İstanbul bu hafta küresel alanda gerçekleştirilen en büyük teknoloji etkinliklerinden bir tanesine sahne olacak. Avrupa, Ortadoğu ve Afrika (EMEA) bölgesinin gelişmekte olan dijital, teknoloji ve girişimcilik ekosisteminin küresel çapta tek etkinliği olan Webit Kongresi, 10-11 Ekim tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek.
Dijital dünyanın nabzını tutan yüzlerce firma, 30 milyar dolarlık yatırım potansiyeliyle Türkiye’de olacak. Webit Kongresi girişimcilere elde ettikleri tecrübeyle büyük bir kazanım fırsatı sunacak.
Webit Kongresi’ni üç yıl önce hayata geçiren dijital teknoloji uzmanı ve işadamı Plamen Russev, Çarşamba günü başlayacak büyük etkinlik öncesinde ntvmsnbc’ye konuştu. Russev, dünyayı baştan aşağı değiştiren dijital teknolojiyle olan tecrübesine değinirken, Webit’in önemini vurguladı. Russev, “Türk girişimciler iki günde elde edecekleri kazanımlar sayesinde hayallerini sandıklarından çok daha erken hayata geçirebilir” ifadesini kullandı.
Çok genç yaşta geleceğin dünyasını oluşturacak dijital teknolojilerle ilgilenmeye başladınız. Kariyerinizin başlangıcı ve nasıl devam ettiği hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Açıkça söylemem gerekirse, bundan 20 yıl önce üzerinde uğraştığım konuları insanlara açıklamaya çalışırken çok zorlanıyordum. 10 yıl önce, bana hâlâ ne üzerinde çalıştığım yönünde sorular geliyordu. Anlatıyordum ama bu bir işe yaramıyordu. Ancak bugün, insanların beni anlaması konusunda bir sıkıntı yaşamıyorum.
Dijital teknolojilerle olan maceranız interneti bile yeni yeni kullanmaya başladığımız zamanlarda başladı. Bunu sağlayan ne oldu?
1993 yılından beri bu konularla ilgilendiğimi söyleyebilirim. Henüz 12 yaşında çalışmaya ve para kazanmaya başladım. 15 yaşımda VOA (Voice of America) Europe radyosu için çalışmaya başladım. Neden bu kadar erken çalışmaya başladığımı sorarsan, çünkü hayatın kendisi böyle. Varlıklı bir aileden geliyorum ama bu bir şeyi değiştirmez. Lisede, üç ayrı özel okulda üç ayrı alanda eğitim aldım. İngilizce, matematik ve ekonomiden mezun oldum. Eğitim gördüğüm esnada çalışıyordum ve eğitim masraflarını bu şekilde karşılama arzusu içerisindeydim. 16 yaşımda çalıştığım radyonun yöneticisi tarafından kendi programımı yapma izni aldım ve ürettiğim işi pazarlamaya da başladım. Bu çalışmamı iki yıl süren reklam ajansı deneyimi izledi. Daha sonra Columbia Try Star şirketinin Bulgaristan’da gerçekleştirdiği TV programlarında çalıştım. Radyo ve televizyon alanında tecrübe kazandığım gibi, yıllar boyunca çeşitli yazılı basın organında makaleler yazdım.
Edindiğiniz tecrübeleri kendi işinize dönüştürmeniz nasıl oldu?
1998-99 yıllarında Bulgaristan’da çok ciddi bir mali kriz yaşandı ve televizyon işim iflas etti. Bu noktada, artık geleneksel işler yapmamaya karar verdim. Televizyon, radyo ve basılı yayından vazgeçtim. Tek bir hedef seçtim, o da dijitaldi. O dönemlerde çok az kişi henüz dijital dünyanın sunduğu yeni teknolojileri kullanıyordu. Matematik okulunda Bilişim Teknolojileri (IT) eğitimimin temelini almıştım. Karşımda ne olduğunu bildiğim için adım adım ilerleyerek dijital dünyaya adım attım. Aradan birkaç yıl geçtiğinde, İngiltere’de ilk ofisimi açtım. İngiltere’nin ardından İsviçre ve Çek Cumhuriyeti’nde de ofisler açtım ve işim giderek büyümeye başladı.
Sizi dijital dünyaya iten ana faktör Bulgaristan’da yaşanan ekonomik kriz mi oldu?
Hayır. Teknoloji her zaman beni büyüleyen bir konu oldu. Aynı zamanda kendimi geliştirmemi sağlayan bir alan oldu. Bulgaristan’da, Sovyet dönemindeki eğitim çok disiplinliydi. IT alanında çok iyi bir eğitim aldım. Matematik okulunda öğrendiklerim benim için çok iyi bir altyapı sağladı. Bu sayede teknoloji beni ne kadar büyülüyorsa, onu o kadar iyi anlıyordum. 16 yaşındaki bir genç için ben iki katı hareketliydim. Elime geçen cihazları inceler, bozar, kurcalardım. Bunu kendimi bildiğim için yapardım. Kariyerimin sadece dijital alanda olduğunu gördüğüm zaman, yaptığım şeyler benim için bir değişim değil, yapmaya başladığım işin devamı olarak geldi.
Bulgaristan’da ilk Macintosh’u olan insanlardan biriydim. Aynı zamanda internete ilk bağlanan kişiler arasındaydım. Sıradan bir yazılımı indirmenin yarım saat sürdüğü günleri hatırlıyorum. Kısaca geldiğim noktayı kader ve şansın birleşimi olarak ifade edebilirim. Bir şekilde dijital teknolojiler alanında yer almam gerekiyordu.