T24- Kuruluşundan bu yana idam cezasına, Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne karşı kampanyalar gerçekleştiren Türkiye İnsan Hakları Vakfı 20. yılını kutlarken bu kez Özel Yetkili Mahkemelere karşı kampanya hazırlığında.
Radikal Ankara Temsilcisi Murat Yetkin bugünkü yazısını (28 Mart 2010) İnsan Hakları Vakfı'nın 20 yılına dair yazdı. İşte Yetkin'in "Türkiye'de insan hakları ve mücadelesi" başlıklı yazısı şöyle:
Yavuz Önen, Fatoş Güney aracılığıyla Paris’te ressam Abidin Dino’yu buldu. Dino, ‘Anlat bakalım’ dedi.
Yavuz Önen Türkiye’de 12 Eylül 1980 askeri darbesi ardından sistematik hale gelen işkenceyi, hak ihlallerini anlattı, yeni kurulmuş olan İnsan Hakları Derneği’ni ve kurulmakta olan Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın neden gerekli olduğunu anlattı.
Nâzım Hikmet’in ‘Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?’ dizesiyle ömrünün en güzel şiirlerinden birinde hitap ettiği Abidin Dino dinledi.
Sonra aldı eline kalemi, çizmeye başladı. Mutluluğu -belki görmediği için resmedemeyen Dino, acıyı, acıya karşı duruşu resmetti. ‘Çığlık atan adam’ deseninin ortaya çıkması çok sürmedi.
Dino’nun insan hakları ihlallerini çığlık çığlığa duyurmaya çalışan bir adamın silueti olarak resmettiği o müthiş desenin -kendisinin izniyle- uyarlanmış hali bugün Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) simgesi.
TİHV’nin yirminci kuruluş yıldönümü münasebetiyle bastırdığı posta pulunda da o simge var; sayfada görüyorsunuz.
Vakıf, dün Ankara, Altındağ’da restore edilmiş eski, güzel bir Ankara evindeki genel merkezindeki kurucular kurulu toplantısıyla sessiz sedasız yirmi yaşını geride bıraktı.
Ama bu yirmi yılın sessiz sedasız geçtiğini söylemek zor.
Türkiye’de insan hakları mücadelesi çok partili sisteme geçilmesiyle başlamış. İlk İHD’nin 1946’da ‘hürriyet geldi’ ümidiyle kurulması, ikincisinin 1962’de, ‘ögürlükçü Anayasa geldi’ ümidiyle kurulması tesadüf değil. İkisinin de ömrü ancak üçer ay olmuş.
Belki de 12 Eylül sonrası, 1986’da kurulan İHD’nin tutması, hâlâ yaşaması, 1982 Anayasası ve onu getiren koşullardan duyulan ümitten değil, ona duyulan tepkiden kaynaklanmış olmasıdır.
İşkence kurbanlarının tedavi ve rehabilitasyonu ile ihlallerin düzenli olarak kayda alınıp yayımlanması amaçlarıyla kurulan Vakıf, Mart 2010 başına dek (Ankara, İstanbul, İzmir, Adana ve Diyarbakır’daki merkezlerinde) tam 12 bin 380 işkence kurbanını tedaviye almış.
İşkence kurbanlarının tedavisinde en büyük rolü hekimler oynamış.
Bugüne kadar Vakıf’ın tedavi faaliyetine açıktan 30 kadar, ama isimlerini saklı tutarak 300 kadar
hekim fedakârca ve baskıları, sürgünleri göze alıp katılmışlar.
Vakfın başında Yavuz Önen’den sonra geçen Şebnem Korur Fincancı’nın bir Adli Tabip olması rastlantı değil.
Vakfın yaptığı işler kurulmasından kısa sürede hem içeride, hem dışarıda yankılandı.
Birleşmiş Milletler, işkence ve kötü muamele ile küresel mücadele programının konferansını Ağustos 1999’da İstanbul’da topladı. Bugün çevre koruma ve küresel ısınmaya karşı Kyoto Protokolü neyse, insan hakları savunmacılığı ve işkenceyle mücadelede İstanbul Protokolü odur.
TİHV, Uluslararası İşkence Kurbanlarını Tedavi Konseyi (ICRT) ile birlikte, İstanbul Protokolü
çerçevesinde aralarında Meksika, Mısır, Gürcistan, Sırbistan, Sri Lanka, Filipinler’in bulunduğu 10 ülkedeki insan hakları savunucularına eğitim veriyor.
Aynı şekilde, yalnızca 2009’da Türkiye’deki 28 ilde 3476 hekime insan hakları eğitimi verilmiş.
Çünkü insan hakları ihlalleri ne yazık ki bitmiyor, şekil değiştiriyor, Vakıf yetkililerine göre.
Örneğin, 2000-2005 arasında, Avrupa Birliği uyum reformları döneminde azalan işkence ve kötü muamele vakaları, bu tarihte Ceza, Ceza Muhakemeleri ve Polis Görev ve Yetkileri yasalarında yapılan değişikliklerle yeniden tırmanışa geçmiş durumda. TİHV kayıtlarına göre, artık karakollarda kayıt tutulma zorunluluğu, işkenceyi kayıt dışına çıkarmış; 2009’da Vakfa gelen şikâyetlerin yüzde 36’sı(149 vaka) açık alan veya (dün Şanlıurfa’daki olayda olduğu gibi) gözaltına alınan araç içinde gerçekleşmiş.
TİHV yetkililerinin halihazırda en çok yakındığı konu, yargı. Vakıf yetkililerinin iddiasına göre, Özel Yetkili Mahkemelerin yargıçları, DGM, hatta sıkıyönetim yargıçlarını aratıyor. Belki de bu yüzden, ilk kuruluşunda idam cezası ve DGM’lere karşı kampanyalar hazırlayan TİHV bünyesinde bugünlerde Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması yönünde bir kampanya hazırlığı var.
İnternet adresi
www.tihv.org.tr olan Vakıf, insan haklarına inananların bağışlarıyla yaşıyor.