HDP Diyarbakır Milletvekili Adnan Selçuk Mızraklı, sağlık kuruluşlarında çalışan sağlık personeline karşı sağlık hizmeti sunumu esnasında veya verilen sağlık hizmetinden kaynaklanan nedenlerle cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişi veya kişiler için hapis cezalarının verilmesini öngören kanun teklifini Meclis Başkanlığına sundu. Teklif, sağlık personeline yönelik işlenen şiddet sonucu verilen sağlık hizmetinde kesinti yaşanması durumunda verilecek cezanın arttırılmasını öngörüyor.
“Sağlık alanına ticari mantıkla bakma yanlışından bir an önce kurtulmak gerektiğini” ifade eden Mızraklı, kanun teklifinde sağlıkta yaşanan şiddete ilişkin veriler de paylaştı. Buna göre, Türkiye’de son 3 yılda 31.767 şiddet vakası yaşandı. Bu saldırıların 14.250’si fiziksel olurken, 17.517’si ise sözlü şiddet olarak kayıtlara geçti. 2017 yılı içerisinde 8.135 şiddet vakasına rastlandı. Bu şiddet olaylarının yüzde 37’si polikliniklerde yaşanırken yüzde 29’u ise acil servislerde yaşandı.
Adnan Selçuk Mızraklı’nın açıklaması ve kanun teklifi ve gerekçesi şöyle:
Sağlıkta şiddet vakalarında Türkiye’ye baktığımızda; sağlıkta şiddetin rutin bir hal aldığını ve medya da çıkan haberlerin artık bir tepkiye neden olmadığını görebilmekteyiz. Şiddet sarmalına toplum olarak kapıldığımız son süreçte sağlıkta ki şiddet olgusunun da artmış olmasından kaynaklı sağlık çalışanlarının da, sağlık hizmetlerini yerine getirirken aksamalar olmaktadır. Türkiye’de sağlıkta şiddet olgusunu incelediğimiz de son 3 yılda 31.767 şiddet vakasına rastlamaktayız. Bu saldırıların 14.250’si fiziksel olurken, 17.517’si ise sözlü şiddet olarak kayıtlara geçmiştir. 2017 yılı içerisinde 8.135 şiddet vakasına rastlanmıştır. Bu şiddet olaylarının %37’si polikliniklerde yaşanırken %29’u ise acil servislerde yaşandı. Bu şiddet vakalarına uğrayan mağdur sağlık çalışanlarının %28’i şikayetçi oldu. Bu şikayet vakalarından yola çıkarsak şiddet olaylarının yaşandığı hastanelerden %43’ü devlet hastanelerinde yaşanılırken, %27’si eğitim ve araştırma hastanelerinde, %13’ü aile sağlığı merkezlerinde, %5’i üniversite hastanelerinde yaşanmıştır.
Sağlık alanında bu vakaların artışının sebeplerine baktığımızda son yıllar da sağlık bakanlığının sağlık politikaları başta olmak üzere, ekonomik nedenler, eğitim, işsizlik, hasta önceliğinin kendilerinin olduğuna olan inanç ve iletişimsizlik üzerine geliştiği görülmektedir. Özellikle sağlıkta dönüşüm programları adı altında yapılan değişiklikler ile hastaneleri ticaret mantığı güden kuruluşlara, hastaları ise müşteri haline getirmesi yatmaktadır. Sağlık politikalarının sağlık çalışanlarıyla birlikte belirlenmemesi, merkezci bir dayatma ile üstten değiştirilmesi, kar mantığıyla şekillendirilmesi sonucu sağlıkta kalitenin düşmesine tanık olmaktayız. Sağlık personellerine daha fazla iş yükü yüklenmesi, nöbetlerin sayısının artırılması, hastanın müşteri odaklı görülmesinden dolayı müşterinin her zaman haklı olduğu inancı, sağlık personelinin yeterli sayıda istihdam edilmemesi sonucu sağlık personeline düşen hasta sayısının çoğalması, güvenlik tedbirlerinin yeterince olmaması ve hastane binalarının fiziksel şartlarının kötü durumda olmasından dolayı sağlıkta şiddet vakalarında artış gözlenmektedir. Medyanın ise bu şiddet olaylarına yaklaşırken günlük rutin bir olay gibi yaklaşması, sorunun sistemden değil de bireyden kaynaklıymış gibi yaklaşılması ve bunun ekranlar üzerinden yansıtılması sonucunda kişilerin bu şiddeti normal ve haklı bir davranış olarak görmesine yol açmaktadır.
Tüm bunlardan yola çıkarak sağlıktaki şiddet sarmalının bir an önce önüne geçilmesi ve sonlanması için neler yapıla bilinir diyerekten bir dizi çalışma başlatmak gerekmektedir. Öncelikle olguların oluşma nedenlerinden yola çıkarak sonuçların bir daha tekrarlanması için gerekli tedbirlerin sağlık bakanlığı eli ile alınması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Sağlıkta şiddet sarmalının en asgariye indirilmesi hususunda Türk Tabipler Birliği ve sağlık alanında çalışma yürüten tüm sendikaların önerileri öncelikle alınmalıdır. Alınan önerilerin de bir an önce sağlık bakanlığı tarafından hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. Sağlık politikalarındaki yanlış uygulamaların değiştirilmesi gerekmektedir. Sonuçları önlemek için öncelikle nedenlere baktığımızda bireyler arası eşitsizliğin arttığı, sosyokültürel ayrışmaların çoğaldığı günümüzde, sağlıktaki şiddet artışının nedenlerini sadece hastane binalarında değil yaşamın tüm alanlarında aramak gerekmektedir. Ekonomik düzenin bozulması, eğitimsizliğin artması ve bunun sonucunda ortaya çıkan haklılık hissi ve sağlık alanında alınamayan hizmetler sonucunda bu şiddet olaylarının daha da arttığı bilinmektedir. Sağlıkta şiddetin artmasını tek bir nedene bağlamak doğru olmayacağı gibi bir düzenleme ile de ortadan kalkmayacağı açıktır. Sadece sağlık odaklı düşünerek bu olguların önlemeyeceği gerçeğini görmek zorundayız. Yaşamın tüm alanlarında yapılacak düzenlemeler ile bu şiddet sarmalı önlenebilir.
Önleme için yapılması gereken önerilere baktığımız da; fiziki mekan dediğimiz hastane binalarının içinde şiddet anında güvenliğe haber verilmesinin sağlanması için tüm birimlerde acil çağrı butonlarının bulunması, acil servislerde ve şiddet olaylarının olasılığının yüksek olduğu birimlerde daha fazla güvenlik önleminin alınması olması, güvenlik biriminin olaydan sonra değil, olay anında müdahale de bulunması gerekmektedir. Bunların yanı sıra sağlık çalışanlarına şiddet esnasında nasıl davranmaları gerektiği ile ilgili eğitimler verilmelidir. Şiddete uğrayan çalışanlara danışmanlık hizmeti verilmelidir. Hasta ve hasta yakınları için psikolojik danışmanlık birimleri hastane içinde oluşturulmalıdır. Sağlık kurumlarındaki altyapı ve donanım eksiklikleri bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır. Sağlık çalışanlarının yetersizliği ve hastane idaresinin kötü yönetiminden dolayı kaynaklı nedenler düzeltilmelidir. Sağlık politikalarından dolayı uzayan kuyruklar, boş yatak bulunmaması, hastalar için asgari konfor ve güvenliğin sağlanmaması ve bunların en önemlisi sayılan sağlık kurumlarının yönetiminde gözlenen iş odaklı verimsiz çalışma sistemi, ticarileşme politikaları ve çalışma koşullarının olmaması tetiklemektedir. Tüm bu eksikliklerin giderilmesi şiddet vakalarının azalmasını sağlayacaktır. Sağlık çalışanları için çalışma şartlarının düzeltilmesi de şiddeti önlemede etkendir. Hastane yapılarının hastalar ve çalışanlar için uygun hale getirilmesi, personel sayısının artırılması, sağlık çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi de etkenlerdir. Sağlık alanına ticari mantıkla bakma yanlışından bir an önce kurtulmak gerekmektedir. Bunların yanı sıra hasta ve hasta yakınlarına gelince; şiddet geçmişi olan kişilerin kayıtlar da yer alması, şiddete yönelen kişiler için caydırıcı cezalar verilmesi, sağlık üzerine eğitim çalışmaların düzenlenmesi gerekmektedir. Birincil, ikincil ve üçüncül derece hastalıkların iyi anlatılması, gereksiz tetkik ve tedavilerin olumsuzluğu anlatılmalı ve hastaların bu konuda ısrarcı olmaları önlenmelidir.
TÜRK CEZA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa “Son Hükümler” başlığı altında olmak üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 1- (1) Sağlık kuruluşlarında çalışan sağlık personeline karşı, sağlık hizmeti sunumu esnasında veya verilen sağlık hizmetinden kaynaklanan nedenlerle cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu fiiler sonucu sağlık hizmeti kesintiye uğramış ise yukarıdaki fıkraya göre belirlenen ceza yarı oranında artırılır.”
MADDE 2- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütü