* Prof. Dr. Barış Akin
Türkiye organ naklinde dünya çapında dikkat çeken bir ülke. 2016 yılında bin 391 karaciğer ve 3 bin 414 böbrek nakli yapılarak dünyada en çok organ nakil yapılan ilk beş ülke arasında yer aldı.
Ancak ne yazık ki kadavradan diye bilinen, yani beyin ölümü gerçekleşmiş insanlardan yapılan nakillerin oranının diğer gelişmiş ülkelerdeki düzeylere çıkarılmış değil.
Yeterince kadavra organ bağışı olmadığı için de organ bağışı bekleyen hastaya bağış sadece yakınlarından veya akranlarından yapılabiliyor. Bu durum da aile bağlarımızın güçlü olduğunu ancak toplumsal olarak birbirimizi anlamak ve sahip çıkmak konusunda aynı başarıyı gösteremediğimizi ortaya koyuyor.
Ölünce toprak altında çürümeye terk edilen organları ihtiyacı olanlara kazandıramadığımız için sadece anne, baba, kardeş, çocuk ve eşlerin organlarını almak zorunda kalıyoruz. Bu durumda ne yazık ki ülkemizde binlerce kişinin organ bağışı beklemesine neden oluyor. Hatta bağış bekleyen birçok hasta bu süreçte böbrek yetmezliğinden dolayı da hayatını kaybedebiliyor.
Biz toplum olarak niçin birbirimize sahip çıkmıyoruz acaba? Ölüp gitmekte olan yakınlarımızın başka insanların içinde yaşamasına olumsuz bakıyoruz? Organ nakli ile hayatta kalabilecek bu insanların birden hayat için umut beklentilerini bir anda silip atıyoruz?
Bu yıl dünyada kutlanan organ nakli haftasını hem dünyada lider hem de dünyada geri kalmış olarak kutluyoruz. Canlıdan nakilde lider, kadavradan nakilde ise listenin gerilerinde olarak.
Toplumsal bilincimizi yükseltmek ve kadavra organ bağışını arttırmak ümidiyle organ bağışı haftasına giriyoruz. Kadavra organların kazanılması umuduyla nefeslerini tutarak heyecan ile nakil için bekleyen 23 bin kişi ve bine yakın karaciğer hastası ile birlikte bu haftaya giriyoruz.
Bu yazı bobreknakliturkiye.com.tr'den alınmıştır