İklim değişikliğinin en büyük sorunlarından biri kömür. Doğaya saldığı CO2 ile sera etkisini arttırarak emisyonların hızla yükselmesine sebep oluyor. Heinrich Böll Vakfı tarafından daha önce uluslararası versiyonları da yayımlanmış olan Türkiye'nin Kömür Atlası'nın Türkiye versiyonu yayımlandı.
Cezayir Toplantı Salonu'nda düzenlenen panelin moderatörlüğünü gazeteci Filiz Yavuz yaptı. Kemerburgaz Üniversitesi EÇAM Müdürü Doç Dr. Sevil Acar, Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Kurnaz ve enerji analisti-gazeteci Özgür Gürbüz konuşmacı olarak katıldı. Panelde kömürün halk sağlığı üzerindeki etkisi, enerji üretiminde kömürün yeri ve maliyeti, yenilenebilir enerji dönüşüm potansiyel/politikası ve neden kömürden vazgeçilmesi gerektiği konuları anlatıldı. Ayrıca panelde ABD Başkanı Donald Trump'ın Paris Antlaşması'ndan çekilme kararının doğuracağı sonuçlar da tartışıldı.
"Temiz kömür yoktur"
Prof. Dr. Levent Kurnaz "Temiz kömür diye bir şey yoktur" diyerek linyit kömür olmasa bile kömürün doğaya zararlı olduğunu, her koşulda CO2 saldığını ve bunun doğaya zarar verdiğini belirtti "Kömür lobisi, bizim kömürümüz temiz diye bir şey ortaya attı. Temiz kömür diye bir şey yok. Parçacık ve kükürtdioksiti engellediklerinde temiz olduğu belirtiliyor ancak karbondioksit salınımını engellemek mümkün değil." Prof. Dr. Kurnaz, Türkiye'nin enerjide kömüre ihtiyacı olmadığını, kömür olmadan daha temiz enerji elde edebileceğimizi söyledi.
Tasarruflu buzdolaplarının faturalara yansıması üçte bir oranında
Panelde devletin enerji tasarruf politikasının çok zayıf ve yetersiz olduğuna değinildi. Prof. Dr. Kurnaz "Neden devlet bir kanun çıkarıp enerji verimliliği düşük buzdolaplarını yasaklamıyor? A3 Plus 2 bin 500 TL; A3 Plus buzdolabı ise 2 bin 700 TL. Ve elektrik faturasına yansıması da üçte bir oranında. Tabii kimseye evinizdeki A3 'ü çöpe atın, tasarruflu alın demiyoruz. Yenisini alacaksanız tasasrruflu alın diyoruz, insanlara bunun alatılması gerekiyor" dedi.
Dünya örneğinde "alım garantisi" rekabeti kolaylaştırmak için uygulanılırken Türkiye'de zorlaştırılıyor
Panelde güneş enerjisi üretiminde alım garantisinin Türkiye'de kötü yönetildiği belirtildi. Özgür Gürbüz "Bir tarafta nükleer, doğal gaz, kömür gibi çevreyi kirleten teknolojiler; diğer tarafta da rüzgar ve güneş gibi temiz teknolojiler var. Başta Almanya olmak üzere 'bunlar kirletiyor, şunlar kirletmiyor, nasıl rekabet ortamı bu' dediler. İşte 'alım garantisi' meselesi buradan yola çıktı. Böylece kredi almaları da kolaylaşacak, rekabet edebileceklerdi. Bu bir teşvik değil; serbest piyasada eşitliği sağlamak amacıyla atılan bir adım. Türkiye'de ise çevreyi kirletip iklimi bozan kömüre alım garantisi veriliyor. Enerji tasarrufu yerine yeni santraller açılıp duruyor. 'Trafoda yer yok, çevresel alt yapı uygun değil' gibi bahanelerle devlet yenilenebilir enerjiye destek vermiyor" dedi.
Yenilenebilir enerjide en büyük sorun büyük kentlerde
Bireysel elektrik üretimlerinde en büyük sorunun büyük kentlerde yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Kurnaz ise buralarda çatıların çok ortaklı olduğunu, güneş paneli kurmanın sıkıntılı olduğunu söyledi.
Trump'ın kararında ABD muhalefetinin baskısı önemli
Kömür Atlası panelinde ABD Başkanı Donald Trump'ın Paris antlaşması'ndan çekilme kararı da tartışıldı. Trump'ın çıkış kararının birçok ülke için bahane olacağı ve bu noktada ABD muhalefetinin Trump'a yapacağı baskının önemli olduğu ifade edildi. Trump'ın kararının birçok ülkenin iklim politikasını etkileyeceği ve iklim mücadelesinde dengeleri değiştireceği dile getirildi. Gürbüz "Diğer ülkeler kaçış için bahane olarak kullanabilecek. Zaten Paris Antlaşmasının uygulama zorunluluğu yoktu. Çin henüz böyle bir adım atmadı ama atabilir. Mevcut durumda Avrupa Birliği (AB) birçok ülkeyi ikna edemez. Zorlaşacak, bu nedenle ABD'deki muhalefet, Trump'a rağmen, enerji dönüşümünü başarmak zorunda" denildi. Diğer yandan şu anki mevcut durumda ABD'de enerjinin yenilenebilir enerji üzerine olduğu ama Trump'ın kömür sanayisine vereceği teşviğin piyasadaki dengeleri değiştireceği belirtildi.
"Kyoto'yu engelleyen de Obama'ydı"
Paris Antlaşması'ndan önceki Kyoto Protokolü'nün yine ABD Hükümeti'nde Obama tarafından engellendiğini iddia eden Özgür Gürbüz "Obama da benim içi Trump'tan farklı değildi. Obama, ilk girdiği yıl yapabilirdi, yapmadı. Obama iktidarıydı Kyoto'nun altını delen. Belli yerlerde çok sıkı bir direnç var. Obama oyaladı, giderayak bir şeyler yapıyor göründü. Bu nedenle ABD'deki muhalefet, iklim değişikliğiyle mücadele için çok önemli. Bir de diğer ülkelerin ABD'ye uygulayacağı baskı da önemli" dedi.
Panelin ardından enerji analisti ve gazeteci Özgür Gürbüz T24'ün sorularını cevapladı. Özgür Gürbüz Türkiye'nin bugün Almanya, İsveç, Danimarka ve Uruguay gibi fosil yakıtlardan, nükleer enerjiden çıkarak yenilenebilir enerjiye dönebileceğini belirtti.
Türkiye'nin yenilenebilir enerji potansiyeli elektrik ihtiyacını karşılamak için yeterli mi?
Yenilenebilir enerjide Türkiye'nin ciddi bir potansiyeli var. Şu anda tükettiğimiz elektrik miktarı yılda 278 milyar kW-h (kilowatt/saat) ama bizim sadece güneş enerjisi potansiyelimiz 380 milyar kW-h. Bu tablo çok net gösteriyor ki Türkiye'nin potansiyeli çok iyi. Buna bir de rüzgarı, biokütleyi ekleyin. Temiz ve yenilenebilir enerjiyle Türkiye'nin elektrik ihtiyacını karşılayabiliriz.
Türkiye'de yenilenebilir enerjide devletin teşvik politikası nedir?
Yenilenebilir enerjiye geçtiğimizde hem istihdam sağlayabilir, yeni iş alanı yaratabilir, hem yeni teknolojilere kapımızı açar, hem de doğayı, çevreyi insanı koruyarak elektrik üretebiliriz. Bunun yerine devlet kömüre, hem de ucuz dediğimiz linyit kömüre teşvik üstüne teşvik veriyor. Yenilenebilir Enerji Kaynakları (YEKA) ihalesi yapıldı ve bu ihalenin şartnamesinde de yılda bin megawattlık güneş paneli üretme fabrikası kurma zorunluluğu var. Büyük bir santral kuracaklar ve santralin yanında da güneş paneli üretecek bir fabrika kurulacak. Böylece istihdam, dışardan yatırım, teknoloji transferi olacak, tertemiz doğa dostu bir enerji üretilecek. Şimdi buradaki elektriğe 6,9 dolar cent alım garantisi veriliyor, ama bugün nükleere verilen alım garantisi 12,35 dolar cent. İki katı fark var. Bizim en büyük sorunumuz alım garantileri ve destek mekanizmalarının rüzgara, güneşe, biokütleye, enerji verimliliğine, tasarrufa, bina yalıtımına, toplu taşımaya teşvik etmek gerekirken biz hala çevreyi kirleten kömüre teşvik veriyoruz. Hükümet artık kömür lobilerin, nükleer lobilerin sözünü dinlemek yerine yüzünü güneşe dönmeli.
Yurt dışında vatandaşların kendi evlerine kurdurdukları sistemle tükettiği elektriği kendilerinin ürettiğini görüyoruz. Doğa dostu ekolojik evlere insanlar daha çok yöneliyorlar. Türkiye'de bu tür bireysel üretim mümkün mü?
Türkiye'de bireysel başvuruda bürokratik sorunlar var. Çatısına güneş enerjisi paneli taktırmak isteyen insanlar hala şebeke bağlantısında sorunlar yaşıyor. 1-2 yıl uğraşmanız gerekiyor, bunların hafifletilmesi için görüşmeler var. Umarım bir netice alınıp daha çok insan çatısına güneş paneli kurup tükettiği elektriğin, en azından bir bölümünü üretebilir. Burada bürokratik engeller var. İnsanlar fazla olan eneriyi satabilmeleri için çift taraflı sayaç taktıramıyorlar. Diğer yandan dağıtım şirketleri de engel çıkarıyor.
Kömüre verilen teşvikler güneş enerjisi alanında ne durumda?
Kömüre verilen destekler, teşvikler, muafiyetlerin belki onda biri bile güneşe, rüzgara verilmiyor. İbrenin tam tersine dönmesi lazım. İnsanların sağlığı için, Türkiye'nin ekonomisi, teknoloji transferi ve daha temiz bir çevre için bunu yapmalıyız. Güneş enerjisi söz konusu olduğunda devlet üreticiye her trafo için belirli kapasite veriyor. Ama kömür söz konusu olduğunda hiçbir şekilde böyle bir sınırlama söz konusu değil, herkes her yerde santral kuramıyor.
Yenilenebilir enerjiye dönmek yerine tasarruf politikalarıyla da Türkiye'nin ciddi miktarda kazanç olabileceğine değindiniz. Nedir bu tasarruf politikası?
Aslında bunları yapmadan sadece Devlet Planlama Teşkilatı'nın kendi raporlarında geçen enerji tasarrufu ve verimliliği potansilini hayata geçirerek de temiz enerjiye geçebiliriz. Yani hükümetin kendi raporu. Ne diyor bu rapor? Türkiye'nin yüzde 20-25 oranında tasarruf potansiyeli var diyor. Sadece yüzde 20'yi rakama çevirirsek 54 kW-h yapar. Bu miktar da Akkuyu'da yapılması beklenen Nükleer termik santralin üreteceği miktardır. Yeni nükleer santral yapmak yerine tasarruf ederek ve enerjiyi daha akıllı kullanarak bile Türkiye'nin ihtiyacını karşılayabilirsiniz. Ayrıca hükümetin dediği gibi Türkiye'nin enerji ihtiyacı her yıl yüzde 6-7 oranlarında artmıyor. Son beş yıla bakınca ortalama yüzde 3-3,5 artış görüyoruz.
Yayımlanan Kömür Atlası'nda üretimde olan termik santraller, inşaat halindeki termik santraller, ön lisansı olan ve değerlendirmede olan termik santral projeleri de sıralandı.