Hakan Özyıldız*
Ekonominin başarı ölçüsü sadece büyüme midir? Yoksa insanların o ekonomiden nasıl etkilendikleri mi? Diğer bir yaklaşımla, ekonomi insanların yaşamını olumlu mu etkiliyor yoksa olumsuz mu?
TÜİK, 2009 yılından sonra her yıl, önceki yılda yaşanan ekonomik gelişmelerin bireyler üzerindeki etkilerini araştırıyor. Sonuçlar, girişteki soruya cevap vermek için ışık tutuyor.
En son veriler 2017 yılına ait. Yani 2009’daki küresel krizin etkilerini içeren rakamlar, 2018’de yaşanan ekonomik olumsuzlukların insanlar üzerinde yarattığı etkiyi içermiyor.
Bu nedenle aşağıdaki tablo, 2009-2017 arasındaki dönemi kapsıyor.
Ben etkileri ikiye ayırdım. Olumsuz ve olumlu etkiler. Olumsuzları öne çıkarmamın nedeni daha çok olmaları. (Tabloda toplamın 100’den fazla olması, kişilerin birden fazla cevap vermesi. Yani aynı kişi hem borçlarının çoğaldığını hem de araba aldığını söyleyebilir.)
Akılcı bir insan (homo economicus) için ekonomi nedir diye sorsam, eminim ki çoğunuz tüketmek cevabını verirsiniz. Başta gıda olmak üzere, giyinmek, ulaşım, kira gibi giderler, insanların en çok para harcadıkları alanlardır.
Tabloya bu bağlamda bakınca ilk sıra bize çok önemli bir mesaj veriyor: Türkiye’de yaşayan insanlar, bir önceki yıl yaşadığı ekonomik gelişmelerin sonucunda, daha ucuz ürün tüketmek zorunda kalıyorlar. İnsanların, 2009’da yüzde 60’ı, 2017 yılında yüzde 57’si tüketim kalıplarını değiştirmiş. Bunun diğer bir anlamı, insanlar her geçen gün biraz daha fakirleşmiş.
Burada durup düşünmemiz gerek. Enflasyon her yıl artarken, ürünlerin fiyatları yukarı doğru hızla çıkarken, insanların bir yıl önce aldığı zeytinin, peynirin, soğanın, sütün biraz daha ucuzunu alması ne demek? “Önemli olan peynir, zeytin, süt bulabilmektir” deyip geçecek miyiz? Yoksa çocuklarımız başta olmak üzere, insanlar gittikçe daha sağlıksız besleniyorlar mı diyeceğiz? Ekonomiyi buna göre mi değerlendireceğiz?
Ucuz ürün tüketmekten sonra en fazla etki, insanların borçlanmasındaki artış. 2009 yılında insanların yüzde 34,3’ü bir önceki yıla göre borcunu artırırken, bu oran 2017’de 33,7 olmuş.
Bunların ardından, yüzde 20’lere yakın oranla, gelirdeki ve bunun doğal olarak, tasarruflardaki azalma geliyor.
Öte yandan ekonomik gelişmeler, insanların eğlence ve tatil masraflarını kısmalarına neden olmuş.
Gelişmelerden olumlu etkilenenler de var. 2017 yılında insanların yüzde 22’si borçlarını ödediğini, yüzde 20’si de gelirlerinin arttığı söylemiş. Araba, ev ve yazlık alanların oranı çok az.
O zaman, şimdi durup külahımızı önümüze koyalım.
Ekonomi insanlarda daha ucuz üren tüketmeye, borç artışına, eğlence ve tatil masraflarını kısmaya neden oluyorsa; ekonomistler ve siyasetçiler hala daha büyüme oranı üzerinden mi değerlendirme yapacaklar?
Ben psikolog, antropolog veya sosyolog değilim. Uzman değerlendirmesi yapmam zor. Ama sormadan edemeyeceğim: Gıdadan, giyimden, eğlenceden, tatilden kısan bir toplumun mutluluğu, ruhsal ve toplumsal sağlığı, kısacası geleceği ne olabilir?
Hadi burada keseyim. Değerlendirmeyi size bırakayım.
*Bu yazı hakanozyildiz.com'dan alınmıştır