"Tarama ve döküm faaliyetinin çevresel etkilerini önlemeyle ilgili bilgiler yetersiz ve bilimsel temele dayanmıyor. Deniz ve göl tabanından çıkarılacak 90 Milyon m3 malzeme deniz dolgusu ve denize boşaltma seçeneklerinin nasıl uygulanacağı konusunda, yeterli ayrıntı ve bilimsel temele dayalı çevresel etkileri ve bunların azaltılmasına yönelik detaylı planlama yapılmamıştır.
"Marmara denizine boşaltılacak malzemenin çamur ve organik karbon değeri çok yüksek. Reaktif organik madde ve insan kaynaklı organik/metal kirleticilerin denize ve deniz ekosistemine zarar verme riski var.
"TÜBİTAK analiz raporuna göre karada bertaraf edilmesi gereken atıklar, ÇED raporunda denize doldurulmak istenmektedir
"Dip tarama çamurlarının bertaraf işlemin fiziksel, kimyasal ve biyolojik riskleri var
-Deniz tabanında beklenenden daha geniş bir alanda ekosistem tahrip olacak
-Yüksek miktarlardaki çamur boşaltım faaliyeti nedeniyle oluşacak bulanıklık akıntı ile daha geniş alana yayılacak. Bu konuda hiçbir bilgi ve öneri yok. -Binlerce ton organik madde yükü ile Marmara denizinin oksijen dengesini olumsuz yönde etkileyecek, su dolaşımının zayıf olduğu bölgelerde oksijeni tamamen bitirecek. -Boşaltılacak madde, Marmara Denizi su konlunu ve dip canlıları açısından, akut ve kronik etkilere yol açma riski taşıyor. -Küçükçekmece gölü ve kanal kazıması sırasında kirlenmiş malzemenin akıntı ve rüzgar etkisiyle çözünmüş besin iyonları, metallerin ve organik madde Marmara Denizi kıyısal alanında kirlilik yaratacak
|
"Sonuç Olarak, ÇED raporunda yer alan dip tarama faaliyetinin çevresel/ekolojik etkilerinin belirlenmesi konusunun, bilimsel temellere dayandırılmadığı ve uzman deniz bilimcileri tarafından yapılmadığı görülmüştür.
"Karadeniz'den Marmara'ya girecek su, tahmin edilenin en az 2 katı olacak.
Çed raporundaki model çalışmasında, ortalama 20 km3/yıl suyın Karadenizden Marmara Denizine gireceği tespit edilmiş. Ancak, kaynaklara göre, bu rakamın 20 km3/yıl'ın en azından 2 katı olacağı görülmüş.
"Karadeniz'den Marmara'ya tek tabakalı (İstanbul Boğazı'ndaki iki tabakalı akış rejiminden farklı) su akışı olacak. Bu durumun, Marmara Denizi bütüncül ekosistemini bozacağı düşünülüyor.
"ÇED raporundaki deniz suyu ölçümleri, etki ölçme ve anlamada oldukça yetersizdir. Daha uzun dönemli veriler üzerinden, deniz bilimciler( kimyasal, fiziksel, biyolojik oşignograflar) tarafından yapılması gerekiyor.
"Batı Karadeniz kıyı şeridi, özel doğal plaj özelliği ile korunması gerekirken, kazılar sonrası çıkacak malzemenin bertarafı için heba edilecek.
"Dünya genelinde derin ekososistemlerin anlaşılması için ve korunması yönünde yoğun çalışmalar yürütülürken, sadece bize ait olan bir iç denizi koruma ve yaşatma sorumluluğu sadece bizlerde iken, bunun tam tersi bir fikir ve argümanlardan uzak durulması kuvvetle gereklidir.
"ÇED raporunda, harfiyat atıklarının deniz ekosisteminin etkilenmesini önleyecek tedbirlerden bahsedilmemiştir.
"Su ihtiyacının artması, iklim değişikliğine bağlı etkilerin beklendiği dönemde, kanalın tat su akıferlerine etkisinin araştırılmamıştır.
"Kanala duyulan ihtiyaç, sadece gemi trafiğine ve kazalara bağlanmıştır. ekolojik, sosyal ve ekonomik fayda maliyeti araştırması yapılmaması eksiklik.
"Sosyal etki alanı olarak sadece dar bir alanda kanal etrafı gösterilmiş. oysa etki alanı, tüm Marmara denizi ve etrafındaki yerleşimlerdir."