10 Mart 2025 19:23
Suriye'nin kıyı bölgesinde 6 Mart'tan bu yana devam eden çatışmalarda çoğu sivil yüzlerce kişi hayatını kaybetti.
Alevilerin infaz edildiğine dair iddialar bölgede ve Türkiye'de endişeleri artırdı.
Türkiye'deki Alevi örgütleri hafta sonu İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa dahil birçok şehirde toplanıp Suriye'deki olaylara karşı eş zamanlı basın açıklaması yaptı.
Aralarında sanatçı, gazeteci ve aktivistlerin de bulunduğu 200'e yakın isim de Suriye'deki Alevi Kıyımını Durdurun!" başlıklı bir change.org kampanyası başlattı.
Barış Atay, Suavi, Mert Fırat, İhsan Eliaçık, Cahit Berkay ve Tolga Sağ gibi isimlerin imzaladığı metinde "Bütün halkımızı bu kaygı veren gidişata karşı kenetlenmeye, yetkilileri de bu kıyımı durdurmak için harekete geçmeye çağırıyoruz" ifadeleri kullanıldı.
BBC Türkçe'ye konuşan Alevi kanaat önderleri, bölgeden gelen tanıklıkları endişe ve korku içinde dinlediklerini ve yaşananların ölçeğinin uluslararası basına yansıyandan çok daha geniş olduğunu savundu.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre, çıkan çatışmalarda 900'ü aşkını sivil olmak üzere yaklaşık 1500 kişi hayatını kaybetti.
Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) adlı kuruluş ise can kaybının 500'e yakın olduğunu söyledi.
BBC, çatışmalarda kaç kişinin öldürüldüğünü ve infazların Suriye'nin yeni hükümetine bağlı güçler tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirmediğine dair iddiaları bağımsız olarak doğrulayamadı.
Şam yönetimi, 10 Mart'ta yaptığı açıklamada bölgede 6 Mart'ta başlatılan "güvenlik operasyonlarının" tamamlandığını duyurdu.
Suriye geçici yönetimi Devlet Başkanı Ahmet eş-Şera, 9 Mart'ta sivillerin öldürülmesinde payı olan kimseye müsamaha gösterilmeyeceğini ve hepsinin yargılanacağını söylemişti.
Türkiye'deki Alevi örgütleri 9 Mart'ta İstanbul'da Suriye başkonsolosluğu önünde açıklama yapmak istedi ancak izin alamadı.
Şişli Kaymakamlığı'nın konuyla ilgili açıklamasında "Şehrimizin ve hemşehrilerimizin huzurunu bozmaya yönelik organize olmaya çalışan bu grupların izinsiz eylem ve basın açıklamalarına izin verilmeyecektir" ifadeleri kullanıldı.
Kaymakamlık, Şişli'de 9-10-11 Mart tarihlerinde "her türlü toplantı, gösteri ve basın açıklamasının" yasaklandığını duyurdu.
İstanbul'daki gruplar bunun üzerine açıklamalarını Maçka Parkı'nda yaptı.
Türkiye Alevi Federasyonu Genel Başkanı Zeynel Abidin Koç, BBC Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, 8 Aralık'ta Esad rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye'deki Suriyelilerin başkonsolosluk önü dahil birçok noktada toplanıp kutlamalar yaptığına dikkat çekerek kararı eleştirdi.
Koç ayrıca Türkiye'deki Alevilerin hedef alınmasından endişe duyduklarını söyledi:
"Bizim bir de tedirginliğimiz bu olayların sıçraması. Çünkü mezhepsel bir katliam yapılıyor. Amcalarınız, dayılarınız burada öldürülüyorken siz buna sessiz kalamazsınız."
Koç, Esad yönetiminin devrildiği Aralık 2024'ten bu yana Suriye'deki Azınlıkların "soykırım" tehdidi altında olduğunu söyledi.
Koç, Ankara'nın Suriye'deki süreçte oynadığı rolü eleştirerek "Dünyanın herhangi bir noktasında barış isteyen ülkemizin mevcut iktidarı buradaki Alevilerin yaşam hakkı için elinden gelen hiçbir şeyi yapmamıştır" dedi.
Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Genel Başkanı Seher Şengünlü Yılmaz, BBC Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede "Dünyanın gözü önünde soykırım yapılıyor" dedi ve ekledi:
"Orada bu inanca, bu soya dahil olan tüm canların yok edilmesi gibi bir durum söz konusu. Buna katliam demek hafif kalıyor."
Yılmaz ayrıca "Demokratik alevi örgütleri olarak dehşet, korku, panik içerisinde süreci izliyoruz" diye konuştu.
Yılmaz, 13 Mart'ta Samandağ'da büyük çaplı bir miting organize edeceklerini söyledi.
Suriye'de yaşananlar hakkında kamuoyu oluşturmaya çalıştıklarını ifade eden Yılmaz, Türkiye'deki siyasi partilerle görüşmeler planladıklarını ve Suriye'ye yönelik insani yardım koridorları açılması ya da Alevi sivillerin Türkiye'ye tahliyesi gibi konuların gündemde olduğuna dikkat çekti.
Hatay merkezli Ehli Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı (EHDAV) Genel Başkanı Ali Yeral, Türkiye ve Suriye sınırlarındaki toplulukların sıkı aile bağları olduğunu ve bu yüzden gelişmeleri akrabaları üzerinden yakından takip ettiklerini anlattı:
"Maalesef gidişat çok çok kötü" diye konuşan Yeral, Tartus ve Lazkiye'de elektrik ve su gibi temel ihtiyaçların karşılanamadığı bilgisini aldıklarını söyledi.
Yeral, Alevilerin katliamlardan kaçmak için ormanlık alanlara ve dağlara saklandığını, binlerce kişininse bölgedeki Rus askeri üssüne sığındığını söyledi.
Yeral, Aralık 2024'ten bu yana binlerce Suriyeli Alevi'nin bölgeden kaçmak için kendilerine müracaat ettiğini, bu talepleri defalarca Türkiye'deki makamlara ilettiğini kaydetti:
"Şu ana kadar maalesef somut hiçbir adım atılmadı. Bir tek hastayı, yaralıyı, ihtiyarı, kadını, bebeği geçiremedik ve izin verilmedi."
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan, aylar süren siyasi temaslara ve uyarılara karşın 6 Mart'tan bu yana yaşanan ölümlere dair hem Türkiye'nin hem de dünyanın sessiz kaldığını söyledi.
BBC Türkçe'ye konuşan Aslan, katliamları "soykırıma doğru bir süreç" olarak niteledi ve Alevilerin hedefte olduğu değerlendirmesini yaptı:
"Baas rejiminin tüm sorumluluklarını bahane ederek Alevileri hedefe koymak insani değil, vicdani değil."
Aslan, bölgedeki kaynaklarından can kaybının SOHR ve SNHR gibi kurumların açıkladığından çok daha yüksek olduğu yönünde bilgi aldıklarını belirtti.
Alevi Bektaşi Federasyonu başkanı, Ankara'nın eski Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) lideri ve mevcut Devlet Başkanı Ahmet eş-Şera ile yakınlığına atıfta bulunarak "Türkiye bir an önce HTŞ'ye dur demeli" diye konuştu:
"Madem ki uyum içindesiniz, birbirinizle iletişiminiz var o zaman Suriye'de hiçbir insanın burnunun kanamaması için gerekli girişimlere ihtiyaç var. Hükümetin buna müdahale etmesi gerekiyor."
Ankara'dan da Suriye'deki çatışmanın yakından izlendiğine ilişkin açıklamalar geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine Toplantısı sonrası detaylı bir değerlendirme yaptı ve "Alevi canlarımızı kışkırtarak siyaset yapmak iç cephemizi sarsmayı hedef alan bir sabotaj girişimidir" dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 9 Mart'ta yaptığı bir sosyal medya paylaşımında olayları "herhangi bir mezhebe ya da dini gruba mal etmenin" doğru olmadığını söyledi.
Fidan, Ankara'nın Şam'daki yeni hükümetin tüm faaliyetlerini desteklemeye kararlı olduğunu söyledi.
Fidan ayrıca Suriye'de yürütülen politikaların "son günlerde bir provokasyonla rayından çıkartılma çalışıldığını ifade etti" ve ülkedeki azınlık gruplarına bu provokasyonlardan uzak durma çağrısı yaptı.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Sözcüsü Ömer Çelik de 9 Mart'ta yaptığı açıklamada "Bu bir Nusayri isyanıdır gibisinden bir dilin kullanılması son derece yanlıştır" diye konuştu ve şunları kaydetti:
"Biz Arap, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Şii, Nusayri, Dürzi bütün grupların hiçbir şekilde terörle yan yana anılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye'nin yakın bölgesindeki tüm bu gruplara bir kardeşlik siyasetiyle yaklaştığımızı her zaman ifade ediyor."
© Tüm hakları saklıdır.