Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Basın Konseyi ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın tutuklu gazetecilerle ilgili olarak yaptığı "Geçenlerde de 149 kişilik bir liste geldi. Bakıyorsunuz suçlarına, ülkemize Kuzey Irak'tan bomba düzeneği getirmek. Bir diğerinin suçu polis aracına silahlı saldırıda bulunmak" açıklamasına tepki gösterdi. Tutuklu gazeteci sayısının 149 değil, 154 olduğu hatırlatılan açıklamada "154 kişinin tutuklanmalarına neden olan suçlamalara, delillere baktığımız zaman hepsinin gazetecilik faaliyetlerinden olduğunu görüyoruz" dendi.
Cumhuriyet'e konuşan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş, Türkiye’de cezaevlerindeki gazeteci sayısının hep tartışma konusu olduğunu söyleyerek, cezaevlerindeki gazeteci sayısının 154 olduğunu belirtti.
Gazetecilerin mesleki faaliyetlerinden dolayı tutuklandığını vurgulayan Durmuş şöyle konuştu:
“Gazetecileri cezaevlerine tıkanlar hep ‘Cezaevlerinde gazeteci yok’ demiştir. Bugün de bunu bir kez daha duyuyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Cezaevlerinde gazeteci yok. Elime 149 kişilik liste verdiler. Bu kişiler terör örgütü üyeliğinden, hırsızlıktan, tacizden hapisler’ dedi. Sayın Cumhurbaşkanımız süreci belki yakından takip edemediği için bilmiyordur buradan ona da hatırlatalım; cezaevlerinde bulunan 154 kişinin tutuklanmalarına neden olan suçlamalara, delillere baktığımız zaman hepsinin gazetecilik faaliyetlerinden olduğunu görüyoruz"
"Gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklandılar"
‘Niye şu manşeti attınız? Haber yaptıkları için, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklandılar. Şu an cezaevlerinde bulunan kaç gazetecinin Başbakanlık tarafından verilen basın kartı iptal edildi, kaç gazetecinin SGK kayıtları basın iş kolundaydı? Sadece bu iki kritere baktığımız zaman dahi cezaevlerinde bulunan 100’ün üzerindeki gazetecinin varlığını tespit edebiliriz”.
"Türkiye’de basın özgürlüğünün varlığını savunabilmemiz için cezaevlerinde bulunan 154 gazetecinin önce gazeteci olarak kabul edilmesini ardından tahliye edilmesini talep ediyoruz”
"Gazetecilerin güvenli koşullarda çalışmasını sağlamakla yükümlü"
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu'nun "Halkın haber alma, bilgi edinme hakkı demokratik toplumun temellerindendir" denen açıklamasında da şu görüşler yer aldı:
"Halkın haber alma ve bilgilenme hakkı için yapılan gazetecilik mesleği ne yazık ki Türkiye'de sürekli hedef gösterilmektedir. Bu demokrasi dışı tutum referandum sürecinde de artarak sürmektedir.
Son günlerde kamuoyuna yansıyan haberlere konu olduğu üzere bazı belediye başkanı, kaymakam gibi devletin temsilcilerinin referandum sürecini haberleştiren meslektaşlarımızı tehdit ettikleri görülmektedir. Bu yaklaşım demokratik koşullarda gerçekleşmesi gereken referandum sürecine gölge düşürmekten başka bir işe yaramayacaktır. Demokratik toplumlarda halkın gerçekleri öğrenmesinden kimse korku duymamalıdır.
Halkın haber alma, bilgi edinme hakkı demokratik toplumun temellerindendir. Halk adına kamunun gözcülüğünü üstlenen basının işlevini yerine getirebilmesi özgür olmasına bağlı olduğundan basın özgürlüğü, herkes için geçerli ve yaşamsal bir özgürlüktür. İfade özgürlüğü; çoğulculuğun temelidir.
Tüm siyasetçilere, devletin temsilcisi olan valilere, belediye başkanlarına, kaymakamlara halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için görev yapan gazetecilerin güvenli koşullarda çalışmasını sağlamakla yükümlü olduklarını bir kez daha hatırlatıyoruz"
Basın Konseyi: "Adi suçlardan ötürü tutuklananlar varsa, bunları bilmek herkesin hakkı"
Basın Konseyinden yapılan açıklamada da "Eğer tutuklu gazeteciler içinde, yazdıklarından değil, adi suçlardan ötürü tutuklananlar varsa, bunları bilmek herkesin hakkı" dendi.
Açıklamanın tam metni şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu Yayıncılar Derneği üyelerine hitap ederken, cezaevlerinde tutuklu bulunan 160 kadar gazeteciyi yok saydı.
Erdoğan, “Hapisteki gazetecilerin listesini verin diyoruz, katilden çocuk istismarcısına herkes var. 144’ü terör, 4’ü adi suçlardan içeride” dedi.
Eğer tutuklu gazeteciler içinde, yazdıklarından değil, adi suçlardan ötürü tutuklananlar varsa, bunları bilmek herkesin hakkı. Henüz haklarındaki iddianameler bile yazılmamış Cumhuriyet gazetesi yazarı ve Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, karikatürist Musa Kart, Ombudsman Güray Öz, kitap eki editörü Turhan Günay ve diğer onlarca gazeteci-yazarın hangi suçları işlediklerini Adalet Bakanlığı açıklayıp, kamuoyunu aydınlatmak zorundadır. Aksi halde Cumhurbaşkanı’nın sözlerinin inandırıcılığı olamaz.
Bu konuda Basın Konseyi olarak biz göreve hazırız. Daha önce de açıkladığımız gibi, tutuklu gazetecilerin hapishane listesini gerekiyorsa kendisine göndermeyi görev sayarız.
"Küfürü edenin gazetecilere özür borcu olduğuna inanıyoruz"
Ayrıca Şanlıurfa’da Büyükşehir Belediye Başkanvekili Nihat Kılıç’ın, Güneydoğu gazetesinde bir petrol istasyonunun belediye araçları ile asfaltlandığı haberini yaptığı için gazeteci Necdet Karadeniz’e, ’16 Nisan’dan sonra gazetecilerin a… koyacağız’ dediğini de öğrendik. Konu gazeteci Karadeniz tarafından yargıya taşındı.
Son dönemde, AMK’lı küfürlerin Türkiye’de sıradanlaştığını görüyoruz. Daha önce de bir işadamının halka dönük AMK’lı sözleri gündeme gelmişti. Ancak şimdi durum daha farklı. Bu kez küfür, direkt olarak gazetecilere yönelik ve küfür eden de AKP’li Belediye Başkan Vekili kimliğini taşıyor ve Şanlıurfa AKP il örgütünün eski yöneticisi. Bu küfürü edenin gazetecilere özür borcu olduğuna inanıyoruz. AKP’ye yakışanın bu kişiyi görevden uzaklaştırmak olduğunu düşünüyoruz. Çağdaş, demokrat ve saygın bir parti olduğunu belirten AKP’nin bu konuda harekete geçeceğinden şüphemiz yok.