Diyarbakır’da askeri birliğe girerek tırmandığı direkte bulunan Türk bayrağını gönderden indirdiği iddiasıyla 26 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan sanık Ömer M ilk duruşmada, "Bu hepimizin bayrağıdır. Şehitlerimizin kanıyla oluşan bir bayraktır. O an gözüm karardı" dedi.
Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nde geçen yıl 7 Haziran günü PKK’nın yol kesme eylemlerine güvenlik güçlerinin müdahalesi sırasında çıkan çatışmada öldürülen Ramazan Baran’ın cenaze töreni ardından Diyarbakır’da adı ’Muharip Hava Kuvveti Komutan Yardımcılığı’ olarak değiştirilen 2’nci Hava Kuvveti Komutanlığı’ndaki bayrağı gönderden indiren Ömer M’nin yargılanmasına başlandı. Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına ’Askeri yasak bölgelere girme’, toplantı ve yürüyüşlere silahlı ve benzeri aletlerle katılma’, ’Silahlı terör örgütüne üye olma’ ve ’Devletin egemenlik alametlerini alenen aşağılama’ suçlarından 26 yıla kadar hapis cezası istenen sanık Ömer M ve avukatı katıldı.
'Bayrağı atmadım, elimden düştü’
Duruşmada söz hakkı verilen sanık Ömer M, Kürtçe savunma yapmak istediğini söyledi. Bunun üzerine duruşmaya tercüman bilirkişi çağrılarak yemin ettirildi. Daha sonra ifadesi alınan Ömer M terör örgütü üyesi olmadığını ifade ederek, direğe çıkarak bayrağı indirdiğini kabul etti. Bayrağı yere atmadığını öne süren Ömer M, şu iddialarda bulundu:
"Yere inerken ayağım tele takıldı. Dengemi kaybederek yere düştüm. Demirin üzerindeydim. Ayağım çıplak olduğu için kaydım. Bu nedenle bayrak elimden düştü. Girdiğim yerin askeri bölge olduğunu, bu nedenle yasak bölge olduğunu bilmiyordum."
‘Hepimizin bayrağı’
Bayrağı indirmesinin herhangi bir nedeni olmadığını savunan Mutlu, ifadesinde şöyle dedi: "Bu hepimizin bayrağıdır. Tümü şehitlerimizin kanıyla oluşan bir bayraktır. Sadece o an gözüm karardı ve ne yaptığımı bilmeden yaptım. Ölen Ramazan Baran’ın babasını görünce kendimi kaybettim. Ramazan’ın ailesini görünce dayanamayıp bayrak direğine çıktım, bayrağı indirdim. Benim ne bayrakla, ne devletle, ne askerle bir alıp veremediğim yoktur. Ben gidip 15 ay devlete askerlik yaptım. Benim devlet ile hiç bir sorunum yoktur. Cenaze defnedildiği sırada ben de cenazeye katıldım. Zaten olay mezarlığa giderken gerçekleşti. Defini işlemi yapıldıktan sonra kardeşim askerden dönüyordu. Kardeşimi havaalanından alıp Lice’deki köyüme gittim."
‘Bayrağı indirirken nöbet kulübesi görmedim’
Olayı televizyonda gördüğünü belirten Ömer M, "Ben olduğumu biliyordum. Bu nedenle hiç bir yere kaçmadım ve saklanmadım. Köyde normal yaşantıma devam ettim. Bu olaydan kimseye söz etmedim. Bayrağı indiren kişinin ben olduğunu da kimse bilmiyordu. Taş atanların yüzünün kapalı olduğunu görünce ben de atletimle yüzümü kapattım. Yüzümü tanınmamak için değil, korktuğum için kapattım. Kimse bana, ’git o bayrağı oradan indir’ diye talimat vermedi. Ben tamamen kendi inİsiyatifimle indirdim. Polisler beni yakaladığında elimde tütün tabakası vardı. Polisler bunun taş olduğunu kabul etmem konusunda beni zorladı. Ancak, ben kabul etmedim. Yürüyüşe katıldığımda elimde taş yoktu. Bayrağı indirdiğim yerde nöbet kulübesi görmedim. İndirdikten sonra nöbet kulübesi olduğunu fark ettim. O sırada kulübenin grup tarafından taşlandığını gördüm. Ayağım kaydığı için bayrak grubun üzerine düşünce bir daha bayrağın ne olduğunu görmedim."
Tanık dinletme talebi reddedildi
Duruşmada daha sonra söz hakkı verilen sanık avukatı Bünyamin Şeker sanığın örgütle herhangi bir bağlantısı olmadığını, hayvancılık ve çiftçilikle uğraştığını söyledi. Sanık avukatı bu hususun ortaya çıkarılması için tanık dinletmek istediğini de söyledi. Tanık dinletme ile ilgili görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, bu istemin reddedilmesini istedi. Bunun üzerine karar veren mahkeme, sanığın işi ile ilgili tanık dinletilmesinin olayla bir ilgisinin bulunmadığını ve yargılamayı uzatacağını belirterek talebin reddine karar verdi.
'Savcı cezalandırılmasını istedi’
Duruşmada daha sonra söz hakkı verilen Cumhuriyet Savcısı, soruşturmanın genişletilmesi istemi olmadığını belirterek, dosya hakkındaki esasa ilişkin görüşünü görüşünü açıkladı. 7 Haziran tarihinde Lice’nin Fisovası mevkiinde Diyarbakır- Bingöl karayolunun kapatılması nedeniyle gruba müdahale edildiği, bu sırada yaralanan Ramazan Baran’ın hayatını kaybettiğini belirten Savcı, 8 Haziran tarihinde Ramazan Baran’ın cenazesinin Yeniköy Mezarlığı’na defnedilmesi sonrasında bir grubun izinsiz gösteri yaptığını ve 2’nci Hava Kuvvet Komutanlığı lojman bölgesini taşladığını söyledi. Grup içinde bulunan şüphelinin telleri aşarak bayrağı indirdiğinibelirten savcı, yürüyüşten önce yüzü açık olan şüphelinin daha sonra atleti ile yüzünü kapattığını ve bu görüntülerin incelenmesi sonucunda kimliğinin tespit edildiğini vurguladı.
Şüphelinin 2’nci Hava Kuvvet Komutanlığı kuzey nizamiyesinde bulunan fens tellerini aşarak birlik içerisindeki bayrak direğine çıktığını, gönderde bulunan bayrağı yırtarak aldığını ve tel örgü dışındaki grubun üzerine attığını belirten savcı, Ömer M’nin daha sonra grup içine karışarak olay yerinden ayrıldığını kaydetti.
Yapılan araştırmada Ömer M’nin kimliğinin tespit edildiğini ve Lice’de yakalandığını belirtilen Savcı, sanığın ’askeri yasak bölgelere girme’, toplantı ve yürüyüşlere silahlı ve benzeri aletlerle katılma’, ’silahlı terör örgütüne üye olma’ ve ’devletin egemenlik alametlerini alenen aşağılama’ suçlarından 26 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi.
Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Sanık avukatına esas hakkındaki görüşüne ilişkin savunmak hazırlamak üzere süre veren mahkeme, duruşmayı erteledi.