Gündem
BBC Türkçe

Trump'ın tehditlerinin gölgesinde iklim zirvesi

Fas'ın Marakeş kentinde Pazartesi başlayacak küresel iklim görüşmelerine ABD'de Donald Trump'ın başkan seçilmesine yönelik endişeler damgasını vuracak.

07 Kasım 2016 20:42

Fas'ta başlayacak küresel iklim görüşmelerinin ilk günlerine ABD'de Donald Trump'ın başkan seçilmesine yönelik endişeler damga vuruyor.

Fas'ın Marakeş kentinde bugün başlayan ve iki hafta sürecek görüşmelere gelmesi beklenen 20 bin civarında katılımcı, yerkürenin ısınmasını azaltmak için yeni kurallar üzerinde anlaşmaya çalışacak. Paris İklim Anlaşması'nın geçen hafta yürürlüğe girmesiyle buna yönelik planlar hızlanmıştı.

Ancak iklim değişikliğinin bir "aldatmaca" olduğunu söyleyen Trump, seçilmesi durumunda anlaşmayı iptal edeceğini açıkladı.

Fransa'nın başkentinde geçen Aralık'ta 193 ülke tarafından imzalanan Paris Anlaşması, atmosfere gaz salımının yüzde 55'inden sorumlu olan en az 55 ülke tarafından imzalandıktan sonra artık uluslararası hukukun bir parçası oldu.

Yıllar süren tartışmaların ve başarısızlıkla sonuçlanan görüşmelerin ardından Birleşmiş Milletler'in (BM) bu anlaşmasını imzalayan ülkeler, 2100 yılına kadar küresel ısınmayı 2 derece ile sınırlandırmayı taahhüt ederken, artışı 1.5 derece ile sınırlandırmak için de çaba sarf etme sözü veriyor.

Ancak imzacı ülkeler ulusal katkı niyet beyanları üzerinden ileriye dönük planlarını ortaya koyarken, yenilenebilir enerjiye geçiş ve ülkelerin salımlarını nasıl azaltacaklarına ilişkin detaylar muğlak bırakıldı.

Marakeş'te BM İklim Değişikliği Taraflar Toplantısı'nda (COP22) bir araya gelecek devletlerin görevlerinden biri de, bunları netleştirmek olacak.

Ancak müzakerelerin ilk günleri, Donald Trump'ın Beyaz Saray'a yükselmesi olasılığına ilişkin tartışmalarla şekillenecek gibi görünüyor.

Trump, bu yılın başında anlaşmanın "ABD ekonomisini olumsuz etkileyeceği" ve "yabancı bürokratların ABD'lilerin ne kadar enerji kullandığını kontrol etmesine izin vereceğini" söylemiş ve seçilirse, anlaşmayı iptal edeceği vaadinde bulunmuştu.

Trump'ın olası seçim zaferi endişesi, Paris anlaşmasının yürürlük kazanması için küresel çabanın alevlenmesini sağladı. Anlaşmanın artık hazır durumda ve ülkeler açısından bağlayıcı olması, ABD'yi anlaşmadan çıkarmanın çok da kolay olmayacağını gösteriyor.

Paris'teki müzakerelerde önemli rol oynamış olan Fransız çevre bakanı Segolene Royal de, "Paris anlaşması üç yıllık süreçte anlaşmadan çıkmayı yasaklıyor. Anlaşmadan çıkmadan bir yıl önce bunun bildirilmesi gerekiyor, böylece süre dört yıla çıkıyor" diye açıklamıştı.

Trump'ın ülkesini Paris anlaşmasından çıkarması kolay görünmese de, başkan adayının iklim konusundaki bilimsel çalışmalara ilişkin şüpheci tavrı ile kömür endüstrisinin canlandırılması konusundaki kararlılığı, uluslararası liderlerle arasının açılmasına neden oluyor.

ABD merkezli çevreci grup Sierra Club'tan Khalid Potts, "Trump gibi bir iklim değişikliğine ilişkin komplo teorileri üreten biri, Amerika'yı küresel bir alay konusu ve utanç kaynağı haline getirecek ve dünyadaki lider rolümüzden feragat etmemize neden olacaktır" dedi.

Pots, "Buzullarla ve yükselen deniz seviyesiyle pazarlık yapamazsınız. Donald Trump'ın iklim krizini kabul etmemesi, seçilmesi durumunda küresel bir felakete neden olacak demektir" diye ekliyor.

Müzakere heyetleri gözlerini ABD seçimlerinin sonuçlarını çevirmiş durumdayken, bu görüşmelerin sürecini yavaşlatacak birkaç başka faktör daha bulunuyor.

Mesela, anlaşmayı imzalamış olan ülke sayısının azlığı süreci yavaşlatan önemli nedenlerden biri.

Düşünce kuruluşu Adelphi'de ulusal iklim politikalarıyla ilgilenen Dennis Taenzler, "Diğer ülkeler de anlaşmayı imzalayana kadar önemli kararların alınması ertelenecektir" dedi.

Merak edilen bir başka soru da ülkelerin Marakeş'te yapılacak görüşmelerde Paris'te alınan kararlardan daha ileri gidip gidemeyeceği.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın yaptığı araştırma ülkelerin Paris'te sunulan hedeflere ulaşmak için yüzde 25 oranında daha fazla çalışmaları gerektiğini gösterdi.

Olumlu haberler de var. Geçen ay Ruanda'da gerçekleşen bir görüşmede ülkeler küresel ısınmayı tetikleyebilecek sera gazlarının bazılarının yavaş yavaş kullanımdan kaldırılması için adım attılar.

Uluslararası havacılık kurumları da hava araçlarının yaydığı gazları kısıtlamayı hedefleyen küresel bir seviye belirlediler. Çin ise karbon salınımının seviyesini düşürecek planını açıkladı.

Dünya Kaynakları Enstitüsü Başkanı Andrew Steer, "Aslında gerçekten kayda değer şeyler oluyor. Kanada karbon vergisini uygulamaya koydu; ABD ve Meksika'yla metan gazıyla ilgili üçlü bir anlaşmaya vardı" diyor.

Ayrıca finansal konulara bağlı olarak zengin ülkelerin iklim yardımlarına 100 milyar dolarlık bağış sözlerinin yerine getirip getirilmediği incelenecek.

Görüşmelerde tartışılacak bir başka konu da sebep olunan kayıpların ve zararların tazminatı.

Fakir ülkeler iklim değişikliğinin yol açtığı uzun vadeli zararlarda zenginlerin ahlaki sorumluluğu olduğuna inanırken, zengin ülkeler sera gazlarının yarattığı zararların yasal sorumluluklarının tespiti için zemin oluşturulmasından kaçınıyor.

2013'te yapılan BM görüşmelerini rayından çıkarmanın eşiğine getiren bu konu rafa kaldırılmış durumda, şimdi Marakeş'te de benzer bir gerilim yaratıp yaratmayacağını görmek ilginç olacak.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir