2022'nin ilk üç aylık döneminde bu miktar 51 milyar lira civarındaydı.
Bankacılık kaynakları TCMB'nin düzenlemeyi geri çekmesinin ardından, "bankaların risk iştahına göre" vade sürelerinin değişebileceğini belirtiyor.
Merkez Bankası Pazartesi günü aldığı nakit avans kararının ardından iki yeni karar daha aldı.
Salı günü bankalar için daha önce gerçek kişiler için yüzde 5 olan TL dönüşüm şartını yüzde 10'a çıkaran Merkez Bankası, 28 Temmuz itibarıyla bu oranın yüzde 30'a yükseltileceğini açıkladı.
Bundan bir gün sonra, bankaların döviz alım limiti düşürüldü. Bankalara sözlü olarak bildirilen düzenleme ile günlük alım limiti yüzde 25 azaltıldı.
Bankalardan, firmaların acil olmayan döviz taleplerini de vadeli sözleşmelere yönlendirmeleri istendi.
BBC Türkçe'ye konuşan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, ekonomi yönetiminin 14 Mayıs öncesi en önemli önceliğinin "döviz kurunu 20 TL’nin altında tutmak" olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor:
"Döviz kuru ekonominin iyiye ya da kötüye gittiğine dair algı yaratıyor ve en önemli barometre kabul ediliyor.
"Döviz kurunu kontrol altında tutabildiğiniz takdirde enflasyonu kontrol etmek kısmen de olsa kolaylaşıyor. Ancak ekonomi yönetimi bunu (Merkez Bankası'nın) rezervlerini tüketmek pahasına yaptı. Son 5 hafta için 18 milyar dolarlık döviz rezervi tüketilmişti. Seçim haftasında 9 milyar dolar rezerv erimiş oldu, brüt döviz rezervlerinin 105,1 milyar dolara kadar düştüğü görüldü."
Reuters haber ajansına göre Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervleri geçen hafta 3,5 milyar dolar azaldı, net rezervleri büyük ihtimalle eksiye düştü.
TCMB'nin verilerine göre net döviz rezervi 12 Mayıs itibarıyla 2,3 milyar dolara inerek son 21 yılın en düşük seviyesine gerilemişti.
Prof. Dr. Kozanoğlu, ekonomi yönetiminin ilk tur seçimlerden sonra "kurların da tükendiğini görünce", farklı bir yol seçtiğini belirtiyor:
"Döviz satarak değil ancak piyasadaki TL’yi çekerek döviz kurunu kontrol edebilirlerdi. İnsanların elinde TL kalmazsa zaten dövize yönelemeyeceklerdi.
"Ancak ekonomide kredilerin durması çok ciddi bir durgunluk tehlikesi yarattı. TL’ye sıkışınca TL’ye dönebilecek olanaklar aranmaya başladı. Nakite sıkışanlar borsadaki portföylerini boşaltmaya başladılar, borsada düşüş oldu...
"Nakit avanslar dövize yönelim olmasın diye durduruldu ama insanlar günlük hayatlarını kredi kartlarıyla sürdüremez hale geldiler."
"Ay sonunda kredi muslukları açılmazsa birçok firma maaş ödeyemeyebilir"
Son dönemde bireysel müşterilerin yanında işletme sahipleri de ticari kredilere erişimde sorun yaşıyor.
BBC Türkçe'ye konuşan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir perakende yöneticisi, "Mayıs ayının başından beri kredi kanallarının tamamı kapanmış durumda" diyor ve şunları söylüyor:
"Tedarikçi ödemelerinde aksamalar oluyor, biz kâr ve zarar açısından sene başındaki bütçe hedeflerimizden daha iyi durumdayız. Nisan sonu için belirlediğimiz bir kredi stoğu hedefi var ve ödemelerimizin bir kısmını bununla yapmayı planlıyoruz ama açığımız var çünkü krediye ulaşamıyoruz. Bir yandan bankalara kredi geri ödemelerimiz devam ediyor; yani bankaya para ödüyoruz ama bankadan kaynak kullanamıyoruz.
"Bu da piyasaya krediyle ödemeyi planladığımız borcumuzu ötelememiz anlamına geliyor. Bizden o parayı alıp kendi tedarikçisine ödeyecek olanlar ödeyemiyor. Bu silsile halinde bir etki yaratıyor. Hem borcu hem alacağı olan al-satçılar belki dengede kalıyor, bekleme moduma girebiliyor.
"Ama işçi çalıştıranlar için zorluk demek. Çünkü bu tahsilatlarla çalışanlarının maaşlarını ödemeleri gerekiyor.
"Ay sonunda kredi muslukları açılmazsa birçok firma maaş ödeyemeyebilir".
"Bıçak kemiğe dayanmış olmalı ki zorlandıkları görülüyor"
Ekonomistler ve iş insanları seçimlerin iki turu arasındaki iki haftalık sürede yaşanan zorluğun 28 Mayıs'tan sonraki döneme ilişkin bazı sorunların habercisi olduğu konusunda hemfikir görünüyor.
BBC Türkçe'ye konuşan perakende yöneticisi şunları söylüyor:
"Sektörde bu frenin geçici olacağı beklentisi var ama diğer yandan bu kadar ileri gidecek kontrollerin göze alınması seçim sonrasına ilişkin başka bir tehlikenin göstergesi olabilir, o da yeni bir kur krizi."
Ekonomi yönetiminin olası bir krizi benzer reçetelerle önlemeye çalışacağını düşünenler de var.
Bilecik Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nde Dr. Görkem Altınörs, BBC Türkçe'ye, seçimin ikinci turundan sonra, "Faiz ve ekonomi politikasının değişmeyeceğini varsayarak, sert bir sermaye kontrolü ya da kredi musluğunun kapanması gibi noktalara ulaşmasak da döviz talebini negatife çevirecek kararların yavaş yavaş alınmasını bekliyoruz" diyor ve ekliyor:
"Nakit avansın büyüklüğü düşünüldüğünde ticari kredilere göre etkisi sınırlı olabilir ama ticari kredilerle ilgili durumun yaz döneminde de bu şekilde devam edeceğine dair beklentiler de var".
Önlemlerin sürdürülebilirliği konusundaki şüphelerini dile getiren Prof. Dr. Kozanoğlu, "Bıçak kemiğe dayanmış olmalı ki zorlandıkları görülüyor" şeklinde yorumluyor ve şunları söylüyor:
"Seçim sonrası için de hiç parlak bir tablo yok. Ciddi bir cari açık var, döviz rezervleri tüketilmiş durumda, enflasyonun kurla birlikte tekrar yükselişe geçeceği, makro dengelerin sağlanamadığı bir dönem olacak çünkü yüzde 8,5 faizin ekonominin gerçeklerine ters düştüğü çarpık bir yapı var."