Türk Tabipleri Birliği (TTB) COVID-19 İzleme Kurulu, "En kısa sürede en az 120 milyon doz aşıyla toplumsal bağışıklık sağlanmalıdır; Türkiye’de mutasyon analizleri Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanmalıdır." dedi.
TTB COVID-19 İzleme Kurulu, Türkiye’de ilk COVID-19 vakasının resmi olarak açıklanmasından bu yana geçen 11 aylık süreci kapsayan değerlendirmesini, 11 Şubat 2021 tarihinde çevrimiçi düzenlenen bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyurdu.
TTB’nin Youtube ve Periscope kanallarından canlı yayımlanan basın toplantısına TTB Merkez Konseyi, COVID-19 İzleme Kurulu, Halk Sağlığı Kolu, Aile Hekimliği Kolu, Pratisyen Hekimler Kolu, İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu ile uzmanlık derneklerinin üyeleri katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof.Dr. Şebnem Korur Fincancı hastalığa değil topluma odaklanmanın ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin öneminden bahsetti ve raporun hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti.
COVID-19 Pandemisi 11. Ay Değerlendirmesi’nin sunumunu TTB II. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten yaptı. Pandemi sürecinde birinci basamak sağlık hizmetlerinin yürütülmesindeki sorunlardan bahseden ve halk sağlığı görevlerinin entegrasyonuna ayrı bir parantez açan Ökten, “İlk basamakta etkili mücadele için ücretsiz hizmet, dar bölgede geniş hizmet yöntemi, ekip hizmeti, sözleşme değil devlet görevliliği, ev ziyaretleri, sağlık hizmetinde eşgüdüm ve işbirliği gibi koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyen yeni bir Sosyalizasyon Programı gereklidir” dedi.
İşçi sağlığı başlığında hem çalışanların korunmalarında ve tedavilerinde hem de işyeri hekimlerinin güvensiz fiziki şartlarda hizmet vermeye zorlandığını belirten Ökten; önerilerini şöyle sıraladı:
Pandemi koşullarına uygun asgari gerekliliklerinin yeniden belirlenmesi, anlaşılır kılavuzlar hazırlanması, riskli çalışanların eşit koşullarda haklarının korunması, COVID-19’un meslek hastalığı kabul edilmesi, işyeri hekimlerinin çalışma sürelerinin yeniden belirlenmesi, personel servisleri ve toplu taşıma araçlarında kapasite sınırlaması yapılması, aşıya erişim imkanı olmayan sağlık personellerinin aşılanması.
Göçmen ve mülteci sağlığı başlığında sayıları fiilen 5 milyonu aşkın göçmen ve mültecilerin sağlık hizmetine erişimde yaşadığı sorunlardan söz eden Ökten, mülteci/göçmen işsizliğinin pandemi döneminde katlanarak arttığını ifade etti. Ökten, toplumun tüm kesimlerini bir arada ele alan bir planlamaya, tercümanlık hizmetlerine, polise bildirim şartı olmaksızın acil-temel hizmetlerin sağlanmasına, yerel yönetim ve sivil toplum örgütleriyle işbirliğine, kadın ve çocuk mülteci/göçmenlere koruyucu sağlık hizmeti sağlanmasına ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Eğitim başlığında 9 aydır yürütülen çalışmalardan çıkan sonuçları Ökten şöyle sıraladı:
- Okulların kapanması COVID-19 yayılımını azaltmadı,
- Okulların açılması COVID-19 olgularını artırmadı,
- Okulların bu salgında hastalığın ana yayılma merkezi olmadı,
- Okullarda görülen olguların toplumdaki yayılmanın bir yansımasından ibaret oldu.
Yüz yüze eğitime ara verilmesinin öğrenci, veli ve öğretmenler üzerindeki olumlu-olumsuz etkilerini kıyaslayan Ökten, okulların önlemler alınmak koşuluyla açılması gerektiğini dile getirdi.
Raporun son başlığı ise bağışıklama oldu. Türkiye’de aşı dozlarının yetersizliği, MHRS randevu sistemi ve karekod uygulamasında yaşanan sorunlar ile birinci basamak sağlık hizmetlerinin ihmal edilmesi sonucu aşılamanın birinci aşamasının dahi tamamlanamadığını söyleyen Ökten, bu hızla devam edildiği takdirde toplumun 60 milyonluk kesitinin ancak 2 yılda aşılanabileceğini vurguladı.
“Pandemide nasıl bir eşitsizlik varsa, aşılamada da benzer bir eşitsizlik söz konusu” diyen Ökten, özellikle coğrafi inceleme sonucunda büyükşehirlerde %70-90 arasında seyreden 75 yaş üstü aşılama oranlarının doğu illerinde %30’un altında olduğunu aktardı.
Ökten, TTB’nin önerilerini de şöyle ekledi:
- En kısa sürede en az 120 milyon doz aşıyla toplumsal bağışıklık sağlanmalıdır.
-
- Türkiye’de mutasyon analizleri Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanmalıdır.
-
- Coğrafi bölgelere göre ve yaş gruplarına göre hasta ve ölüm sayıları Sağlık Bakanlığı tarafından verilmelidir.
-
- Aşının doz başına ödenen para yurttaşların vergisinden ödendiğinden, bu ticari bir sır değildir ve açıklanmalıdır.
-
- Pandemide olduğu gibi aşılamada da sosyo-ekonomik desteklerle bölgesel ve her türlü eşitsizlikler giderilmelidir.
-
-
-
Ökten’in sunumunun ardından basın toplantısına katılan hekimler kısa katkılarda bulundu.
TTB COVID-19 İzleme Kurulu üyesi Uzman Doktor Nasır Nesanır, Türkiye’de fazladan ölümlere ilişkin resmi verilerden çıkan iki sonucu tablolarıyla anlattı:
Nüfusun %35,6’sını oluşturan 10 ilde 15 Mart 2020-31 Aralık 2020 tarihleri arasında son 3 yıl ortalamasına göre 36 bin 549 fazladan ölüm yaşandı.
2015-2019 döneminde ortalama 889 bin olan, 2019’da 830 bin olan nüfus artışı; 2020’de 657 bin olarak gerçekleşti.
TTB Halk Sağlığı Kolu’ndan Dr. Faize Deniz Mardin göçmenlerin/mültecilerin gerek pandemiden etkilenmelerine gerekse anne ve çocuk ölümlerine ilişkin hiçbir veriye erişemediklerini, iktidar tarafından geliştirilen projelerin ise işlevli olmadığını kaydetti. Mardin, “Biz sağlıkçılar insanları ayırt etmeyiz. Bizim temel noktamız insanların hukuki statüsü değil, hasta olup olmamasıdır” dedi.
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nden Dr. Hilal Özcebe eğitim alanında halihazırda yaşanan eşitsizliklerin pandemi döneminde katmerlendiği gibi, fiziksel ve ruhsal sağlık sorunlarının da tırmandığını ifade etti.
TTB COVID-19 İzleme Kurulu’ndan Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol “Ben dün gece Sayın Bakan’ın ‘İstersek günde 1,5-2 milyon aşılama yapabiliriz’ sözlerini dinleyince neden istemediğimizi merak ettim; çünkü biz buna muhtacız” diye konuştu. Davutoğlu Şenol, aşı çeşitliliği ve mobil sağlık hizmetlerine de ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.
TTB Aile Hekimliği Kolu Sekreteri Dr. Sibel Uyan da Sağlık Bakanı’nın “Aşılama yapabiliriz, yeter ki aşı olsun” sözünün beraberinde “Bakan bey de bilmediğine göre bu aşıyı bu ülkeye kim tedarik edecek?” sorusunu getirdiğine dikkat çekti. Aile hekimlerindeki mevcut iş yükünden bahseden Uyan, bu konuda acil bir planlamaya ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
TTB Pratisyen Hekimler Kolu Başkanı Dr. Derya Pekbayık işyerlerinin temaslı listelerini güvenilir bir biçimde sunmaması, yetkilendirilmemiş laboratuvarlardan alınan raporlarla PCR testi pozitif çıkanların temaslı olarak listeye eklenmesi, MHRS’nin işlevli kullanılamaması gibi sorunları dillendirdi.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Alican Bahadır ise TTB’nin birinci basamak sağlık hizmetlerinin önemine ilişkin uyarılarının hiçbir biçimde dikkate alınmamasının sonuçlarıyla karşılaşıldığını söyledi. Aşılama çalışmalarındaki yavaşlığın ve belirsizliğin toplumsal bağışıklığı giderek zorlaştırdığına dikkat çeken Bahadır, sağlık sisteminde ve salgın yönetiminde birinci basamak sağlık hizmetlerinin hayati önemde olduğunun bir kez daha altını çizdi.