Politika

Türkiye’de siyasetçilerin beyanları ne kadar doğru?

Ortak Gelecek İçin Diyalog Derneği üyelerine göre, en yüksek doğruluk payı HDP'nin

Ortak Gelecek İçin Diyalog Derneği üyeleri: Baybars Örsek, Bengi Ruken Cengiz, Koray Kaplıca

20 Mayıs 2015 10:26

7 Haziran'daki genel seçimlere 3 haftadan az bir süre kala meydanlarda yine iktidar gerçekleştirdiğini söylediği icraat listesini, muhalefet ise çizdiği kara tabloyu vurguluyor. Peki kim doğruyu söylüyor?

Bu sorunun yanıtını, kimin beyanlarının gerçekten uzak olduğunu somut verilere dayanarak açıklayan bir internet sitesi var: www.dogrulukpayi.com. Aynı zamanda Türkiye'nin ilk veri kontrol sitesi olan dogrulukpayi.com, Ortak Gelecek İçin Diyalog Derneği'nin bir projesi.

Siteyi hazırlayanlar bir yıldır siyasetçilerin verilere dayanan açıklamalarını açık kaynaklara, yani aslında herkesin ulaşabileceği kaynaklara bakarak kontrol ediyorlar. Açıklamanın doğru olup olmadığını herkese açık internet sitelerinde paylaşıyorlar.

Rengin Arslan'ın BBC Türkçe'de yayımlanan haberine göre, Ortak Gelecek İçin Diyalog Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Baybars Örsek, "Özellikle son yıllarda Türkiye'de çok büyük bir dezenformasyon olduğunu ve bu nedenle böyle bir projeye başladıklarını" söylüyor ve ekliyor:

"Bunun çok kötü sonuçlar doğurabileceğini, Gezi eylemleri boyunca gördük."

 

10 üzerinden 5,76

 

Dernek üyelerinin, yola çıktıkları 20 Haziran'dan bu yana görsel olarak kullandıkları bir doğrulukmetreleri var. Siyasetçilerin beyanlarını beş başlıkta derecelendiriyorlar: Doğruluk payı var, kayda değer ölçüde doğruluk payı var, kısmen doğruluk payı var, büyük ölçüde doğruluk payı yok ve doğruluk payı yok.

Ortak Gelecek İçin Diyalog Derneği, yakında kamuoyuna açıklayacakları yıllık raporlarını benimle paylaştı.

Buna göre derneğin Türkiye'de bugüne dek incelediği 408 beyanın "kısmen doğruluk payı var". Puan ile söylemek gerekirse Türkiye'deki siyasetçilerin beyanlarının doğruluk payı, 10 üzerinden 5,76.

Peki partilerin durumu ne? dogrulukpayi.com sitesinin analizine göre, en düşük puan iktidar partisine ait. AKP'li siyasetçilerin açıklamalarında "kısmen doğruluk payı var" ve puanları 10 üzerinden 4,98.

En yüksek doğruluk payı HDP'nin

 

İncelenen beyanlar esas alındığında doğruluk payı en yüksek parti ise HDP. Partililerin açıklamalarındaki doğruluk payı değerlendirmesi, "kayda değer ölçüde doğruluk payı var". HDP'nin puanı ise 10 üzerinden 7,11.

HDP'yi 6,49 puanla CHP izliyor. MHP'nin puanı ise 10 üzerinden 5,94.

Bu girişim Türkiye'de bir ilk ancak dünyada yaklaşık 50 tane veri kontrolü yapan site var. Bunların önde geleni ise, ABD'de 2008 yılındaki başkanlık yarışında beyanların doğruluk payını kontrol eden ve bu nedenle 2009 yılında ülkenin en prestijli gazetecilik ödüllerinden Pulitzer'i kazanan PolitiFact.com isimli site.

Arjantin'den, Şili'ye, Mısır'dan Ukrayna'ya en az 20 ülkede bu işi yapanlar bulunuyor.

Bu tür sitelerin dünyadaki etkisi bazen o kadar büyük ki, 2012'de ABD Başkan adayı Mitt Romney’nin kampanya reklamına ilişkin beyan değerlendirmesi sonrası Romney'nin kampanya ofisi şu açıklamayı yapmıştı:

"Kampanyamızın veri kontrolcüleri tarafından belirlenmesine izin vermeyeceğiz."

 

'Ölçülebilir' beyanlar

 

www.dogrulukpayi.com henüz başlangıç aşamasında denebilir. Şimdilik iki editörleri var. Bengi Ruken Cengiz ve Koray Kaplıca, siyasetçilerin “ölçülebilir” beyanlarının kontrollerini yapıyor. Örneğin genel beyanlar, söylemler onların alanına girmiyor.

Ortak Gelecek İçin Diyalog Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Baybars Örsek bu farkı şöyle açıklıyor:

"Örneğin, Gezicileri dış güçlere hizmet etmekle suçlayan söylem değer bazlı. Bunu ölçemeyiz, ama 'Gezi eylemleri ekonomiye şu kadar zarara uğrattı' denmesi ölçülebilir ve bizim tarafımızdan da analiz edilebilir."

Peki nasıl analiz ediyorlar? Editörlerden Bengi Ruken Cengiz'in bu soruya yanıtı şöyle:

"Herkesin ulaşabileceği, açık kaynaklar üzerinden doğrulamaya çalışıyoruz."

TÜİK, uluslararası kuruluşların raporları, Avrupa ve ABD'nin istatistik kurumları da bu kaynaklara dahil.

Ancak sadece rakamları bulmak yetmiyor. Bunu bir bağlam içinde açıklamaları gereken durumlar oldukça fazla. Gayri safi milli hasıla, refah düzeyi gibi göreceli ve oranların önem kazandığı konular.

Tam bu noktada diğer editör Koray Kaplıca söze giriyor. Siyasetçilerin oran vermekten kaçındıklarını, genelde rakamları sevdiklerini söylüyor. Bunun da yanıltıcı olabileceğini bir örnekle açıklıyor:

"7 milyon istihdam yarattık denir ama oran verilmez. O zaman bir önceki döneme göre artmış mı azalmış mı anlayamazsınız."

Siteyi hazırlayanlar, verileri birkaç kaynaktan teyit ediyorlar. Hata yapmaları halinde ise bir düzeltme notuyla değerlendirmeyi kaldıracaklarını söylüyorlar.

 

Milletvekillerine mail atıyorlar

 

Peki ya siteye tepkiler nasıl? Beyanları değerlendirilen siyasetçiler veya onları destekleyen seçmenler ne diyor?

Baybars Örsek, kendilerini en çok motive eden olayı isim vermeden anlatıyor:

"Bir milletvekili Meclis'te metin yazarının verdiği konuşmayı okumuş. Kendi alanı dışında bir konuda da bir rakam verdi. Biz bu veriyi değerlendirdik ve doğruluk payı düşük çıktı. Bunu gördüğünde, 'Bana böyle konum dışında şeyler söyletmeyin' deyip kızmış bizden düşük puan alınca. Bu çok motive edici bir tepki."

Siteyi hazırlayanlar tüm analizlerini siyasetçilerin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki e-posta adresine otomatik olarak gönderiyorlar.

Batuhan ise seçim dönemi yaklaştıkça “insanların değerlendirmeler konusunda daha hararetli olduğunu” söylüyor.

 

Medya ve AKP'nin vaatleri mercek altında

 

Sitenin yaratıcıları Doğruluk Payı'nı büyütmekte kararlılar. Yakında medyadan ve sosyal medyadan da örnekleri alıp analiz etmeye başlayacaklar. Köşe yazarları ve sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar buna dahil.

AKP’nin 2002 seçim beyannamesinde 2015'e dek gerçekleştirmeyi hedeflediği 40 vaadini de bulup çıkarmışlar. Bu vaatlerin icraata dönüşüp dönüşmediğini de yeni bir site üzerinden değerlendirecekler.

Verileri kontrol etmek gazeteciliğin vazgeçilmez bir parçası. Dünyada bu tür siteleri yönetenler veya kuranlar da genelde gazeteci.

Benim ise karşımda yaşları 30 bile olmayan 4 siyaset bilimci vardı. Belki Türkiye'de hesap verilebilirliğin artması için küçük bir müjde veriyordur bu girişim bize. Kim bilir?