suçlanıyor, aşağılanıyor ve tecavüze sebebiyet vermek için ne yaptıkları veya niçin o duruma düştükleri konusunda defalarca sorgulanıyor. Tecavüzden hayatta kalanlara inanılmalı, bu kişilerin beyanları kapsamlı biçimde soruşturulmalı ve hak ettikleri desteğe erişimleri sağlanmalıdır.

4. Kadınlar giydikleri kıyafetler nedeniyle suçlanamaz

Bir kadının giydiği kıyafetlerin tecavüze sebebiyet verebileceği yönündeki varsayım, erkek ve kadın cinselliği ile ilgili yerleşik normlardan kaynaklanıyor. Ancak gerçekte kadınlar, her ne giyerlerse giysinler, tecavüze veya cinsel saldırıya uğrayabiliyorlar. Hiçbir giysi türü cinsel ilişkiye davet değildir ve kendiliğinden rıza içermez. Bir kadının tecavüze uğradığı sırada ne giydiği sorusu tamamen anlamsızdır. Tecavüz, hiçbir zaman, tecavüze uğrayan kişinin suçu değildir. Rıza olmaksızın cinsel ilişkinin tecavüz olduğunun kabul edilmesi, tecavüzden hayatta kalanlara daha da çok zarar veren toplumsal davranışların değiştirilmesinde ilk adımdır.

5. Alkol ve uyuşturucu kullanımı kesinlikle tecavüzü haklı gösteremez

Yine aynı şekilde, alkol veya uyuşturucu nedeniyle rıza gösteremeyecek durumdaki bir kişiyle cinsel ilişkiye girmek de tecavüzdür.