Türkiye Gazetesi yazarı Batuhan Yaşar, bugünkü yazısında, geçtiğimiz günlerde görev süresi dolmadan Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan emekliye ayrılan Mehmet Görmez ile ilgili tartışılacak bir iddiada bulundu. Yaşar, Mehmet Görmez’in, 15 Temmuz gecesi MİT'ten ayrıldıktan sonra telefonunu kapattığını ve saat gece 2'ye ulaşılamadığı için sela okutulması fikrinin Trabzon'dan geldiğini ve Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın'ın Diyanet Sen ile iletişime geçmesiyle birlikte 'milletin meydanlara çağrıldığını' öne sürdü.
Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, 27 Temmuz 2017 tarihli yazısında Mehmet Görmez'in 15 Temmuz darbe girişimi sırasında MİT'te Hakan Fidan ile görüştüğünü ve ardından güvenli bir yere geçerek, tüm camilerde okunmak üzere "sela talimatı" verdiğini yazmıştı.
Batuhan Yaşar’ın Türkiye’gazetesinde yayımlanan “O gece selaları Mehmet Görmez okutturmadı!” başlıklı yazısı şöyle:
En baştan söyleyelim..
Bu yazıda hiçbir kurum ve kimse hedef alınmamıştır..
Bu yazı tarihe not düşmek ve o kanlı gecede yaşananlara ışık tutması için yazılmıştır..
Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye’nin göz bebeği kurumlarından bir tanesi..
Ülkenin en büyük gücü, dinamosu..
Ama çok daha iyi olacak..
Bir zümreyi değil de bütün Türkiye’yi kucaklayacak..
Bütün Anadolu ile bütünleşecek..
Biz hep beraber Türkiye’yiz..
Kutlu Doğum Haftası ile ilgili tartışmaları hatırlarsınız..
Diyanetten sorumlu Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş TGRT’de, 2018’den itibaren Kutlu Doğumun Rebi'ul-evvel ayının 12’sinde yani hicri takvime göre idrak edileceğini açıklamıştı.
Belli ki devletin zirvesinde fikir birliği ve bir konsensüs oluşmuş..
Bakan Bey de bunu söyledi..
Sonra Din İşleri Yüksek Kurulu toplandı..
Ve hepimizi şoke eden o karar açıklandı:
-“Eskisi gibi yine nisan ayında sabit kalacak!”
Neyse konumuz bu değil.. Ama her şey bu tartışma ile başladığı için hatırlatmak istedik..
MİT Müsteşari kime karşı sorumlu?
Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi yazdı.
O gece Mehmet Görmez’in MİT’te yemekte olduğunu öğrendik.
Ama olayın öznesi bu değil..
MİT’te olan Mehmet Görmez darbeyi eşi Hatice Hanımdan öğrendiğini söylüyordu..
Burada iyi niyet yok..
Çok açık MİT Müsteşarı Hakan Fidan hedefe konulmuş..
Peki Hakan Fidan kime karşı sorumlu?
Mevcut kanuna göre Başbakan, değişen Anayasa’ya göre de Cumhurbaşkanı'na..
Dolayısıyla MİT Müsteşarı'nın öyle bir ortamda kimseye detay verme, şöyle oluyor, böyle oldu deme gibi bir zorunluluğu yok..
Saat 02.00’ye kadar Görmez’e ulaşılamadı…
Darbe gecesi MİT’ten ayrıldıktan sonra yine anlattıklarından, Mehmet Görmez’in kızının evine gittiğini telefonunu kapattıktan sonra kartını ve bataryasını çıkardığını öğreniyoruz..
Telefon kapatılınca veyahut bataryası çıkartılınca ne olur?
1-Kimse size ulaşamaz..
2-Siz de kimseyi arayamazsınız..
Mesela X şehrinin müftüsünü arayacaksınız..
Numara nerede kayıtlı?
Cep telefonunuzda..
Ama cep telefonunuz kapalı..
Burası çok önemli olduğu için tekrar yazıyorum:
Ne arama yapabilirsiniz ne de size ulaşılabilir..
Başbakan Binali Yıldırım ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da Görmez’i aradı ama telefonu kapalı çıkıyordu.. Öğrendiğimize göre Görmez’e saat 02.00 sularında ulaşılabilmiş..
Çankaya Köşkü’ndeki telefon trafiği
Artık darbenin hissedildiği anlar başlamış, Başbakan Yardımcıları, bakanlar, bürokratlar Çankaya Köşkü'ne çoktan ulaşmıştı..
Yoğun bir telefon trafiği yaşanıyordu..
Başbakan’a bilgi veriliyor.. Bakanlar birbirlerini arıyordu..
Daha henüz sokaklar boştu.. F-16’lar göğü yırtarcasına uçuyordu..
İşte o anlarda Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ı aradı:
-“Darbe oldu ne yapıyorsunuz?”
İsmail Kahraman'dan şu cevabı aldı:
-“Abdestimi aldım TBMM’yi açmaya gidiyorum…”
Sela fikri Trabzon’dan...
Saatler 23.00’ü gösterirken Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç’a Trabzon’dan bir telefon geldi:
-“Milleti harekete geçirelim.. Camilerden ezanlar, selalar okutalım.."
Öğrendiğimize göre, Şeref Malkoç vakit geçirmeden önce Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’u ardından da Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı aradı..
Her iki Bakana da Trabzon’dan gelen “selalar okunsun.. millet harekete geçirilsin” teklifini iletti..
“Çok iyi olur.. Diyanet İşleri Başkanımıza söyleyelim hemen” cevabını aldı..
Ama Mehmet Görmez’in telefonu kapalıydı..
Ama ezanların, selaların da hiç vakit geçirilmeden okunması gerekiyordu..
Peki Diyanet teşkilatını kim harekete geçirecekti?
Şeref Malkoç hemen 1 milyon üyesi bulunan Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın’ı aradı..
Zaten irtibat hâlindeydiler:
-“Nasıl yaparız.. Bu işi hemen halletmemiz lazım” dedi..
Daha henüz Cumhurbaşkanı TGRT ve diğer haber kanalları ile ‘Face-Time’ bağlantısını yapmamış..
Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın anında Diyanet-Sen ile irtibata geçti..
Ardından bütün Türkiye’ye Diyanet-Sen tarafından şu SMS mesajını gönderiyordu:
“Camileri açın, ezan ve selalar okuyun.. Milleti sokağa çağırın..”
İşte saatler tam 23.31’i gösterirken bütün camilerden ezanlar, selalar okunmaya başladı..
Ayrıca Ülke TV’den Turgay Güler de benzer çağrıları defalarca yapmıştı..
O ezan sesinin stüdyomuza ulaştığı anı hatırlıyorum..
Bir anda moralimiz yerine gelmişti..
Kameraman arkadaşlarımın gözlerinin içi parlamıştı..
Tepemizde sonic patlamalar yapan F-16’larla ilk mücadele işte böyle başlamıştı..
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ yeni Diyanet İşleri Başkanı'nın yakında atanacağını açıkladı..
Duyduğumuza göre 4-5 isim üzerinde çalışılıyor..
Önümüzdeki hafta da atama işlemi büyük ihtimalle gerçekleşir..
Diyanet İşleri Başkanlığı çok önemli bir kurum..
Kapısını bütün Anadolu’ya ardına kadar açmalı.. Herkesi kucaklamalı...