ABD ile Türkiye arasında ABD'li rahip Andrew Craig Brunson'ın serbest bırakılmaması nedeniyle diplomatik kriz olarak başlayan ve ekonomik yaptırımları beraberinde getiren gerginlik, Avrupa basınında geniş yer buluyor. Gazeteler, Türk Lirası'nın değer kaybetmesini değerlendiriyor. Gazeteler, ekonomik anlamda istikrarsızlaşacak bir Türkiye'nin hiç kimsenin çıkarına olmayacağını yazıyor.
İngiliz Financial Times gazetesi, Türkiye'de döviz kurundaki dalgalanmaları, Arjantin'de yaşananlarla kıyaslıyor. Gazete ancak iki ülkenin çıkış yollarının aynı olmadığına dikkat çekiyor:
"Yüksek faizlerle bağlantılı olarak Dolar'ın yükselmesi, gelişmekte olan ülkeler üzerinde adeta çifte vuruş etkisi yapıyor. Arjantin Mayıs ayında bu baskıyı para birimi Peso'sunda hisseden ilk ülke oldu. Arjantin, faiz artırımı ve IMF'nin devreye girmesiyle para biriminde istikrarı sağlayabildi. Türkiye için ise böylesi seçenekler bulunmuyor. Çünkü Erdoğan, doğru olmadığı halde enflasyon tetikleyicisi olarak gördüğü faiz artırımına ve aynı zamanda IMF kurtarma planına karşı çıkıyor. Zaten olası bir IMF kurtarma planı da Türkiye'nin ABD ile yaşadığı gerginlik nedeniyle nasılsa pek mümkün görünmüyor."
İspanyol El Mundo gazetesi de Türkiye konulu bir yoruma yer veriyor. Gazete, Türkiye Merkez Bankası'nın önlemlerinin ekonomik krize karşı yeterli olmayacağının net olarak anlaşıldığını savunduğu bir yoruma yer veriyor:
"Türk Lirası'nın düşüşü ve küresel anlamda jeostratejik öneme sahip bir ülkenin istikrarsızlaşması endişe verici. Ankara'daki Merkez Bankası, Lira'ya yönelik spekülasyonları bertaraf edebilmek için piyasalara gerekli likiditeyi sağlayacağını açıkladı. Ancak bunun yeterli olmadığı son derece açık bir durum. Tam bir krizle karşı karşıyayız. Bu kriz, Donald Trump'ın Türkiye'den ithal edilen çelik ve alüminyum üzerindeki gümrük vergisini iki katına çıkarmayı öngören akılsız kararıyla tetiklendi.
ABD Başkanı dünya ticaretinin Dünya Ticaret Örgütü kurallarıyla yönlendirildiğini ve bu kurallara uyulmamasının sonuçları olacağını anlamak istemiyor. Trump'ın sorumsuzluğuna bir de piyasaların, Erdoğan'ın karman çorman hale gelmiş ekonomi politikalarına güvensizliği ekleniyor."
Norveç'ten Aftenposten gazetesi de Türk Lirası'nın değer kaybının yaratacağı sorunlara dikkat çekiyor:
"Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Erdoğan'a göre daha ılımlı bir üslupla ABD'den eski dostluk ve ortak NATO üyeliğine sadık kalınmasını talep ediyor. Bu çağrının, karşılık bulması umut ediliyor. Türk parasının çökmesi Avrupa için çok sorunlu olurdu. Ayrıca Türk Lirası'nın güçlü şekilde değer kaybetmesinin sonuçları önümüzdeki süreçte yaşanacak. Paranın değeri düşük oldukça, Türk ürünlerinin ithalat fiyatları da düşük olacak. Amerikan Başkanı Donald Trump'ın isteği oldukça imkansız."
Belçika'daki De Standaard gazetesi de Türkiye'ye dair bir yoruma yer vererek, Avrupa'nın öncelikli sorununun Türkiye'den çok İtalya olduğunu öne sürdüğü bir değerlendirme yapıyor:
"Hızlı büyümenin yaşandığı yılların ardından ülkenin bir buhran yaşaması hiç kimsenin çıkarına hizmet etmez. Cazip gelmeyecek bir diğer şey de, AB'nin isteğiyle Balkanlar'a açılan mülteci rotasını kapatan bir ülkenin istikrarsızlaşması olur. AB liderleri bu ihtimali düşünmek dahi istemiyor.
Avrupa ve özellikle de Euro Bölgesi'ne yönelik doğrudan risk oluşturabilecek durumlar daha ziyade İtalya'daki siyasi gelişmelerle bağlantılı. İtalya'da popülist Beş Yıldız Hareketi ile aşırı sağcı Lig partisinin oluşturduğu koalisyon hükümeti göreve başlarken, Euro Bölgesi'nden ayrılmayacaklarını belirtti. Ancak ne var ki, bu durum Roma ile Brüksel arasındaki gerginliğin bittiği anlamına gelmiyor."
DW,/GA,ÖA
© Deutsche Welle Türkçe