Gündem

'Türkiye'de şehir ayaklanmaları geleneği oluştu, Gezi'nin devamı gelebilir'

Prof. David Harvey: İstanbul'un bir inşaat bombardımanı altında olduğu ve insanların yerinden edildiğini gördüm. Gezi 'çok hızlı kentleşiyoruz, dikkat etmemiz lazım' atmosferine denk gelen bir hareketti

10 Nisan 2014 20:23

Prof. David Harvey, "dünyada bir volkan etkisi yaşandığını", ne zaman hangi şehirde bir ayaklanma çıkacağının öngörülemediğini belirterek, ayaklanmaların devam edeceğini çünkü "insanların çoğunun, dünyanın gidişatından memnun olmadığını" söyledi.

Harvey, "Gezi'de İlk başlarda demokrasiye dair izler vardı. Ama polis müdahalesi başladığında ve orantısız güç kullanıldığında, yaşananlar demokrasiden ziyade otoriterliğin göstergesi haline geldi" ifadesini kullandı.

Harvey'in BBC Türkçe'den Beril Eski'ye verdiği söyleşi şöyle: 

Profesör Harvey, sizce Gezi protestoları neden İstanbul'da küçük bir parkta başladı?

Gezi Parkı İstanbul için sembolik bir merkez. Birçok insan o parktan geçmiştir. Taksim'in de hemen yanında. Aslında Gezi Parkı şehrin kalbi. Ve şehrin kalbindeki, insanların tanıdığı bir yeri yok etme önerisi pek çok insanı kızdırdı. Parkı korumak için eylem yapmalarına hiç şaşırmadım.

Çevre eylemi olarak başlayan Gezi protestoları neden kitlesel bir harekete dönüştü?

Bence bu, nüfusun önemli bir kısmının memnuniyetsizliğinin göstergesiydi. İnsanlar bir tür otoriter tavırlar sergileyen hükümetin davranışlarına karşı huzursuzluklarını ortaya koydular. Yapılan uygulamalarda kendilerine danışılmamasına tepki gösterdiler. Siyasi sürecin kendilerini gerçekten temsil etmediğini düşünen insanlar, kendilerini temsil edecek bir yol aradılar ve bu yol, sokağa çıkmaktı.

Gezi protestolarından hemen önce İstanbul'daydınız. Son olarak yerel seçimlerden önce de İstanbul'a gittiniz. Şehirdeki gözleminiz neydi?

İstanbul'un bir inşaat bombardımanı altında olduğu ve insanların yerinden edildiğini gördüm. Dolayısıyla pek çok aksaklık yaşanıyor. Görüştüğüm insanların çoğu da mahallelerinin yok edilmesinden ve alışveriş merkezleri yapılmasından rahatsızlığını dile getirdi. O nedenle bazılarının "Bu değişim çok hızlı, yavaşlayın" diyerek itiraz etmesi beklenen bir şeydi. Gezi, oradayken gözlemlediğim "çok hızlı kentleşiyoruz, dikkat etmemiz lazım" atmosferine denk gelen bir hareketti.

 

'Gezi, polis tavrı nedeniyle büyüdü'

 

Hızlı kentleşmenin etkisinden bahsettiniz. Türkiye'deki büyük kentsel dönüşüm projeleri de Gezi'yi tetikledi mi?

Bence asıl sebebi hızlı kentleşme. Bu inşaat patlamasına rağmen, pek çok insan hala barınma ihtiyacını karşılayamıyor. İstanbul'da binlerce, binlerce boş apartman olduğunu ama aynı zamanda düşük gelirli kesimin barınma ihtiyacını karşılayamadığını duydum. Bazı düşük gelirli toplulukların şehir merkezinden 30 kilometre öteye gönderildiğini söylediler. Bu çok istikrarsız bir durum. Dolayısıyla insanların bunu çok saçma bulması, başka bir şey yapmak istediklerini söylemelerini anlayabiliyorum.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gezi protestolarının Türkiye'de demokrasinin göstergesi olduğunu söylemişti. Kendisine katılıyor musunuz?

İlk başlarda demokrasiye dair izler vardı. Ama polis müdahalesi başladığında ve orantısız güç kullanıldığında, yaşananlar demokrasiden ziyade otoriterliğin göstergesi haline geldi. Bence pek çok kişi yeni bir tür siyaset yapma peşindeydi. Ancak ortaya çıkan demokrasi eksikliği oldu.

Kent ayaklanmalarının hükümetler için giderek büyüyen bir sorun haline geleceğini iddia ediyorsunuz. Hükümetler bunları nasıl kontrol edecek?

Şehirdeki düzeni korumak için gözaltı ve kontrol tedbirlerine yeni düzenlemeler getirildiğini görüyoruz. New York'taki "Occupy Wall Street" hareketinde bile polisin orantısız güç kullandığına şahit olduk. Bence Gezi'de de yaşanan ve daha fazla insanın katılmasına sebep olan polisin orantısız güç kullanmasıydı. Bazen polisin tavrı, asıl sorun kadar büyük bir sorun haline gelebiliyor.