Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in, "ÖDP’den Ufuk Uras, 'Biz Fethullah’ın sol örgütü olacağız' dedi. Fethullah Gülen'den para aldılar" şeklindeki iddialarına yanıt veren Ufuk Uras, "Bu tür yakışıksız ithamların arkasındaki mantık şudur: 28 Şubat’ı bir basın toplantısıyla “süngülerin gölgesinde demokrasi olmaz” başlığıyla eleştirdiğimiz için, mütedeyyin basın o dönem bize sayfalarını açmış, ana akım medya da görmezlikten gelmişti. Perinçek’in buradan çıkardığı sonuç, Cemaat’in bize maddi destek verdiği!" dedi.
Melih Pekdemir’in “sol fethullahçılık” benzetmesinin bir dönem söyleşilerde kullandığını belirten Ufuk Uras, "Solun, başta varoşlar olmak üzere, sosyal alandaki inisiyatifinin sağın eline geçtiği ve solun bunu kendi tarzıyla yeniden kazanması gerektiği vurgusuydu söz konusu olan. Bu durum bu söyleşide, Perinçek’in ağzında “Fethullah’ın sol örgütü olacağız” şeklinde bir saçmalığa bürünebiliyor" ifadelerini kullandı.
"Hiç tanımadığım Gülen’i övmeye başladığımız iddiası da diğerleri gibi asılsız" diyen Uras, cemaatle ilgili düşüncelerini anlatmak için de kitabında geçen, “Devletin terbiye edilmiş İslam’ı olan Fethullahçılık” cümlesini örnek verdi.
Ufuk Uras'ın Yeni Yüzyıl gazetesinde yer alan "Perinçek vakası" başlıklı köşe yazısı şöyle:
"Yeni Yüzyıl Pazar ekinde Doğu Perinçek röportajında kulağımız çınlatılmış. Perinçek ÖDP döneminde Gülen cemaatinden para desteği aldığımızı iddia ediyor.“Biz Fethullah’ın sol örgütü olacağız” dediğimi, Fethullah’ı övmeye başladığımızı, partinin saymanı olan eski bir arkadaşlarının partiye büyük para girişleri olduğunu söylediğini de iddiasına kanıt olarak gösteriyor.
Gazeteden sordular, “yayınlayın ki bu deli saçması iddiaları noktalamak fırsatımız olsun.” dedim.
Bu kadar büyük maddi destek geliyordu da bundan bizim niye hiç haberimiz olmadı. Hem de Türkiye’nin en çulsuz partisinin genel başkanı olarak kırılan camımızı bile yenileyecek imkânlarımızın olmadığı dönemlerde.
Daha yeni, partinin hesapları en ince ayrıntısına kadar yüksek yargı tarafından denetlendi ve hiçbir sorun çıkmadı. Olmayan paranın hesabı mı olur.
Ama bunu iddia sahipleri de biliyor zaten. Siyasette amaç için her türlü araç (iftira, kara çalma) mübahtır şiarının sadece Cizvitlerin ilkesi olmadığını üzüntüyle görüyorsunuz.
O dönem, Melih Pekdemir’in “sol fethullahçılık” benzetmesi ilgimi çekmiş ve söyleşilerde ben de kullanmıştım. Solun, başta varoşlar olmak üzere, sosyal alandaki inisiyatifinin sağın eline geçtiği ve solun bunu kendi tarzıyla yeniden kazanması gerektiği vurgusuydu söz konusu olan. Bu durum bu söyleşide, Perinçek’in ağzında “Fethullah’ın sol örgütü olacağız” şeklinde bir saçmalığa bürünebiliyor.
Ergenokon sürecinde İP’deki aramalarda bulunan bir CD’de benzer iftiralar yer aldığından savcı davaya müdahil olmamı istemişti. Bunu reddettik, çünkü bu tezviratı ciddiye almak gerekmediği gibi, siyasi rakiplerimizi belden aşağıya vuran bir yaklaşımı benimsemediğimizden mahkemede değil, siyaseten hesaplaşmayı tercih ediyorduk ve zaten bu tür saçmalıklara defalarca yanıt vermiştik.
CD’de Perinçek’in söyleşide bahsettiği “eski arkadaş”ın ÖDP İstanbul il örgütü saymanlığı yapmış olan Hürriyet Karadeniz olduğu yazılıydı. Hürriyet’e bu konuyu açtığımda, böyle bir konuşma ve ifadesinin söz konusu olmadığını şaşkınlıkla belirtti.
Bu tür yakışıksız ithamların arkasındaki mantık şudur: 28 Şubat’ı bir basın toplantısıyla “süngülerin gölgesinde demokrasi olmaz” başlığıyla eleştirdiğimiz için, mütedeyyin basın o dönem bize sayfalarını açmış, ana akım medya da görmezlikten gelmişti. Perinçek’in buradan çıkardığı sonuç, Cemaat’in bize maddi destek verdiği!
Şimdi ise Akit’le söyleşi yapan Perinçek’in savunusunu izliyorsunuz. Allah’ın sopası yok. Hayat böyle bir şey işte, etme bulma dünyası.
Troçki, Batı basınına demeç verdiğinde onu burjuva basınına hizmet etmekle suçlayan Stalinistler, Stalin’in aynı basınla konuşmasını aydınlatma faaliyeti olarak aklarlardı. Kafa aynı kafa, milim değişmedi.
Hiç tanımadığım Gülen’i övmeye başladığımız iddiası da diğerleri gibi asılsız. ÖDP Söyleşileri kitabımda bu konuda tek bir cümle var: “Devletin terbiye edilmiş İslam’ı olan Fethullahçılık”s.175.
Yolsuzlukların da, devlet içindeki yapılanmaların da üstüne hukuka uyularak gidilmesi gerektiğini açıkça ifade ediyoruz.
Bütün bunları niye anlatırsın, zaten biliyoruz diyenler olabilir. Tek merakım, insanın yüzü kızaran bir varlık olduğu gerçeği, bu coğrafyada geçerli değil mi? İnsanın bu kadar desteksiz yalan ve tahrifat karşısında hiç mi yüzü kızarmaz be kardeşim? 50 yıldır bu nafile siyaset tarzıyla olduğu yerde saydığını insan hiç mi idrak etmez?
Allah akıl fikir versin, ne diyeyim."