Politika

Türkiye'de kardeşlerimiz iktidar

Libya’da iktidarının 40. yılını kutlayan Muammer Kaddafi’den ilginç Türkiye yorumları...

21 Ekim 2009 03:00

Libya’da iktidarının 40. yılını kutlayan Muammer Kaddafi’den Türkiye yorumları: “Kardeşlerimiz ve arkadaşlarımız şimdi Türkiye’de iktidardalar. İki ülke arasında hiçbir problem yok”



TRT 1’deki “Pusula Haber” programının yapımcısı Mithat Bereket, Muammer Kaddafi’yle Trablus’taki başkanlık sarayının bahçesinde bir röportaj yaptı. O söyleşiden bir bölüm şöyle:


Bugün geldiğimiz noktada, Ankara ile Trablus arasındaki ilişkileri nasıl görüyorsunuz?


İki ülke arasında hiçbir problem yok. Bizim için önemli olan müşterek tarihimiz ve Türkiye’deki İslam. Biz Türkiye’yle birlikte Kıbrıs’ta savaştık. Oradaki Türklere destek verdik. Libya’da da Türk şirketlerine kapılarımızı sonuna kadar açtık. Libya’daki kalkınmada Türk şirketlerine aslan payını verdik. Biz halen bu prensiplerimize bağlıyız. Şimdi ülkenizde İslami bir ortam bulunuyor. Kardeşlerimiz ve arkadaşlarımız şimdi Türkiye’de iktidardalar.


Kürtlerin bağımsız devleti olmalı

Türkiye’den Libya’yı ziyaret eden son başbakan Necmettin Erbakan’dı. O dönemde, yani 1996’da ona karşı çok sert ifadeler kullandınız. “Türkiye NATO üyeliğinden çıkmalı, İsrail’le ilişkilerini kesmeli ve Kürtlere özgürlük vermeli” dediniz. Neden böyle konuştunuz?

Kürtler konusunda benim ilkesel bir tutumum var. Bunun Türkiye’yle bir ilgisi yok. Kürtler Ortadoğu’da Irak, Suriye gibi Arap ülkelerinde, Türkiye’de ve İran’da yaşıyorlar. Ben önünde sonunda tüm Kürtlerin demokratik haklarına sahip olmaları ve hatta bağımsız bir devletleri olması gerektiğine inanıyorum. Kürtler Libya’da yaşıyor olsaydı da bu düşüncelerim değişmezdi.

NATO önceleri Amerika’nın oyuncağıydı. O yüzden Türkiye’nin NATO’da olmasına karşıydık. Şimdi daha farklı dengeler var. Türkiye NATO’da olduğundan dolayı NATO ne yüzde 100 Amerikalıdır, ne de yüzde 100 Avrupalıdır. En azından bizden birinin, bir dostumuzun, bir din kardeşimizin NATO’da bulunduğunu biliriz. Bu bizim çıkarımızadır.

İsrail’e gelince; Türkiye, başta İsrail’i tanımamıştı. Sıkı ilişkiler sonradan kuruldu. İsrail’in kendisi, tek taraflı ilan edilen bir devlet. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni neden tanımıyorlar? Diyorlar ki, bu tek taraflı ilan edilen bir devlet. İsrail’in durumu da Kıbrıs Türk tarafının durumu gibi. İsrail’i tanıyan ülkelere sormak lazım, neden İsrail’i tanıyorsunuz da, Kıbrıs Türk tarafını tanımıyorsunuz?


Yeni liderler çok çapsız ve başarısız

Ortadoğu’yu nasıl bir gelecek bekliyor sizce? Özellikle Filistin meselesinde ne yapılmalı?

Orada tek bir demokratik devlet olmalı.

Tek devlet mi?

Evet, tek. Gerisi boş laf. Şu anda aslında zaten kendileri tek devlet. Tek gerekli olan yurtlarından kovulan Filistinlilerin geri dönmesi ve güvenlikleri için kitle imha silahlarının yok edilmesi. Bu yolla İsrail’i ve Filistin’i içine alan demokratik bir ülke kurulmalı.

Şu anda dünyanın en uzun süre iktidarda kalan, en tecrübeli liderisiniz. Bunca yıl süren mücadeleden, inişlerden çıkışlardan sonra neler hissediyorsunuz?

Çok huzurlu değilim. Çünkü ben şu anda yaşanan sıkıntıların çoğunun liderlere bağlı olduğunu düşünüyorum. Bunu çok net görebiliyorum. Ben, Tito, Abdülnasır, De Gaulle ya da Mao Zedong ile aynı çağda yaşadım. Bunların hepsi dünya sistemindeki boşlukları dolduran önemli liderlerdi. Şimdi baktığınızda bu liderler yok. Onların yerini almaya çalışan yeni liderler çapsız ve başarısız. Yani, bugün dünyada liderler açısından bir boşluk, bir yetersizlik var. Şu anda yaşadığımız sorunların temelinde de bence bu yatıyor. Bu yüzden huzursuzum.


’Avrupa gelecekte Müslüman olacaktır’

Yakın gelecekte iki ülke arasında resmi bir ziyaret olacak mı, böyle bir plan var mı?

Biz, Libya’daki devrimin 40. yılında yapılan ziyaretleri ve yakınlaşmaları memnuniyetle karşıladık. Buradaki 40. yıl törenlerine başbakanınızın ve cumhurbaşkanınızın da katılmasını arzu ederdik. Ayrıca, ben Türkiye’yi ziyaret etmeyi çok istiyorum, inşallah yakında bu da gerçekleşir.

Türkiye şimdi yeni bir dış politika yaklaşımı uygulamaya, bölgesel bir güç olmaya ve bunun için de her bölgede; hatta Afrika’da bile aktif olmaya çalışıyor.

Ben diplomatik açıdan Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) içinde olmasını temenni ederim. Çünkü Türkiye’nin AB’nin bir parçası olması, Araplar, Müslümanlar ve Akdenizliler olarak bizim çıkarımıza. Böyle bir durumda biz daha da güçleniriz, orada bir süngü başımız, bir köprümüz olur. Çünkü Türkiye AB’ye üye olduğunda AB yüzde 100 Hıristiyan, beyaz ve Batılı olmaktan çıkar. Türkiye’nin yanında Bosna, Arnavutluk da üye olacağından AB’nin içinde İslami gruplar oluşacak. Bu nedenle Avrupa, eskisi gibi emperyalist, beyaz, Hıristiyan Avrupa olamayacak. Bence Avrupa ileride Müslüman olacak. Hıristiyanlar ise Avrupa’da azınlık kalacak.