T24 - Modacı, kreatör Ahmet Özceyhan, ''Bir Türk dizaynır olarak söylüyorum övünmek gibi olmasın ama Türk kadını dünyada hem en güzel, hem de en iyi giyinen'' dedi.
Özceyhan, Sivas'ta, Edirne'de, Van'da bir köylü kadının ayağında kendi elleriyle ördüğü çorabın bile çok renkli, çok canlı ve çok romantik olduğunu söyledi.
Köylü kadının ördüğü çorabın dahi kadına hem asalet, hem şıklık hem de sıhhi bakımından koruyucu özellik taşıdığını ifade eden Özceyhan, şöyle konuştu:
''O üründe sentetik malzeme de kullanılmamıştır. Şu sıralar sentetik üzerine çok tartışmalar vardır. Sentetik olan şeylen Uzak Doğu'dan gelen ve içeriğinde ne olduğu bilinmeyen malzemelerden yapılan şeylerdir. Türk kadını, köylüsünden şehirlisine kendi ürettikleri ve yaptıkları ürünlerle de dünyada en kalite ve en renkli giyim çeşidini oluşturmaktadır. Bir Türk dizaynır olarak söylüyorum; övünmek gibi olmasın ama Türk kadını dünyada en şık ve en güzel giyinendir.''
Türk kadınının çok zeki olduğunu ve okula gideninin de gitmeyenin de kendisini en iyi şekilde yetiştirdiğini ifade eden Özceyhan, kadınların özellikle son dönemlerde çok şık ve modern olduklarını söyledi.
Aynada kendine bakan kadının, ''yeni moda olsun ben şu renk giyineyim, bu renk giyineyim'' şeklinde düşünmediğini anlatan Özceyhan, ofiste çalışan kadının rahatlığı ön plana aldığını ve kendi rollerine göre giyindiklerini belirtti.
Türk kadınının modayı çok yakın takip ettiğini, ancak kesinlikle uygulamadığını savunan Özceyhan, ''Kişisel kanaatim uygulamalarının doğru olmadığı yönündedir.
Çünkü hem çok pahalı hem de modayı uygulamak taklitçilikten başka bir şey değil. Hanımlar kendilerine yakışacak şeyleri çok iyi biliyor. Bazen 18 yaşındaki genç bir kadına yönelik bir giysi çiziyorum diyelim. Ben çizimi bitirdiğim ve ona gösterdiğim zaman 'evet ben de böyle düşünüyordum'' diyebiliyor. Yani kendilerini bu kadar giyim konusunda yetiştirmiş durumdalar'' şeklinde konuştu.
2010 ilkbahar-yaz moda rüzgarı
Modada gelenekselliğin çok ön planda olduğu günlerin yaşandığını anlatan Özceyhan, ''Sandığınızdaki oyalı yazmaları, oyalı mendil ve eski çarşaf kenarlarını pantolon ve ceketlerinize yamayabilirsiniz. Meslek terimiyle aplike yaparsanız çok şık giysiler elde etmiş olacaksınız. Bunu yaparken birinden yardım alabilirsiniz'' dedi.
Özceyhan, 2010 ilkbahar-yaz modasında etek boşlarının ya mini yada yere kadar uzun olmasının gözde olduğunu kaydetti.
Kadınlara moda konusunda önerileri olduğunu bildiren Özceyhan, evlerindeki eskimiş, nakışlı, işlenmiş malzemeleri kesinlikle atmamalarını istedi. Eski kumaşların çoğu zaman çok güzel olduğunu anlatan Özceyhan, ''Hiçbir zaman çöpe atmasınlar. Onların üzerine bir nakış koyabilirler. Eski kumaşlar şimdikilerden çok daha güzel. Satın alırken menşesini bilmedikleri kumaşları satın almasınlar. Etikette yazanların tamamı doğru değildir. Yüzde 100 yün yazıyorsa da doğru değildir. Yün oranı yüzde 90 ya da 98'dir. Sentetik kumaş kullanmasınlar'' dedi.
Türk erkeğinin modada yeri
Türk erkeğine ise çok eskiden bu yana ''temiz olmak ve ütülü giyinmenin'' şıklık kattığını belirten Özceyhan, erkeklerin modada çok renkliliğe girmediklerini söyledi.
Şu günlerde ceketlerde erkek modasında bel bölgesinde oturma olduğunu ifade eden Özceyhan, bu durumu geçici bir durum olarak değerlendirdiğini ve erkeklerin de şık olduğunu kaydetti.
Erkek giyiminde bir modacı olarak beğenmediği unsurlar bulunduğuna dikkat çeken Özceyhan, ''Blucin pantolon ile blazer ceket yakışmıyor. Eğer imkan olursa ütülü bir pantolon ve temiz bir gömlek erkek giyimi için yeterlidir'' dedi.