Medya

"Türkiye'nin yabancı sermayeye bağımlı yapısı, daha derin bir krizi tetikleyecek"

Hayri Kozanoğlu: Dolar kuru artmaya devam ediyor

29 Kasım 2016 18:02

Birgün yazarı Hayri Kozanoğlu, doların son olarak Türk Lirası karşısında 3.47'yi görmesiyle ilgili olarak "Yurttaşlar öncelikle Saray erkanının, AKP'li milletvekillerinin ve yandaş sermayenin döviz pozisyonlarını sıfırladığından” emin olmak isteyecektir. Türkiye ekonomisinin yabancı sermayeye tüm dokularıyla bağımlı yapısı, en ufak bir hamlede daha derin bir krizi tetikleyecektir" dedi.

Hayri Kozanoğlu'nun "Bağımlı yapı, krizi tetikliyor" başlığıyla yayımlanan (29 Kasım 2016) yazısı şöyle:

Dolar kurları ile yatıp dolar kurlarıyla kalkmaya devam ediyoruz. 28 Kasım haftasına 3.40 - 3.45 aralığında girildi. Bu konuda hükümetten de çatlak sesler geliyor. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve Saray ekonomistleri korkulacak bir durum olmadığını öne sürerken, sosyal medyada“ülken için dolar sat”, “dövizini Türkiye için boz” tarzı kampanyalar yürütülüyor. Bir kısım aklı evveller de,“sakın ha! dövizinizi bozarsanız yabancılar ucuzdan alıp kaçar” diye uyarılarda bulunuyor.

Bir ülke ekonominin kritik aşamalarında sermaye kontrolleri uygulayabilir, mevduatlara sınırlamalar getirebilir. Burada küçük tasarruf sahiplerinin koruması esastır. Çok açık söylemek gerekirse, AKP rejiminin döviz pozisyonlarına ilişkin, adil ve inandırıcı önlemler alma şansı yoktur. Yurttaşlar öncelikle Saray erkanının, AKP'li milletvekillerinin ve yandaş sermayenin döviz pozisyonlarını “sıfırladığından” emin olmak isteyecektir. Türkiye ekonomisinin yabancı sermayeye tüm dokularıyla bağımlı yapısı, en ufak bir hamlede daha derin bir krizi tetikleyecektir.

İşin ilginç yanı, Türkiye'deki tasarruf sahipleri, “döviz yönetimi” konusunda, yaşanan tecrübeler sonrası iyice “kaşarlandılar”2001 krizinden sonra, TL'nin değer kaybettiği dönemlerde kâr realize ederek dövizden çıkma; dövizin ucuzladığı durumlarda da dolar-euro talebini artırma davranışı sergiliyorlardı. Bu tutum da haliyle döviz kurlarını dengeleme etkisi yaratıyordu. İçinden geçtiğimiz konjonktürde ise siyasi riskler nedeniyle, doların ateşi çıkınca bile döviz talebi eksilmiyor. Özetle, ekonomik önlemlerle halledilebilecek bir sorunla karşı karşıya değiliz. Çözüm daha demokratik bir iklime yelken açmakta.

İsterseniz yine de, kritik göstergeler üzerinden dövizin nabzını tutmaya çalışalım:

dovizin-nabzi-215281-1.1- Türkiye'nin 2016 2. Çeyrek itibariyle dış borçları 421.4 milyar dolardır. Döviz sıkıntısı bulunan bir ülke, er veya geç, harcadığından daha fazla döviz kazanarak bu borçları ödemek zorundadır. Üstelik dış borçların ekonominin yıllık üretimine oranı 2001 krizinden sonra en yüksek düzeye, yüzde 60'a dayanmıştır.

dovizin-nabzi-215274-1.2- Türkiye'nin Eylül 2016 itibarıyla 1 yıl içerisinde ödemesi gereken dış borç miktarı 164.7 milyar dolardır. Üzerin son 12 ayın cari açığını ekleyince, bir yıl içerisinde 197.1 milyar taze para bulmak gerekeceği ortadadır.

dovizin-nabzi-215284-1.3- Mart-Nisan aralığında bir referandum olasılığından söz ediliyor. Ekim 16- Mart 17 aralığında 27 milyar $, vade Nisan 17'ye uzatılırsa 30.6 milyar dolar, özel sektörün yurtdışına uzun vadeli dış borç ödemesi söz konusudur.

dovizin-nabzi-215287-1.4- Reel Sektör olarak tabir edilen finans dışı kesimin döviz yükümlülükleri 311 milyar dolardır. Döviz varlıkları ise 100milyar dolar, haliyle net açık pozisyonu 211 milyar dolardır. Bazı borçluların, hiç döviz varlığı bulunmadığını göz önüne alarak, brüt rakama daha fazla itibar edilmelidir. Döviz borçları döviz geliri yüksek olduğu varsayımıyla imalat sanayi ve otelcilik sektörlerinde yoğunlaşmıştır. Turizmdeki darboğazın döviz borçlarına da yansıması kesin görünmektedir.

dovizin-nabzi-215288-1.5- Bankaların yurtdışına 63.6 milyar doları kısa vadeli, 106.5 milyar doları uzun vadeli olmak üzere 170.1 milyar dış borcu bulunuyor. En son açıklanan, 18 Kasım tarihli verilere göre banka açık pozisyonu 9.1 milyar dolardır. Bu nedenle döviz kuru riski makul düzeyde görünmekle birlikte, döviz kredilerinin aksamadan tahsili gerekiyor. Bu sebepten “kredi riskinin“ bankaların belini bükmesi olasılığı daha yüksektir.

dovizin-nabzi-215289-1.6- 11 Kasım itibarıyla döviz tevdiat hesapları (DTH) 171.8 milyar dolardır. 15 Temmuz'da ise DTH'ler 191.1 milyar dolardı. Azalan 19.3 milyar doların bir kısmının risk algısı nedeniyle nakde (yastık altına) geçilmesinden, bir kısmının doların değer kazanmasından kaynaklandığı söylenebilir. Bu miktarın 58.4 milyar doları euro cinsindendir. Gerçek kişilerin 88.6, tüzel kişilerin ise 54.5 milyar dolar DTH'si bulunuyor.

dovizin-nabzi-215290-1.7- Ekim sonu itibariyla yabancıların portföyü 109.8 milyar dolardır. Bu rakam 2014 sonunda 142.6 milyar dolardı. Bu miktarın hisse senedi, DİBS ve TL mevduat kısmı 80 milyar dolar civarındadır. Bu nedenle borsanın düşüşü ve TL'nin değer yitirişi, yurtdışına çıkarılabilecek döviz miktarını aşağı çekiyor, riski bir parça azaltıyor.

dovizin-nabzi-215291-1.8-Bir ülkenin tüm döviz varlıklarını ve yükümlülüklerini Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) yansıtır. 2016 Eylül sonu itibarıyla Türkiye'nin UYP'si 389.6 milyar dolar açık durumdadır. 2014'te 180.6 milyar dolar olan doğrudan yatırımlar, şirketlerin değersizleşmesi ve TL'nin değer kaybı sonucu 147.1 milyar dolara gerilemiştir. Buna karşın büyük ölçüde kredilerden oluşan diğer yatırımlar kalemi artmaya devam ederek, 307.7 milyar dolar düzeyine ulaşmıştır.

dovizin-nabzi-215292-1.9- Merkez Bankası tarafından açıklanan son verilere göre brüt döviz rezervleri, 11 Kasım'dan 18 Kasım'a 5 milyar azalarak 106.2 milyar dolara geriledi. Bu döviz varlıklarının Ekim 2016 itibarıyla 63.1 milyar doları, ROM mekanizması kapsamında tutulan şart bağlı yükümlülüklerdir. Bu nedenle döviz rezervindeki azalmalar net döviz rezervlerini iyice kritik bir noktaya çekiyor.

dovizin-nabzi-215293-1.10- Bir ülkenin kredi riskini yansıtan, kredi temerrüt takasları ( CDS ) düzeylerine bakınca da, Türkiye'nin Brezilya'dan sonra en riskli ülke konumunda bulunduğunu gözlemliyoruz. 2016 Ocak'ında Brezilya ile olan fark 197 baz puan iken, 24 Kasım'da 14 puana inerek, Türkiye'nin durumunun göreceli olarak daha kötüye gittiğini gösteriyor.