Politika

Türkiye, aylardır AB yol haritasını çizemedi

AB’ye üyelik sürecinin yol haritası olan 3. Ulusal Program, içeriği ağustosta açıklanmasına karşın aylardır çıkarılamadı

12 Aralık 2008 02:00

AB’ye üyelik sürecinin yol haritası olan 3. Ulusal Program, içeriği ağustos ayında kamuoyuyla paylaşılmasına karşın aylardır çıkarılamadı. Gecikme nedeniyle hükümet muhalefeti, muhalefet de hükümeti suçluyor

Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde yol haritası olan ve ağustosta kamuoyu ile paylaşılan 3. Ulusal Program taslağı aylardır sonuçlandırılamadı. Muhalefet, taslağın gecikmesi konusunda AKP’ye “İçe-riği boş. Geciken programın faturasını, hem bize, hem AB’ye ödetmek istiyor” eleştirilerini yöneltti. Hükümet ise gecikme için “mevzuat boşluğu nedeniyle muhalefetin engellemesi, STK’lardan görüşlerin gecikmesi ve AB yöneticilerinin açıklamalarına tepki duyan kamuoyunun desteğinin azalması” gerekçelerini gündeme getirdi.
Dışişleri Bakanlığı, “Hızlı çıkması değil, doğru çıkması önemli” derken, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek programın bayram sonrasındaki ilk Bakanlar Kurulu toplantısında imzaya açılacağını belirtti.
Ulusal Program için eylül başında muhalefet partisi liderleriyle bir araya gelen Dışişleri Bakanı Ali Babacan, DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, ÖDP lideri Ufuk Uras, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile görüştü. Programla ilgili ayrıntılı bilgi veren Babacan, taslak hakkındaki görüşlerini en kısa zamanda bildirmelerini de istedi

CHP ve MHP reddetti

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Babacan’ın randevu talebini reddedince, taslakla ilgili bilgiyi AB Genel Sekreteri Oğuz Demiralp, MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Osman Çakır’a verdi. Babacan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın da olumsuz yaklaşımı üzerine, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’le görüşmek istemedi. Babacan taslak metnini iadeli taahhütlü posta ile CHP Genel Merkezi’ne gönderdi.

Cumhurbaşkanı devreye girdi

Gelişmeleri dikkatle izleyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, tıkanıklığı görünce sürece doğrudan müdahale etti. TBMM Başkanı Köksal Toptan, Babacan, TBMM Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, Öymen ve Çakır’ı 28 Ekim’de Çankaya Köşkü’nde ağırladı. Babacan, Dışişleri ve AB Genel Sekreterliği üst düzey yetkililerinin katıldığı toplantıda, muhalefetin eleştirileri karşısında suskun kaldı.
Ardından programın gönderildiği 87 sivil toplum kuruluşunun 51’inden görüş ve öneriler geldi. Siyasi partilerden ise sadece BBP görüş bildirdi.

Başbakanlık’a gönderildi

Dışişleri, dört aydır sonuçlandırılamayan program taslağının Başbakanlık’a gönderildiğini kaydetti. Partiler ve sivil toplum örgütleri tarafından yapılan geri dönüşlerin incelenmesi ve buna göre düzenlemelerin yapılmasının zaman aldığını söyleyen kaynaklar, taslağın doğru bir şekilde hazırlanmasının, süratle yapılmasından çok daha önemli olduğunu vurguladı.

Taslakta ne var?

400 sayfayı aşan Ulusal Program taslağında yer alan ana başlıklar şöyle:
Siyasi Etik Yasa Taslağı Meclis’e sevk edilecek, kamu denetçiliği ve kurumunun kurulması sağlanacak, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nın yeniden yapılandırılması ile yolsuzlukla mücadele alanında, kurumlar arasında koordinasyon ve kapsamlı bir strateji sağlanacak.
Sivil-asker ilişkileri yeniden gözden geçirilerek yeni düzenlemeler getirilecek. Milli Güvenlik Kurulu’nun danışma organı olma niteliği, anayasa ve ilgili yasa değişiklikleriyle yeniden düzenlenecek.
HSYK kararlarına karşı etkili bir itiraz mekanizması oluşturulacak.
Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun çıkarılacak.
Nezarethanelerin uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi çalışmalarına devam edilecek.
İşkence ve kötü muamelenin önlenmesi, yargıya erişimin kolaylaştırılması, ifade ve dernek kurma özgürlükleri konusunda uyum çalışmalarına devam edilecek.
Kolluk kuvvetlerince orantılı güç kullanımına yönelik tedbirlerin uygulanması bağlamında, Türk Polis Teşkilatı’nın toplumsal olaylara müdahale kapasitesi güçlendirilecek.
İfade ve basın özgürlüğü çerçevesinde, şiddet içermeyen, eleştiri mahiyetindeki ifadelerin cezalandırılmamasına yönelik tedbirler alınacak.
Enflasyon hedeflemesi rejimine ve özelleştirme programının uygulamasına devam edilecek. Kayıtdışı ekonomiyle mücadele için bir strateji kapsamında orta ve uzun vadeli tedbirler uygulanacak.

Muhalefet tepkili

Taslakta ciddi eksiklikler bulunduğunu savunan Öymen, şu eleştirileri yöneltti:
“AB ilerleme raporunda ‘dokunulmazlıkları kaldırın’ diyor. Programda yok. ‘Adalet Bakanı’nı ve müsteşarını HSYK’dan çıkarın’ diyor. Programda yine yok. Bundan önceki ulusal programda Kıbrıs meselesinin çözümü ‘iki taraf arasında egemen eşitliğe dayanır’ diyor. ‘Egemen eşitlik’ lafını çıkarmışlar. Vahim hatalar var.”
Hataları söyledikleri için AKP’nin muhalefeti AB’ye şikâyet ettiğini öne süren Öymen, “Beceremedikleri, geciktirdikleri şeyler için muhalefeti, medyayı suçluyor, AB yöneticilerine şikayet ediyorlar. Bu kadarı insafsızlık. Bu ahlaksızca bir oyun” dedi.
Çakır ise taslak için “hazırlamış olmak için hazırlanmış çok yüzeysel bir program” ifadesini kullandı. Gerekli çoğunluğa sahip olmasına rağmen, AB için gerekli düzenlemeleri yapamayan AKP’nin gecikmenin bedelini muhalefete ödetmeye kalktığını belirten Çakır, şunları söyledi:
“AKP ne yapacağını bilemez halde. Dışişleri Bakanı, AB’ye yeterince vakit ayıramıyor. Müzakerelerin yükünü kaldırması mümkün değil. Her kafadan ses çıkıyor, koordinasyonsuzluk var. Basiretsizliğinin faturasını muhalefete, AB’ye kesmek istiyor. AKP bu işi gerçekten yapmak istemediği için geciktiriyor.”

Hükümetin gerekçeleri

Çiçek ise Ulusal Program’ın gecikmesine “muhalefetin mevzuat boşluklarını kullanarak yasa çıkarılmasını engellemesi, partiler ve sivil toplum örgütlerinden görüşlerin geç gelmesi ve AB yöneticilerinin olumsuz açıklamaları nedeniyle halk desteğinin azalmasını” gerekçe gösterdi.
Çiçek, “Gecikme, ilgili kuruluşlardan zamanında görüş gelmemesinden kaynaklanıyor. Aksi taktirde bizim taahhüdümüz olarak verirdik ama arkasında toplumsal destek olmazdı” dedi.
AB’yi de eleştiren Çiçek, şunları söyledi:

“Süreç halk desteği olduğu takdirde süratli olur. AB’den gelen olumsuz açıklamalar da süreci olumsuz etkiliyor. ‘Şunlar şunlar niye olmadı’ diye şikayet ediyor. Ama aynı uygulamaları kendisi yapıyor. Bu da moral bozuyor. Halk desteği azalıyor. Mesela ‘adalet bakanı ve müsteşarı HSYK’da olmasın’ diyor. Biz Fransa’dan aldık. Fransa’da oluyor da Türkiye’de niye olmuyor? ‘AB bu konuda Türkiye’ye çifte standart uyguluyor’ kanaati toplumumuzda yaygındır.”
Çiçek, taslağın bayramdan sonra “neticelendireceklerini” belirtirken, “Taslak metin yazıldı ve Başbakan inceleyecek. Bakanlar Kurulu’nda izlenip Resmi Gazete’de yayımlanacak. Son noktaya geldik” dedi.