Kültür-Sanat

Türk ve Ermeni gençler aynı sahnede

Türkiye-Ermenistan Gençlik Senfoni Orkestrası, 13-16 Temmuz arası İstanbul'da üç konser verecek.

12 Temmuz 2010 03:00

T24 - İki ülkeden 70 genci bir araya getiren Türkiye-Ermenistan Gençlik Senfoni Orkestrası, 13-16 Temmuz arası İstanbul'da üç konser verecek. Cem Mansur'la birlikte orkestranın şefliğini üstlenen Nvart Andreassian 'Böyle bir birlikteliği gerçekleştirme fikri rüya gibi geliyordu, artık başardığımıza inanıyorum' diyor.



İstanbul doğumlu, Ermeni bir orkesta şefi, doğduğu topraklara 40 yıllık bir aradan sonra tekrar ayak basarsa ne olur? Türkiye-Ermenistan Gençlik Senfoni Orkestrası olur, çok da şahane olur. Nvart Andreassian, geçen yıl geldiği İstanbul’da buluştuğu Osman Kavala ile birlikte geliştirmiş bu fikri ve Kavala sayesinde Cem Mansur’la tanışarak cesaretin yanında destek ve işbirliği sözü almış. Cem Mansur’un Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası vesilesiyle bu konuda uzman olduğu muhakkak zaten.

Sonrasındaysa Ocak ayında Ermenistan’da Nvart Andreassian, Türkiye’de de Cem Mansur tarafından ince elenip sık dokunan müzisyenlerden eşit sayılarla olmak üzere toplam 70’i seçilerek konser için çalışmalar başlamış.

Uzun ve zahmetli bu süreç sonucunda orkestra, 5 Temmuz’da da provalarına başladı. Geçtiğimiz günlerde provalardan birinin basına açıldığını duyduğumda merakla beklenen bu konserin ön hazırlıklarına şahit olmak için Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi’nin yolunu tuttum ve hem Cem Mansur, hem Nvart Andreassian, hem de solistlerden Hande Küden’le konuşma fırsatı buldum. 16 Temmuz akşamı 20.30’da Cemal Reşit Rey’de verilecek konser için ortak duygu, herkesin çok ‘heyecanlı’ olduğuydu.


‘Müzik birleştirici barış gücü’

İstanbul’un üzerindeki bu kara bulutlar ne zaman geçecek? Yağmur dolayısıyla geç kalırım diye erkenden düştüğüm yolun sonucunda tahmin ettiğimden çok çok önce vardım kültür merkezine. Provanın başlamasına daha çok var. Tam hayıflanmaya başlarken içeriden gelen sesler beni salona çekti ve baktım ki Cem Mansur, genç müzisyenleri toplamış erkenden başlamışlar çalışmaya. Çok ciddiler, herkes enstrumanlarına sıkı sıkı sarılmış. Sonrasında hızlanıyor parçaların ritmi, prova böyleyse konser nasıldır demekten alamıyorum kendimi. Sahnedeki uyum da gözden kaçmıyor.

Provaya ara verilir verilmez Cem Mansur’un yanına koşuyorum. Heyecanı yüzünden okunan Mansur, anlatıyor konser fikrinin oluşumunu ve çalışmaları. “Nvart geçen yaz Türkiye’ye geldiğinde iki ülke arasında ‘gerçek’ bir şeyler yapması gerektiğini düşünerek önce Osman Kavala ve sonra da benimle bağlantıya geçti. Benim de Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası’nın kurucusu olarak, dünyanın değişik yerlerinde müziğin yenileyici bir barış gücü olduğu konusunda çok tecrübem var. ‘Biz barışa açılıyoruz kardeşim’ dedik ve açıldık. Çocuklar yalnız müzik yapmıyor, kurdukları arkadaşlıklar da süper. Futbol takımları kuruluyor, eğleniliyor. İlginç olan; Türkiye-Ermenistan arasındaki ilişkiler ne olursa olsun, geçmiş ne olursa olsun bu çocukların hayatında ki en önemli şey müzik. Dünyada ortak bir dilleri var ve o dil, uygarlıkların evrensel dili. Büyük bir mucize müzik.”

Konserin vurgulamak istediği amacı sorduğumdaysa Mansur, “Birinci amacı bir araya gelip müzik yapmak. Müzik yoluyla kaçınılmaz kardeş olma yazgımız olduğunu göstermek” cevabını veriyor.

Cem Mansur’un ardından konserin solistlerinden Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğrencisi 18 yaşındaki keman sanatçısı Hande Küden’in yanında alıyorum soluğu. Küden, Cem Mansur’la Ulusal Gençlik Senfoni Orkestası vesilesiyle tanışıyormuş önceden. Solist olması teklifi de Mansur’dan gelmiş. Bu çalışmayla ilgili düşüncelerini Küden, “Başkalarının yapamadığı birliği biz müzikle yapıyoruz. Müzik her şeyi anlatıyor. İki ülke olarak ortak bir amaç için bir araya gelebiliyorsak bir şeyleri başarabiliriz demektir. Aramızdaki uyum çok güzel, tek sorunumuz dil meselesi ama konuşmadan da müzikle anlaşabilmek ortak bir çatı oluşturabilmek çok güzel” sözleriyle anlatıyor. Konserin iki solistinden biri olan genç sanatçı, konserde Ulvi Cemal Erkin’in yapıtında solistlik yapacak. Bir diğer solist Tigran Harutyunyan’sa Aram Haçaturyan’ın yapıtında.


‘Bir adım attık, gerisi gelecek’

Son olarak bu birlikteliğin mimarı Nvart Andreassian’ın yanındayım. “Böyle bir birlikteliği gerçekleştirme fikri rüya gibi geliyordu ama artık başardığımıza inanıyorum” diyen Andreassian, “Bu konserin amacı, birlik beraberlik. Müziğin kardeşlik ve barış etkisi çok fazla, biz bir adım attık gerisi gelecek...” sözleriyle de iki ülke arasındaki gelecekten çok umutlu olduğunu vurguluyor.

Provanın en ilginç anıysa genç müzisyenlerin verilen arada salonun dışına taşan eğlenceleriydi. Kimi klarnet çalıyor, kimi bulduğu bir su bidonunu darbuka olarak kullanıyor, kimileri de göbek atıyordu. Ve emin olun Ermeni genç sanatçılar, ‘İlle de Roman Olsun’un hakkını tas tamam veriyordu. Kendimi Sulukule’de hissettim desem yeridir.

Orkestra, 16 Temmuz’da CRR’deki büyük konser öncesinde 13 Temmuz’da Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi’nde üniversite öğrencilerine ve 15 Temmuz’da da Büyükada Meydanı’nda adalılara ücretsiz konserler verecek. İstanbul Kültür Sanat Vakfı, Anadolu Kültür ve Boğaziçi Üniversitesi işbirliğiyle gerçekleşecek konserlerde, Beethoven ve Bizet’in yanı sıra Ulvi Cemal Erkin, Aram Haçaturyan ve Bedrich Smetana’nın yapıtları da seslendirilecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin katkıları ve İstanbul 2010 Ajansı’nın desteğiyle gerçekleşecek konserlerin solistleri, Hande Küden ve Tigran Harutyunyan, şefleriyse tabii ki Cem Mansur ve Nvart Andreassian.

Türkiye-Ermenistan Gençlik Senfoni Orkestrası sonbaharda da Ermenistan’ı etkisi altına alacak.