Sütlerinde kontrolsüz bölünmeyi engelleyen protein bulunan fareler üretmeyi başaran TUBİTAK, kansere meydan okudu.
"Türk malı buzul ayısı" adı verilen donmaya dirençli fare geliştirerek
adlarını duyuran TÜBİTAK araştırmacıları, transgenik farelerin
sütlerinde hücrelerin kontrolsüz bölünmesini önleyen ve özellikle
kanser tedavisinde kullanılan insana ait "interferon gamma" isimli bir
protein üretti.
"Dünyada ikinci, Türkiye’de ise ilk kez" başarıya ulaşılan çalışmayla
kanserin yanı sıra hepatit, viral enfeksiyonlar gibi çok sayıdaki
hastalığın tedavisinde kullanılan bu protein mevcut yöntemlere göre
daha sağlıklı bol ve ucuza üretilebilecek.
AA muhabirine çalışmayla ilgili bilgi veren, TÜBİTAK Marmara Araştırma
Merkezi (MAM) Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü Transgen ve
Deney Hayvanları Laboratuvarı Sorumlusu Başuzman araştırmacılarından
Doç. Dr. Haydar Bağış, genetik yapılarında yabancı rekombinant DNA
parçası taşıyan hayvanlar olarak tanımlanan "transgenik" hayvanların
üretim tekniklerinin gelişmesiyle biyoloji, tıp ve veterinerlik
alanındaki araştırmaların hız kazandığını ifade etti.
Çeşitli rekombinant proteinleri meme bezlerinde sentezleyen transgenik
hayvanlara "Biyoreaktörler veya Bacasız İlaç Fabrikaları" adı
verildiğini anlatan Bağış, Türkiye’deki ilk transgenik fare eldesi
çalışmalarının 1990’da kendisinin başkanlığındaki bir ekip tarafından
başlatıldığını bildirdi.
Bağış, bu çalışmalarda insan büyüme hormonu geni, İnsan Hepatit B Virus
Geni, "Türk Malı Buzul Ayısı" adını taşıyan transgenik farelerin aynı
ekip tarafından elde edildiğini ve bu çalışmalara son olarak bir
yenisini ilave ettiklerini açıkladı.
"Trangenik farelerden tedavi proteinine"
İnsan interferon-gamma (IFN) proteininin bir bağışıklık sistem
düzenleyicisi olduğunu ve hastalıkların tedavisinde kullanımı için
insan hücrelerinden elde edilme zorunluluğunun bulunduğunu anlatan
Bağış, bu durumun bu proteinin üretimini kısıtlayıcı bir etki
yarattığını dile getirdi.
Bağış, bu tür proteinlerin üretimi için çok farklı sistemlerin
kullanıldığını belirterek, TÜBİTAK destekli çalışmalarında "Türkiye’de
ilk, dünyada ise yalnızca bir laboratuvarın yapabildiği bir başarıya
imza attıklarını" söyledi.
Bu proteinin üretimi için bakteri, maya, mantar ve virüs gibi pahalı
yöntemlerin kullanıldığını, 4 yıl süren çalışmalarında bu geni taşıyan
transgenik fareler üretmeyi başardıklarını ifade eden Bağış,
çalışmalara ilişkin şunları kaydetti: "Araştırmamızda insan gamma
interferon proteini, fare embriyolarına mikroenjeksiyon ile aktarıldı.
Mikroenjeksiyon sonrası canlı kalan fare embriyoları, taşıyıcı
annelerin rahimlerine ameliyatla transfer edildi. mbriyo transferi
sonunda gebe kalan annelerden doğan fareler 3 haftalık olduğunda kan ve
dokularından DNA izolasyonları yapıldı. Analiz sonunda 2 adet erkek ve
1 adet dişi transgenik fare tespit edildi. Bu transgenik fareler,
transgenik olmayan farelerle çiftleştirildi ve bunun sonunda transgenik
erkek ve dişi fareler elde edildi.
Doğum yapan transgenik dişi farelerin memelerinden süt sağımları yapıldı.
Çok yağlı olduğu için yağları alınan fare sütlerinde insan gamma interferonun varlığı tespit edildi."
"Litrelerce sütten protein elde edilebilecek"
Bağış, yaptıkları testlerde transgenik farelerin meme bezlerinden süte
salınan insan gamma interferonun hücre bölünmesini durdurucu etkisini
de saptadıklarını bildirdi.
Başta kanser olmak üzere, bağışıklık yetmezliği, hepatit, viral ve göz
hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçların etken maddesinin de
IFN proteini olduğunu anlatan Bağış, şöyle konuştu: "Çalışmamızda fare
sütlerine salınan bu proteinin aktivitesi test edildi ve sonunda süte
geçen bu proteinin sınırsız bölünme özelliği gösteren hücreleri
yavaşlatarak durdurduğu tespit edildi. Yani interferon gamma, bu
hücrelerin bölünmesini durdurucu bir etki yaptı. Böylece bu
proteinlerin kanser tedavisinde daha bol, saf ve sağlığa uygun ve ucuza
üretilmesinin de önü açıldı. Çünkü günde çok az süt elde edilebilen
fareler yerine günde litrelerce süt alınabilen çiftlik hayvanlarına da
uygulanabilir bir yöntem ortaya çıkarılmış oldu." Projenin TÜBİTAK
tarafından desteklendiğini ve Bulgar Bilimler Akademi Moleküler
Biyoloji Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. İvan İvanov ile kendisinin
başkanlığındaki ekiplerin ortak çalışması olduğunu anlatan Bağış, proje
kapsamında Ulm Universitesi Moleküler Tıp Enstitüsü, Max-Planck Kök
Hücre Araştırmaları Grubu, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Biyokimya ABD, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi
Genetik ABD araştırmacıları ile de ortak çalışmalar yaptıklarını
kaydetti.
Çalışmalarının geçen yıl Antalya’da yapılan Uluslararası İmmünoloji
Kongresinde en iyi poster ödülünü aldığını belirten Bağış, uluslararası
bilimsel bir dergide de yayımlanmak üzere olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Haydar Bağış, bu çalışmadan elde edilen sonuç ve bulguların
günde litrelerce süt alınabilen transgenik çiftlik hayvanlarının
üretiminde kullanılabilmesi için Türkiye’de yasal düzenlemelerin
yapılması gerektiğini de bildirdi.