Gündem

Tutuklu Cumhuriyet yazarı Terkoğlu: Ölüme giden avukatla, yargının en tepesinde hâkim adaletin olmadığı konusunda anlaşıyor

"Adil yargılanma ayrıcalık değil herkes için haktır"

22 Haziran 2020 10:45

Libya'da şehit olan MİT mensubu haberi gerekçesiyle tutuklanan Odatv Haber Müdürü ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, 'adil yargılanma' talebiyle nedeniyle ölüm orucunda olan avukat Ebru Timtik ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın 'adaletin olmadığı' konusunda aynı noktada olduklarını yazdı. Terkoğlu, adil yargılanmanın bir ayrıcalık değil herkes için hak olduğunun altını çizdi. Terkoğlu, "Korkuyorum, zalimden değil zulmün parçası olmaktan. İnanıyorum, bir gün adalet de hürriyet de limon kadar ulaşılabilir olacak." düşüncesini dile getirdi. 

Terkoğlu, "Ben kuşlara kâğıt mezarlar yaparken, televizyonda ve gazetelerde Helin’i ve ölüm kuyruğunda bekleyen diğerlerini tartışıyorlar. Bir kısım yaşam hakkından bahsederken 'onlar terörist' diyenler tüm sesleri bastırıyor." görüşünü savundu. 

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağında eski PKK hükümlüsü Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz ve eski İBDA-C hükümlüsü Star gazetesi yazarı Yakup Köse'nin olduğunu hatırlatan Terkoğlu, "Eski Türkiye' düzeni, 'terörist' saydıklarına bile cezalarını çektikten sonra yeni bir hayat vermiş. Muhtemelen Cumhurbaşkanı da onların gözlerine 'eski terörist' diyerek değil, 'kendisini bir kez daha doğurmuş insan' diye düşünerek bakıyor. 'Herkesi Tanrı’nın merhametine havale ederiz, ama kendimiz hiç merhamet göstermeyiz' diyor George Eliot. Ne yazık, Tanrı’nın adını en çok anıyor görünenler, güce kavuştukça merhameti unutuyor." yorumunu yaptı. 

Terkoğlu yazısında şunları kaydetti:

"Bizim kuşak, Grup Yorum’la 90’lı yıllarda tanıştı. O dönem Ahmet Kaya gibi Grup Yorum’u da farklı görüşten insanlar dinliyordu. Öyle ki 90’ların ikinci yarısında Beyazıt Meydanı’ndaki türban eylemlerinde sahnede Grup Yorum vardı. Bir yanda şehadetparmağı öbür yanda yumruk kaldıranlar birlikte slogan atıyordu. Sonra o eylemlerdeki İslamcı gençler sakalları kesti, takım elbise giydi, “düzen siyaseti” dedikleri işlere bulaştı. 35 yıldır şarkı söyleyen Grup Yorum’u terörist ilan etti. İşin ilginci, farkındalar mı bilmem, halen AKP’nin tanıtımlarında kullandıkları birçok fon müziği Grup Yorum imzasını taşıyor.

Doğrusunu öğrenmek için Helin Bölek’in mahkeme dosyasını elime alıyorum. Çeşitli eylemlere katılıp defalarca gözaltına alındığı ve hepsinde serbest bırakıldığı görülüyor. Çoğunlukla bu eylemler nedeniyle yargılandığı 11 ayrı davanın sanığı olduğu anlaşılıyor. Nihayetinde çoğunluğu gizli tanık ve itirafçı ifadelerine dayanan delillerle DHKP-C üyeliği suçlamasıyla 2017 yılında tutuklanıyor. Yargılamanın başlamasından kısa süre sonra, tutukluluğunun 8. ayında, 15 Şubat 2018’de tahliye oluyor. Ancak cezaevinden çıktığı gibi yeniden gözaltına alınıp bir daha tutuklanıyor. Bir süre sonra, bu kez İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, Bölek’i “suç vasfının lehine değişme ihtimali” gerekçesiyle tahliye ediyor. Kısacası 2011’de başlayan yargılanma serüveninde, yargının değişik dönemlerine tanıklık eden 9 yıllık süreçte, hiçbir mahkeme Helin Bölek hakkında bir karar vermedi. Eminim ki sebebi yargıçların DHKP-C sempatisi değil. Şüpheden uzak kesin bir kanaat kuramadıklarından bunu yapamadılar. Sonuç olarak tahliye olan Bölek, “konser vermesinin engellendiği” gerekçesiyle başlattığı ölüm orucu eyleminde hayatını kaybetti.

Bölek’in ardından halen ölüm orucu eylemleri sürüyor. Zaman zaman cezaevinde denk geldiğim tutuklu avukat Ebru Timtik kemikleri sayılır halde ölüme doğru yürüyor. Kendisiyle birlikte tutuklanan avukatlarla ortak talepleri şu: “Adil yargılanmak istiyoruz.”

Zira İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin haklarında verdiği tahliye kararının ardından onlar da cezaevi kapısında yeniden tutuklandı. Kararı veren hâkim heyeti değiştirildi. Sonra karar da değişti.

“Adil yargılanma” isteyen avukatlar ölüm orucundayken, 9 Haziran’da Yargı’nın 1 numarası, AYM Başkanı Zühtü Arslan, “Yüzde 52.1 oranında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini görüyoruz” dedi. Kısacası ölüme giden avukatla, yargının en tepesinde hâkim adaletin olmadığı konusunda anlaşıyor.

Teröre de insan hayatını ortadan kaldıran eylemlere de karşı olalım. Öte yandan terör örgütü yöneticisi ile üyesini, destekçi ile sempatizanı, propaganda yapanla davada avukatlık yapanı ayırt edecek olan şeye hukukun terazisi dediğimizi de bilelim. Genelkurmay Başkanı’nı terörden tutuklayan, MİT Başkanı’nı terörden ifadeye çağıran, hedefinin ise mevcut Cumhurbaşkanı’nı terörden yargılamak olduğunu bildiğimiz yargı terörünün travmasını; herkesi terör çuvalına doldurup mahkeme kararlarını bile uygulamayan bir başka yargı ile atlatamayacağımızı görelim. Bunun terörü büyütüp, yargıyı çürüttüğünü anlayalım.

Hukuk, Cumhuriyet’in en kalın kolonudur. Adalet, dostlarımıza verdiğimiz gül değil, düşmanlarımızı bile tarttığımız kantardır. “Adil yargılanma” ayrıcalık değil, suç işlemiş olsa dahi herkes için haktır.

Kuşlar ötmeye devam ediyor, ölenlerin cesedi avluda. Gardiyanlar yemek dağıtıyor. Limonlar açlık grevindekilere devletin ikramı. Korkuyorum, zalimden değil zulmün parçası olmaktan. İnanıyorum, bir gün adalet de hürriyet de limon kadar ulaşılabilir olacak." 

Yazının devamı için tıklayın