Başbakan Erdoğan’ın, Ermeni açılımını eleştiren Bahçeli’ye “Bize iftira atanlar, merhum liderlerinin farklı otellerde ne yaptığına baksınlar” sözüyle onbeş yıl önceki Türkeş-Petrosyan zirvesini hatırlattığı ortaya çıktı. Can Dündar (17.10.2009) tarihli Milliyet gazetesindeki köşesinde sınıra bir anıt dikilmesini kararlaştıran iki liderin anıtın Ermenistan’a bakan yüzünde Türkçe, Türkiye’ye bakan yüzünde ise Ermenice, ‘Verdiğimiz acılardan dolayı üzgünüz’ yazmasını kararlaştırdıklarını yazdı. Ve 12 yıl boyunca gizil kalan bu görüşmenin ayrıntılarını hatırlatmak için tekrar kaleme aldı.
İşte o yazı:
Başbakan Erdoğan’ın, Ermeni açılımını eleştiren MHP lideri Devlet Bahçeli’ye “Bize iftira atanlar, merhum liderlerinin farklı otellerde ne yaptığına baksınlar” sözüyle 1993 yılında o zamanki MHP lideri Türkeş ile Ermeni lider Petrosyan’ın görüşmesini hatırlattığı ortaya çıktı.
Görüşmeyi ayarlayan işadamı Özararat, Türkeş’in Petrosyan’a destek sözü verdiğini, hatta Erivan’a gitmeyi de planladığını anlattı. Özararat, Türkeş’le görüşmesinde sınıra bir anıt dikilmesi ve üzerine “Verdiğimiz acılardan dolayı üzgünüz” yazılmasını konuştuklarını da söyledi.
Başbakan Erdoğan, geçen hafta Ermeni açılımını eleştiren MHP lideri Bahçeli’ye, “Bize iftira atanlar, merhum liderlerinin farklı otellerde ne yaptığına bir baksınlar” dedi. Bahsettiği buluşma, 15 yıl önce Türkeş ile Ermenistan Devlet Başkanı Petrosyan arasında gerçekleşmişti.
12 yıl gizli kalan bu görüşmenin ayrıntılarını ve fotoğrafını ilk kez Milliyet’te yayımlamıştık.
Bugün hatırlatmakta yarar var:
‘Türkeş sizi bekliyor’
Süreç, 1993 başında başladı.
Bağımsızlığını ilan eden Erivan’a Rus yardımı kesilmiş, ülke kış ortasında buğdaysız kalmıştı.
Samson Özararat, o dönem Fransa’da, Avrupa’dan Ermenistan’a giden insani yardımları organize eden bir derneğin başkanıydı. Bu krizden bir işbirliği fırsatı yaratmayı düşündü.
Tanıdığı Türk yetkililere, “100 bin ton buğdaya ihtiyaçları var. Siz 200 bin ton yollayın, ilişkilerin önünü açın” önerisini yaptı.
Türkiye, Azerilerin tepkisinden korkuyordu. Bakü’nün nabzı yoklandı.
“Ekmek söz konusuyken, düşmanlığın lafı olmaz” cevabı geldi.
Bunun üzerine Erivan’a 41 bin ton buğday gönderildi.
İşte o dönem, Özararat, iktidarı tedirgin eden “Milliyetçiler ne der?” kaygısını bertaraf etmek için Türkeş’le görüşmeye karar verdi. Talebini Başbuğ’un özel sekreterine iletti.
Onu, Paris’te Türkeş’in yakını bir emekli generalle tanıştırdılar. Konuyu ona da anlattı.
Birkaç gün sonra haber geldi: “Türkeş sizi bekliyor!”
Türkeş’in soruları
1993 Şubat’ında Ankara’ya gitti. Esat’taki bir işyerinde MHP lideri ile buluştu.
Özararat’ı dinleyen Türkeş şunları söyledi:
“Ermenilerle 600 senelik bir müşterekliğimiz var. Birlikte türküler, yemekler icat ettik. Kız aldık verdik.
Malazgirt Savaşı’nı Türklerin Ermenilerle birlikte kazandığını biliyor musun?
İstanbul’un alınmasında Ermenilerin yaptığı kahramanlıklardan haberin var mı?
Fatih Sultan Mehmet’in Ermeni Patrikhanesi’ni nasıl bir fermanla açtırdığından haberdar mısın?
Çanakkale’de Atatürk’ün yanında savaşan Ermeni askerlerin adlarını biliyor musun?
Atatürk’ün bugün kullandığımız alfabeyi Ermeni dil bilgini Agop Martayan’a hazırlattığını ve sonra ona Dilaçar soyadını verdiğini biliyor muydun?’
Atatürk’ün imzasını bir Ermeni güzel yazı hocasının çizdiğini duymuş muydun?”
‘1915 bir yol kazası’
Özararat şaşkın dinlerken, Türkeş şöyle devam etti:
“Tarihe böyle geniş bir perspektiften bakmak lazım. 1915, bu 600 yıllık ilişkinin bir kazasıdır. Olaylarda yabancı devletlerin çok dahli vardır. Buradaki insanları kullanmak istemişlerdir. Bizimkilerin de kabahatleri var, ama şimdi yapılması gereken, bu kazayı telafi edip eski dostluğu devam ettirmektir.”
Konuşma bitince Özararat, “Bunları Ermenistan Cumhurbaşkanı’na da söyler misiniz?” diye sordu.
“Tabii” dedi Türkeş...
“Petrosyan, Mart’ta Paris’e gelecek. Kendisiyle görüşeyim, belki orada buluşabilirsiniz.”
Paris randevusu
Hemen telefona koştu. Önerisini Petrosyan’a iletti.
Erivan, teklifi incelemeye aldı.
Tereddütteydiler. MHP’nin geçmişi ürkütücüydü. Ama, Özararat, “MHP’yi ikna etmek önemli” diye üsteledi.
Aynı sıralarda Türkeş de Ankara ve Bakü’yü haberdar ediyordu. Böyle bir diyaloğun, sürmekte olan Azeri-Ermeni savaşına ve esirler konusuna da çözüm getirebileceği umuduyla herkes destek verdi.
Nihayet, Erivan’dan da görüşme kararı çıkmasıyla Paris buluşması kesinlik kazandı.
Bu temaslara, Türkiye tarafında Tuğrul Türkeş ve Cefi Kamhi, Ermenistan’da ise Petrosyan’ın abisi, işadamı Telman Ter-Petrosyan öncülük ediyordu.
Anıtta ne yazacaktı?
Samson Özararat, Türkeş’le görüşmelerini şöyle anlatmıştı: “Paris dönüşü Türkeş’le birkaç kez yeniden buluştuk.
Karşılıklı diyaloğun çoğaltılmasını, gidip gelen heyetlerin artırılmasını, sınırın açılmasını, halklar arasında karşılıklı ziyaretlerin yapılmasını konuştuk. Hatta bir ara Türkeş’in Erivan’daki soykırım anıtına çelenk koymasını bile tartıştık.
Türkiye-Ermenistan sınırına, 1915’te ölenlerin anısına müşterek bir anıt dikilmesi de konuşuldu. Anıtın Ermenistan’a bakan yüzünde Türkçe, Türkiye’ye bakan yüzünde ise Ermenice, ‘Verdiğimiz acılardan dolayı üzgünüz’ yazacaktı.”
İlk görüşme Paris’te yapıldı
Türkeş 12 Mart’ta geldi Paris’e...
Kendisini Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’in talimatıyla De Gaulle Havaalanı’nda Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Tanşuğ Bleda ile birlikte Samson Özararat karşıladı.
Büyükelçinin arabasıyla Ermenistan Devlet Başkanı Ter Petrosyan’ın kaldığı Crillon Otel’e geldiler.
Özararat, Türkeş’in arabasının kapısını açarken heyecan içindeydi. 1915’ten beri ilk kez bir Türk lideri, Ermenistan’ın en üst düzeydeki yetkilisiyle görüşecekti.
Zirve, 15.00’te başladı.
“Allah bağışlasın”
Türkeş, oğlu Tuğrul’u tanıştırınca Petrosyan önce İngilizce “Memnun oldum” dedi, sonra zihnini yokladı ve bir Ermeni Türkçesiyle:
“Nasıl diyorsunuz?” dedi, “Allah saklasın mı?.. Yok, yok... Allah bağışlasın...”
Halep doğumlu Petrosyan, Antakyalı ailesinden hatırladığı sözcüklerle Türkçe konuşuyordu. Gerilim yatıştı, yüzler güldü.
Türkeş, Ermenistan ile Türkiye ve Azerbaycan arasındaki gerginliğin aşılması için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu söyleyerek açtı görüşmeyi... Ankara’nın pozisyonunu anlattı. Tansiyonu düşürmek, işgalin bitmesi için nabız yoklamak ve uzun vadeli ilişkinin önünü açmak istiyordu.
Petrosyan, “Ankara, Türk cumhuriyetleriyle diplomatik ilişki tesis ederken Ermenistan’la temasta geç kaldı, zaman yitirildi” diye yakındı.
Türkeş’in teklifleri
Bunun üzerine Türkeş, savaşla ilgili önerilerini sıraladı:
1) Hemen ateşkes sağlanması,
2) Ermeni askerlerinin Azeri topraklarından çekilmesi,
3) Her iki tarafın bugünkü sınırlar içinde birbirini tanıması ve diplomatik ilişki tesisi,
4) İçişlerine karışmadan ve toprak talebi olmaksızın temas,
5) Laçin koridorunun açılması, gözlemci heyetinin güvencesi ve denetiminde bulunması,
6) Karabağ sorununun ya daha sonraya ya da Minsk toplantısına bırakılarak, meselenin ateşkes sonrası daha geniş zamanda ele alınması...
‘İpek yolu kuralım’
Ayrıca, Ermenistan’a dünyayla ticaret yapması için Türkiye’den transit kara ve deniz geçişi verilebileceğini söyledi. Sonra da “Trans-Kafkasya Otoyolu” önerdi.
İpek Yolu’nun ihyası anlamına gelen bu otoyol, Kafkasya’yı boydan boya kat edecek ve Ermenistan’dan geçecekti. Otoyola bir demiryolu da eşlik edecek, aynı hatta bir doğalgaz ve petrol boru hattı da yer alacaktı.
“Müşterek gerçekleştirilecek bu proje başka işbirliklerine kapı açar. Sınırlar açılır, yurttaşlarımız serbestçe birbirine gidip gelir, ticaret yaparlar. Bu durum bölgeye de huzur ve refah getirir” dedi.
Türkeş, bu görüşmede bir iyi niyet jesti olarak esirlerin karşılıklı serbest bırakılmasını sağlamayı umuyor, hatta derhal Erivan’a gidip hem Ermenistan’ı ziyaret etmeyi, hem de Azeri esirleri aldıktan sonra aynı uçakla Bakü’ye geçmeyi planlıyordu.
Petrosyan, “Biz önşartsız ateşkesi kabul ederiz, ancak şunu anlayın ki benim kamuoyu önündeki durumum Elçibey’inkinden daha zor. Önerilerinizi değerlendirelim” dedi.
2.5 saat süren toplantı böyle bitti.
Sonradan devreye Erivan’daki radikaller girecek ve iyi başlayan diyalog süreci o noktada kesilecekti.
Görüşmeye geldi ama cenazesiyle karşılaştı
Türkeş, Ermenilerle gizli temaslara devam etti. Erivan ziyaretine hazırlanıyordu.
Özararat, 1997 Mart’ında Petrosyan’la buluştu:
“Türkeş yaşlandı. Vefat ederse Türkiye ile diyalog en az 10 sene gecikir. Acele edelim” dedi.
Petrosyan hak verdi.
Türkeş’e, “Görüşmelere devam edelim” mesajı yazdırdı. Hemen Başbuğ’u arayıp randevu istedi.
Türkeş, Almanya’da tedavi görüyordu. 2 Nisan’da İstanbul’a inip oradan Ankara’ya geçecekti.
“Ben de İstanbul’a geliyorum. Havaalanında buluşalım” dedi Özararat...
2 Nisan için randevulaştılar.
Casus filmi gibi
Özararat, özel izinle kapalı sınır kapısı Aras’tan yürüyerek geçti. Sınırda 3 ülkücü tarafından karşılandı. Fakat, Erzurum’dan kalkan uçağı kaçırdı. Otobüsle yola çıktı.
Ancak, yine yetişemedi. Türkeş, 6 saat İstanbul havaalanında kendisini beklemiş ve Ankara’ya uçmuştu.
Özararat, sabahki Ankara uçağına bilet aldı.
Türkeş’le buluşup mesajı iletecekti.
Gece yorgun argın oteline geldi. Televizyonu açtı ve ekrandaki altyazıyı gördü:
“Alpaslan Türkeş vefat etti.”
Sabah Ankara’ya uçup görüşmek için geldiği Türkeş’in cenazesine katıldı.
Türkeş’ten bir ay sonra, görüşmeleri örgütleyen ikinci isim olan Telman Ter Petrosyan da aynı hastalıktan öldü.
İki komşu, yeniden buluşmak için 15 yıl daha bekleyecekti.