Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Engin Kınacı, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan Dünya Su Raporu'na göre Türkiye'nin 2025 yılında oldukça büyük bir su sıkıntısına gireceğini bildirdi.
Prof. Dr. Kınacı, son iki yılda toplumun büyük çoğunluğunun kuraklıktan ya doğrudan ya da dolaylı olarak etkilendiğini belirterek, Türkiye'nin yarı kurak iklim kuşağında yer aldığını kaydetti.
İçme ve kullanma suyu azlığının bazı yerlerde tehlike sınırlarına ulaştığını ifade eden Prof. Dr. Kınacı, şöyle konuştu:
"Kuraklığın had safhaya ulaştığı bölgelerde pek çok besi hayvanı susuzluktan ölmesin diye ya kesime gönderilmiş ya da çok küçük fiyatlarla satılığa çıkarıldı. Bazı bölgelerde oldukça geniş alanlarda buğdaylar tek bir başak veremeden, hatta hayvanları otlatacak kadar büyüyemeden kurumuştur. Kuraklık doğal bir afettir. Geçmişte şehirlerin yok olmasına, uygarlıkların yıkılmasına, büyük göçlerin yaşanmasına neden olmuştur. Türkiye bulunduğu iklim kuşağı nedeniyle Güneydoğu Anadolu, Orta Anadolu ve Akdeniz Bölgesi'nde mevsimsel kuraklıklarla sık sık karşılaşıyor. Bu nedenle biz kuraklığın yabancısı değiliz. Ve bir bakıma kuraklığa karşı uyum sağlamış durumdayız."
'Türkiye'yi 2025 yılında büyük bir su sıkıntısı bekliyor' Prof. Dr. Kınacı, uzun süren ve yüksek sıcaklıklarla gelen kuraklıklara karşı alınması gereken bir çok önlem olduğunu belirterek, yakın geleceğin en stratejik konularının başında enerji ile birlikte su ve gıda güvenliğinin geleceğini bildirdi. Sorumlu olan ya da sorumluluk hisseden bir çok kişi ve kuruluşun çabalarıyla bazı önlemlerin alınmaya başlandığını anlatan Prof. Dr. Kınacı, şöyle devam etti:
"Ancak, hala yaşadıklarından gereken dersi çıkaramamış, yaşananları geçici gibi görüp ciddiye almamış çok sayıda insan ve kuruluş var. Bu durum hepimizin geleceği açısından çok önemlidir. Çünkü suyu damla damla tasarruf etmeye çalışacak milyonlarca insanın çabaları, şakır şakır akıtan bir kaç yüz insanın elinde heba olup gidebilecektir. Yeryüzündeki su kaynaklarının sadece yüzde 1-1.5 kadarı tatlı sudur. Bu su içme, kullanma ve tarımsal sulama için kullanılmıştır. Son yüzyılda dünya nüfusu iki kat artarken su tüketimi 6 kat artmıştır. 2032 yılında dünya nüfusunun yarısı içecek su bulmakta çok zorlanacak. Türkiye, BM Su Raporu'na göre 2025 yılında oldukça büyük bir su sıkıntısına girecektir. Halen dünya nüfusunun 1.2 milyar kadarı güvenilir içme suyundan yoksundur. 2.4 milyar kadarı da sağlık koşulları uygun suya erişememektedir."
Tarım ürünlerine olan istek sürekli artış gösterecek Prof. Dr. Kınacı, dünyada kişi başına düşen su miktarının yılda 7 bin 600 metreküp olduğunu belirterek, bu oranın Türkiye'de sadece 1735 metreküp olduğunu bildirdi. Türkiye'de kişi başına düşen su miktarının 2030 yılında 1000 metreküpe kadar düşeceğinin tahmin edildiğini ifade eden Prof. Dr. Kınacı, şunları kaydetti:
"Kuraklık doğrudan ve en fazla zararı tarıma yapar. Aslında meydana geldiği yerdeki bütün canlıları ve sektörleri etkiler. Özellikle son iki yıldır bizim yaşadığımız ve uzun süre devam eden yağış etkisi sonucu yeryüzü ve yeraltı sularındaki azalma ile ortaya çıkan hidrolojik kuraklık normal yağışlar başlasa da yani meteoroloji kuraklık sona erse de etkisini uzun süre devam ettirebilmektedir. Kuraklık olduğu zaman üreticilerin büyük bir kısmı gübre kullanmaz ya da az miktarda kullanır. Yüksek verimli çeşit yerine kurağa daha çok tolerans gösteren fakat daha düşük verimli olan ürün çeşitlerini tercih eder. Bazısı tarlasının bir kısmını, bazısı tamamını ekmez. Bu durum toplam üretim miktarını çok düşürür. Bu sonuç ilk bakışta üreticinin etkilenmesi gibi görünse de ülke ekonomisini ve sosyal hayatı çok etkiler. Meydana gelen üretim azlığı fiyatları yükseltirken, bir tarafından da spekülatif fiyat yükselmelerine bahane olur."
Prof. Dr. Kınacı, şu anda dünyadaki tarım ürünlerine olan talep artışının ürün arzındaki artış hızından fazla olduğunu ifade ederek, "Tarım ürünlerine olan istek sürekli artış gösterecektir. Çünkü nüfus hızla artmaktadır" diye konuştu.
'Yüzde 30 daha az su kullanmak mümkün' Prof. Dr. Kınacı, suyun azalması karşısında alınması gereken ilk önlemin suyun tasarruflu kullanılması olduğunu belirterek, buna tarımda da dikkat edilmesi gerektiğini bildirdi.
Suyun verimli kullanılmasının giderek daha çok önem kazandığını anlatan Prof. Dr. Kınacı, şöyle konuştu:
"Bunun için gelişmiş teknolojiler kullanarak bitkilere ihtiyaç duydukları zamanda ve ihtiyaç duydukları kadar su verilmelidir. Böylece salma sulamaya kıyasla yaklaşık yüzde 40'a varan su tasarrufu, üründe yüzde 20'ye varan verim artışı, ürün kalitesinde artışa bağlı olarak yüzde 10'a kadar ulaşan fiyat artışı elde edilirken gübrede yüzde 50, kimyasal mücadele ilaçlarında yüzde 30, enerjide yüzde 80'e yakın tasarruf sağlanabilir. Sulama suyu dağıtımında kanal yerine kapalı boru sistemine geçilmesi, salma sulamanın kesinlikle kaldırılması gerekir. Dünya Meteoroloji Teşkilatı'nın yaptığı bir değerlendirmede Türkiye, kuraklıktan çok sık etkilenen 47 ülke arasında bulunmaktadır."
'Su tasarrufu bugünkü teknolojiyle mümkün' Prof. Dr. Kınacı, tahminlere göre 2030 yılına gelindiğinde ülkenin büyük kısmının oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisi altına gireceğini anlatarak, bu nedenle Türkiye'nin bitki ve hayvan üretiminin çoğunu sağlayan kuru tarım bölgelerinde suyun toprakta muhafaza edilmesinin büyük önem kazandığını söyledi.
Bunun sağlanabilmesi için doğru toprak işleme ve yetiştirme tekniklerini uygulamak, kurağa toleranslı tür ve çeşitleri kullanmanın önemli olacağını ifade eden Prof. Dr. Kınacı, şunları söyledi:
"Bu konularda dünyanın en deneyimli ülkelerinden biriyiz. Bu deneyimlerin organize ve planlı bir şekilde sürekli olarak üreticilerle paylaşılması su eğitiminin ise toplumun her kesimine yoğun bir şekilde verilmesi şarttır. Bugünün teknolojisi ile yaşamda herhangi bir değişikliğe neden olmadan tarımda yüzde 15, endüstride yüzde 40 ile 60, kentlerde yüzde 30 daha az su kullanmak mümkündür."
İlgili haberler:
Kuraklık listesinde 6 tutturduk!Türkiye çölleşmenin eşiğindeKonya 'Sahra'ya dönecek!