BioNTech'in piyasa değer ise 20 milyar euroyu aştı.
Çift, Ganymed şirketinde modifiye edilmiş genetik kodlarla bağışıklık sistemine kanserle mücadele etmeyi öğreten çalışmalar yapıyordu. Bu uygulamada bağışıklık sistemi, kanserli hücreleri vücuda giren bir virüs gibi algılayarak onları ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Euronews'e göre çift, koronavirüs salgını küresel bir pandemiye dönüşmeden önce bunun gerçekleşeceğini öngörerek 25 yıldır geliştirdikleri bu yöntemle derhal aşı çalışmalarına başlamaları gerektiğine karar vermiş.
Yönetim kurulunu acil toplantıya çağıran ikili, Çin'de yaşananların tüm dünyayı etkilemeyeceklerini düşünen yöneticileri ikna etmek için çaba sarf etmiş.
BioNTech nedir?
2008'de Uğur Şahin, Özlem Türeci ve Christoph Huber tarafından kurulan şirket, yıllar içinde tıp alanında pek çok araştırma yaptı.
BioNTech şirketi Eylül 2019'da Bill ve Melinda Gates Vakfı ile HIV ve tüberküloz tedavilerine yönelik de bir anlaşma imzalamıştı.
2020 yılında koronavirüs pandemisiyle birlikte şirket, ilaç devi Prifzer ile SARS-Cov-2 aşısı geliştirmek için bir anlaşma yaptı.
Avrupa Birliği, iki şirketin ortak girişiminden aşı almak için 200 milyon dozluk bir sözleşme imzaladı.
Aşının başarıya ulaşması durumunda Japonya 120, ABD 100 ve Birleşik Krallık da 30 milyon dozluk aşı almak için sözleşme imzalamıştı.
Bugünlerde 20 milyar euro değerini de aşan şirketin piyasa değeri, Times gazetesine göre Prosche ve Deutsche Bank'tan daha fazla.
Wall Street Journal, şirketin Ocak ayından bu yana değerini üçe katladığını aktarıyor.
Geleneksel aşı yöntemlerine göre daha hızlı ve daha fazla aşı üretilmesini sağlayan mRNA yöntemini kullanan şirket, yıl sonuna kadar 100 milyon dozdan fazla aşı üretmiş olmayı hedefliyor.
Şirketin diğer kurucu ortakları arasında ise Alman milyarder kardeşler Thomas ve Andreas Struengmann bulunuyor.
Kardeşler, Türeci ve Şahin çiftinin Ganymed şirketinin de ortakları arasındaydı.
Euronews'a göre BioNTech, ocak ayından bu yana daha hızlı sonuç alabilmek için Şahin'in baskısıyla haftada yedi gün çalışan iki farklı araştırma grubu oluşturdu. Şahin, bu çalışmalara "Işık hızı Projesi" (Project Lightspeed) adını verdi.
O dönemde ABD'ye seyahat yasağı olduğu için, laboratuvarlarda geliştirilen bazı genetik materyaller Pfizer yöneticilerine ait özel bir jetle ABD'ye taşındı.
Euronews aşının mülkiyet hakkının BioNTech'e ait olacağını fakat ortaklık gereği Pfizer'a bazı imtiyazlar verileceğini aktarıyor.
Wall Street Journal, 1.500 kişilik BioNTech'in 100 binden fazla çalışanı olan Pfizer'la anlaşmasını ise şöyle anlatıyor:
"İki şirket birlikte geliştirdikleri grip aşısını 2020'de denemeye başlayacaktı. Fakat pandemi planları değiştirdi.
"İki şirket bir sözleşme bile imzalamadan birlikte çalışmaya dair bir proje için kullarını sıvadı.
"Şahin, 'Yalnızca güvene dayalı bir şekilde başladık' diyor.
"Anlaşma kapsamında BioNTech, mRNA araştırmalarını birkaç yıl önce bulaşıcı hastalıklar birimini kapatmış olan Pfizer'a açtı.
"Pfizer ise aşı geliştirme uzmanlığı ve altyapısını bu aşının üretimine sundu."