Dünya

Türkiye, Suriye ve Irak hattında yoğun temas: Ankara, Bağdat’tan PKK’yı “terör örgütü” ilan etmesini, Şam’dan PYD/DSG’yi silahsızlandırmasını istiyor

27 Ocak 2025 12:13

Güncelleme: 27 Ocak 2025 12:52

Ankara, PKK’nın silah bırakması ve Suriye’de PYD/DSG’nin Şam’ın yeni yönetimine elindeki silahları teslim etmesi için Bağdat ve Şam yönetimleri ile temaslarını sıklaştırdı. Irak’ta yasaklı örgüt olarak tanımlanan PKK’nın “terör örgütü” olarak tanınması, Kuzeydoğu Suriye’de de PYD/DSG’nin silahsızlandırılması için Bağdat ve Şam yönetimleri üzerinde baskı arttırıldı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, göreve başlamasının ardından dün ikinci kez gerçekleştirdiği Bağdat ziyaretinde, temaslarına Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ile yaptığı görüşme ile başladı. Fidan ziyaretlerine Savunma Bakanı Said Rıza El Abbasi, Başbakan Muhammed Şiya Es-Sudani ve Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşit’le devam etti. Ağırlıklı olarak Kuzey Irak'taki PKK faaliyetleri ve Suriye’deki gelişmelerin ele alındığı görüşmede Fidan, Irak yönetiminden, yakın zamanda “yasaklı örgüt” olarak tanımladıkları PKK'yı “terör örgütü” olarak ilan etmelerini talep etti.

Suriye'deki durum ve iki ülkenin terörle ortak mücadelesine yönelik planlamanın ele alındığı toplantılar kapsamında yapılan ortak basın toplantısında konuşan Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’in, "Suriye’deki durumla ilgili Türkiye ve Irak arasında net bir anlayışın oluştuğunu" ve iki ülkenin Şam’daki yeni yönetimle sürekli temas halinde olduğunu açıklaması dikkat çekti. Bölgedeki istikrarı desteklemek amacıyla ülkeler arasında koordinasyonun artırılmasını isteyen Irak Başbakanı Sudani'nin konuşmasında Suriye’nin yeni yönetimi ve ülkedeki duruma da vurgu yapması dikkati çekici bir başka nokta oldu. 

Suriye detayı

Fidan ile Irak Cumhurbaşkanı Reşid arasında yapılan görüşmede Suriye detayı öne çıktı. Irak Cumhurbaşkanlığı'nın hesabından yapılan açıklamada, görüşmede Suriye’deki yeni yönetimin etnik ve dinî çoğulculuğu koruyarak, herkesi temsil eden bir hükûmet kurması ve toplumsal barışı güçlendirmesine vurgu yapıldığı kaydedildi.

Türkiye'nin Irak'ın istikrarını ve güvenliğini korumaya verdiği desteği yineleyen Fidan da terörle mücadele çabaların sürdürülmesi gerektiğini belirterek Irak, Suriye, Ürdün ve Türkiye'nin yer aldığı bir koalisyonun oluşturulmasını önerdi. Bu koalisyonun, IŞİD ve PKK gibi örgütlerin varlıklarının sona erdirilmesi ve finansman kaynaklarının kurutulması için etkili bir araç olacağını ifade etti.

Kalın, Şam’da

Dışişleri Bakanı Fidan’ın Bağdat temaslarının sürdüğü saatlerde Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı (MİT) İbrahim Kalın Şam’ı ziyaret etti. Bir ay içinde Şam’a ikinci ziyaretini gerçekleştiren Kalın, Suriye’nin yeni geçici Başkanı Ahmed el Şara (Muhammed Colani) ile kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdi.

Suriye Dışişleri Bakanı Esaad Hasan Şeybani ile Suriye Genel İstihbarat Başkanı Enes Hattab’ın da yer aldığı görüşmede, ağırlıklı olarak Kuzeydoğu Suriye’deki durum ile bölgeyi kontrol eden PYD/DSG’nin geleceğinin ele alındığı öğrenildi.

Irak Cumhurbaşkanı Raşid: Olumlu sonuç vermedi

Ankara’nın, bölgeden tasfiyesine yönelik girişimlerini artırdığı PYD/DSG ile ilgili bir yandan Suriye Milli Ordusu (SMO) tarafından bölgede askerî harekâtlara devam edilirken diğer yandan bölgeye statü verilmesine yönelik Şam’ın yeni yönetimi ile görüşmeler sürüyor. Görüşmelere ABD ve Irak yönetimi arabuluculuk yapıyor.

Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli Sky News Arabia TV'ye verdiği röportajda, ülkesinin Şam’ın geçici yönetimi ile DSG arasında anlaşmazlıkların giderilmesi için arabulucu rolü oynadığını belirterek, “Ne yazık ki olumlu sonuçlanmadı" diye konuştu. Bölgede olası bir çatışmanın önüne geçilmesi ve siyasi çözüm sağlanmasına yönelik ABD’nin mevcut yönetimi tarafından yeni bir girişim başlatıldığı ileri sürülürken Şam ile DSG’nin sorunun çözümüne yönelik karşılıklı tekliflerinden ise şu ana kadar bir sonuç alınabilmiş değil.

DSG, Şam'ın teklifini reddetti

Ankara, DSG’nin silahlarını bırakması için Şam’ın geçici yönetimi ile görüşmelerini üst düzeyde sürdürmeye devam ederken yapılan görüşmelerde şu ana kadar bir sonuç çıkmadı. Şam'daki yeni yönetime yakın kaynakların Al Jazeera Arapça servisine yaptıkları açıklamaya göre, hükûmet Suriye'nin kuzeydoğusundaki krizi çözmek için DSG’ye teklif sundu.

Teklif, Kürtlerin etnik kimliğe dayalı haklarının tanınması ve yeni anayasaya dâhil edilmelerinin yanı sıra kendilerinin güvenlik ve askeri kurumlara katılmalarının önünün açılmasını da içeriyor. Teklifin ayrıca yerel konseylere vilayetlerin işlerini yönetmek için geniş yetkiler veren merkeze bağlı bir idari sistemi de içerdiği bildirildi.

DSG’nin talepleri

Aynı kaynaklara göre DSG teklifi reddetti ve kendi koşullarında ısrar etti. İddiaya göre, DSG’nin teklifleri şu başlıklar altında sıralındı:

- Suriye ordusuna entegre bir birlik olarak katılmak,

- Mevcut askerî konuşlanma alanlarını korumak,

- Petrol sahaları ve kuyularından elde edilen gelirden pay almak.

DSG bu tutum ve şartları Türkiye'nin operasyonları ve farklı grupların Suriye Savunma Bakanlığı'na entegre olmamasından duyduğu endişeyle gerekçelendiriyor.

Şam'dan ret

Suriye yönetimi ise DSG'nin önerilerini reddederek ordu içerisinde özerk bir birliğin varlığını kabul etmeyeceğini ve petrol dosyasını siyasî bir pazarlık kartı olarak ele almak istemediğini aktardı. Erbil merkezli Kürt yönetimi ise DSG ile Şam yönetimi arasında bir diyaloğa ev sahipliği yapmaya istekli olduğu mesajını vermesine rağmen Şam yönetiminin, DSG ile bir tür siyasî eşitlik anlamına geleceği endişesi ile bu teklife mesafeli yaklaştığı bildirildi.

DSG'ye bağlı medya kaynaklarına göre ise Mazlum Abdi ile Suriye yönetimi lideri Ahmed el Şara arasında yeni bir görüşmenin gerçekleşmesi olasılığı yüksek olarak görülüyor. Ancak görüşmeye yönelik kesin bir tarih belirtilmiyor.

Kürtlerden destek açıklaması

Kuzeydoğu Suriye ile Şam yönetimi arasında sorunun siyasî çözümü konusunda Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin yanısıra Avrupa ve ABD’deki birçok Kürt kurumu bir araya gelerek destek açıklamaları yaptı. Bölgede Kürt özerk yönetimi talep eden yüzlerce Kürt oluşumu, Suriye’de “Kürtler arası birlik” konusunda çabalarını yoğunlaştırdı.

“Tereddüt etmeden yardım ederiz”

Erbil’de Mazlum Abdi ile yaptığı konuşma sonrası Erbil’den Arapça yayın hayatına başlayan Shams TV'ye (Şems TV) açıklama yapan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi eski Başkanı Mesud Barzani de Kuzeydoğu Suriye yönetimine destek verdi. Barzani, Kuzeydoğu Suriye’de Kürtlerin karşılaşabileceği olası bir baskı durumunda askerî destek sağlayıp sağlamayacakları hakkında bir soruya, “Umarız ne biz ne de onlar askeri güç kullanmak zorunda kalmaz. Sadece Kürtler değil, herhangi bir insan zulümle karşı karşıya kalırsa ve biz yardım edebilirsek, hiç tereddüt etmeden yardım ederiz” diye yanıtlaması dikkat çekti.

Kürtlerin Suriye’de zulüm ile karşı karşıya kalabilmesi konusunda hala tehlike olduğunu belirten Barzani, “Umarız bu gerçekleşmez” diye ekledi.

“Rojava'da bir anlaşma olmadığı sürece Öcalan'dan çağrı gelmeyecek”

PKK’nın silah bırakmasına yönelik DEM heyetinin İmralı cezaevinde Abdullah Öcalan’la yaptığı 4 saatlik ikinci görüşmenin detayları henüz açıklanmazken görüşmelerin Kuzeydoğu Suriye’ye kilitlendiği ileri sürüldü.

Diyarbakır’da birçok sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek Kuzeydoğu Suriye’de Kürtlere statü tanınması yönünde yaptığı açıklama sonrası Rudaw TV’ye konuşan Rawest Araştırmalar Merkezi Koordinatörü Roj Girasun, yeni sürecin başlatılmasında temel etkenin Kuzeydoğu Suriye (Rojava) olduğunu söyledi. Girasun, DEM Parti'nin Öcalan ve siyasî partilerle yürüttüğü temaslara rağmen henüz bir sonuç alınamamasının sebebini de şöyle aktardı:

“Henüz bu süreç sürecin başındayız. İkincisi siyasi partilerle yapılan temaslar bilgilendirmekten ziyade sürece meşruiyet kazandırma üzerinedir. Bu siyasi partilerle ilişkiyi kurulduğunda, görüşmeler yapıldığında bu bir bilgilendirme ya da bir anlaşma temelinde yürümüyor. Biliyoruz ki Öcalan diyor ki bütün toplum ve siyasi partiler bu sürece müdahil olsunlar ki bu süreç meşruiyet kazansın. Eğer şu ana kadar bir çağrı gelmediyse diyebiliriz ki henüz temel esaslar, yani kamuoyu ile paylaşacakları temel esaslar pişme aşamasına gelmemiş. İnanıyorum ki Rojava'da bir anlaşma, bir uzlaşma olmadığı sürece Öcalan'dan bir çağrı gelmeyecek. Orada önce bazı prensiplerin ortaya konulması gerekiyor, ondan sonra anlaşmaya varılabilir.”

“Adı federasyon ya da özerk yönetim olmayabilir”

Rojava'da fiilî bir özerklik sağlanması garanti edildikten sonra Öcalan tarafından açıklama yapılabileceğini belirten Girasun şöyle devam etti:

“Yani Rojava'daki durum ile ilgili, adı Özerk Yönetim ya da federasyon olmayabilir ancak Kürtlerin orada de facto ya da fiili olarak özerk olmaları gerekiyor. Yani bir federasyon gibi olmalılar. Eğer orada Kürtler için bir anlaşma sağlanamazsa böyle bir anlaşmada ortaya çıkmaz. Buranın adının Batı Kürdistan özerk bölgesi olması gerekmiyor ya da bir federasyon olması gerekmiyor. Ancak orada fiili bir federasyon ya da özerk yönetim olmalı ki Kürtler çözüme dair inançlı olabilsinler, çözüme inanabilsinler. Öcalan da örgüte çağrıda bulunabilsin. Kürt toplumu da bunu meşru görüp onaylasın. Kamuoyundaki korku umuttan daha büyük.”