Gündem
BBC Türkçe

Türk ve Yunan Dışişleri Bakanları'nın gergin basın toplantısının arkasında yatan sebepler ve olası sonuçları neler?

18 Nisan 2021 17:53


"Osmanlı tokadı" mı yoksa "ezip geçti" mi?

Aslında hiç biri değil.

Canlı yayın yapan kameralar önünde tartışma şeklini alan 33 dakikalık bu söz düellosu bir "ilk" de olmadı.

Böyle bir söz düellosu, hem de daha üst düzeyde, 7 Aralık 2017'de Atina'da yaşandı.

Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı sıfatıyla gerçekleştirdiği ilk Atina ziyaretinde Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopoulos tarafından kabulü sırasında geçen "Lozan Anlaşması" ile ilgili tartışma da canlı yayın yapan kameraların önünde 40 dakika sürmüştü.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın Ankara'da, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile düzenlenen basın toplantısında söyledikleri Türkiye'de "yakışıksız, hadsizlik" olarak algılandıysa da; Yunanistan'da "delikanlılık, açık yüreklilik" olarak değerlendirildi.

Aynı yorumlar ve karşılıklı suçlamalar, dört yıl önce Cumhurbaşkanları arasında yaşanan gerginlikten sonra da yapılmıştı.

Oysa bundan önce perde arkasında yapılan müzakerelerde tarafların karşılıklı görüşleri diplomatik nezaket çerçevesinde dile getirilir; "içerdeki olası sürtüşmelerin dışarıya vurulmamasına" özen gösterilirdi.

Şimdi ise içeride esen yapıcı hava, dışarıda fırtınaya dönüştü.

Edindiğimiz bilgilere göre Ankara'da Dendias'ın hem Erdoğan hem de Çavuşoğlu ile görüşmelerinde de, heyetler arası görüşmelerde de "samimiyet, dostluk ve diplomatik nezaket" hakimdi.

Düzenlenecek basın toplantısında da görüşmelerin "olumlu ve yapıcı geçtiği" mesajının verilmesinde mutabık kalınmıştı.

Ancak Dendias'ın Çavuşoğlu'nun ilk konuşmasından sonra kullandığı sert ifadeler ve Çavuşoğlu'nun aynı tonda verdiği cevapların bu "olumlu havaya" ters düştüğü, salondaki hayrete düşen dinleyicilerin yüzlerinden anlaşılıyordu.

Adeta "nefs-i müdafaa ve karşı saldırı" şeklini alan ve birbirlerinin ülkelerine yönelik suçlamaların da yapıldığı bu hararetli atışmadan sonra Türk basınında "Çavuşoğlu'nun Dendias'a haddini bildirerek Osmanlı tokadı attığı"; Yunan basınında ise "Dendias'ın Çavuşoğlu'na dersini vererek ezip geçtiği" yorumları yapıldı.

Kendi ifadelerine göre "dostlukları" uzun yıllara dayanan ve birbirlerine hâlâ "Dostum Niko" ve "Dostum Mevlüt" diye hitap eden Çavuşoğlu ile Dendias arasındaki ilişkilerin bu sürtüşmeden sonra bozulup bozulmayacağı henüz bilinmiyor.

Bilinen tek şey, iki ülke arasında güvensizlikten kaynaklı görüş ayrılıklarının olduğu.

Parti içindeki milliyetçi kanada mesaj mı?

Dendias'ın bu beklenmedik çıkışlarının Yunanistan'da niçin bu denli beğenildiği sorusuna gelince:

Yunan kamuoyu, TV, radyo ve gazetelerden her gün Türkiye ile ilgili haber bombardımanına tutuluyor. Örneğin Selanik'teki değil de; Türkiye'deki salatalık fiyatlarının kaç liraya çıktığına kadar Türkiye'de olup bitenler aktarılıyor.

Üstüne üstlük Türkiye'de resmi ya da gayriresmi ağızlardan Yunanistan'a yönelik suçlamalar ya da askeri tatbikatlar, haber bültenlerinin bir numaralı konusu oluyor.

Dendias'ın "Yunanistan'ın Türkiye ile ilgili şikayetlerini" -hem de Ankara'nın göbeğinde- dile getirmesi; Yunan kamuoyunda ve özellikle milliyetçi çevrelerde "Şikayetlerimiz Türk kamuoyuna da doğrudan duyurulmuş oldu" havası estirdi.

Aynı zamanda Türkiye'nin Yunanistan'la ilgili şikayetleri de Çavuşoğlu'nun ağzından Yunan kamuoyu tarafından öğrenilmiş oldu.

Dendias'ın, bu beklenmedik ve Yunan diplomasisinde nadiren rastlanan çıkışlarının Başbakan Kiryakos Miçotakis tarafından tavsip edilip edilmediği gibi soru işaretleri ise aynı anda basına sızdırılan ve "hükümet çevrelerine" dayandırılan "Başbakan'ın bilgisi dahilinde olduğu" bilgisi ile bastırıldı.

Bu da, Miçotakis'in bunu, lideri olduğu Yeni Demokrasi Partisi içindeki milliyetçi kanadın başını çeken eski başbakanlardan Andonis Samaras'ın "milli konularda yükselttiği sesini kesmek yaptığı" yorumlarını beraberinde getirdi.

Ancak nereden bakılırsa bakılsın, bu son olay Türk-Yunan ilişkilerinde ivme yakalama gayretlerine ve Çavuşoğlu-Dendias arasında geçen sıcak görüşmeye gölge düşürmüş oldu.

Her iki ülkedeki diplomatik çevrelerin pek de hoşuna gitmeyen bu beklenmedik gelişmeden sonra Türk-Yunan anlaşmazlıklarının nasıl bir yöne gireceği ve kim tarafından nasıl giderileceği merak konusu olurken iki ülke yine arabulucuların devreye girmesine ihtiyaç duyabilir.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir