Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump'ın bireysel silahlanma konusundaki görüşlerini yorumlayabilmek için, açıklamalarının zamanlamasına dikkat etmek gerekiyor. Birçok diğer siyasi görüşü gibi, Trump'ın bireysel silahlanmanın kontrol edilmesi konusundaki görüşleri de yıllarla birlikte giderek daha da sağ çizgiye kaydı. 1990'larda ve 2000'lerin başında Trump, askeri özelliklere sahip, art arda ateş etmeyi mümkün kılan silahlar ile uzun namlulu tüfekler gibi "saldırı silahı" kategorisine giren silahların yasaklanmasını savunuyordu.
2000'de yayınlanan "The America We Deserve" isimli kitabında "Silahlanmanın kontrol edilmesine genel olarak karşıyım ama saldırı silahlarının yasaklanmasını ve silah alabilme süresinin uzatılmasını destekliyorum" yazmıştı.
2012'de de Connecticut, Newton'da bir okula düzenlenen ve 20'si çocuk 26 kişinin öldüğü silahlı saldırının ardından Trump, dönemin başkanı Barack Obama'nın yaptığı daha sıkı silah düzenlemesi çağrılarını ise övmüştü.
Geleneksel muhafazakarları kazanmak
Ancak Trump Cumhuriyetçi Parti'den başkan adayı olma konusunda ciddileşirken, silah kontrolü konusundaki görüşleri de değişti.
Başkanlık yarışına katılacağını resmi olarak açıkladığı 2015'te ise, Cumhuriyetçi Parti'nin silah kontrolü konusundaki klasik çizgisine gelmişti. Cumhuriyetçiler bireysel silahlanmaya yasal düzenleme getirilmesinin, anayasanın bireysel silahlanmaya izin veren 15 Aralık 1791 tarihli 2. maddesine aykırı olduğunu savunuyor.
Bu politika değişikliği, Trump'ın muhafazakarlara, bir zamanlar göründüğü gibi büyük şehir liberali olmadığını kanıtlamak için seçtiği yollardan biri oldu.
Trump Ekim 2015'teki Cumhuriyetçi Parti münazarasında kendisinin de çoklukla silah taşıdığını söyledi ve okullar, kiliseler ve askeri üsler gibi bölgelerde hükümetin uyguladığı silah yasağının bir facia olduğunu, buraları "sapıkların hedefi" haline getirdiğini savundu.
Trump bu çıkışının ardından, toplu silahlı saldırılara karşı yapılması gereken tek şeyin, daha çok sayıda bireyin silahlanması olduğunu savunmaya başladı.
Paris ve San Bernardino'daki saldırıları örnek göstererek, "kurşunlar iki yönlü gitseydi" yani kurbanlar da saldırganlara ateş etseydi, ölü sayısının daha az olacağını belirtti.
Ulusal Silah Birliği'nin adamı
Mayıs 2016'da da, kendi partisi bile Trump'ın adaylığı hakkında henüz fikir birliği sağlayamamışken, Trump, Ulusal Silah Birliği'nin (NRA) desteğini almıştı.
Bundan sonra Trump açıklamalarında ve kampanya sitesinde NRA'nın silahlanma konusundaki sert tutumunu benimsedi. NRA, Trump'ın başkanlık kampanyasını desteklemek için 30 milyon dolardan fazla para harcadı.
Seçim kampanyası sürecinde, Trump, bireysel silahlanmanın kontrol edilmesini savunan Demokrat rakibi Hillary Clinton'a sözlü olarak saldırarak, kendisinin yaklaşık 55 milyon silahlı Amerikalı'nın haklarını savunan bir başkan olacağını iddia etti.
Kampanyası süresince, NRA'nın sert çizgisine mesafeli olduğu tek olay ise, Haziran 2016'daki Orlando gece kulübü saldırısı oldu. Trump saldırının ardından, ulusal güvenlik için silah satın almaya sınırlama getirilmesi gerektiği fikrini savunuyor gibi göründü.
"Bana destek veren NRA ile, terör izleme ya da uçuşu yasaklılar listesindeki kişilere silah satılmasının engellenmesini görüşeceğim" dedi.
Ancak o görüşmeden hiçbir netice çıkmadı. Trump da başkan olduktan sonra bu sözünü tutmak için pek çaba sarf etmedi.
Ruhsal bozukluk yaşayanlara silah sınırlaması
Trump'ın ABD Başkanı olduktan sonra bireysel silahlanma konusunda attığı tek kayda değer adım ise, selefi Obama'nın döneminden kalmış olan, akıl hastalığı tedavisi görenlerin silah satın almasına sınırlama getirilmesini öngören yasayı imzalamak oldu.
Hatta Trump Alabama'da yaptığı son mitinglerinden birinde, Clinton'a yönelik saldırılarını yineyeleyerek kalabalığa "Hillary seçilmiş olsaydı silahlarınızı geri veriyor olacaktınız" dedi.
ABD Kongresi şu an biraysel silahlara susturucu alınmasını kolaylaştıran bir yasa üstüne de çalışıyor. Hillary Clinton bu yasa girişimini Las Vegas'taki saldırı sonrası kınayan bir tweet attı.
Trump ise yasa tasarı üzerine henüz bir açıklama yapmadı. Tasarının Temsilciler Meclisi'nce onaylanması ancak Senato'da engellenmesi bekleniyor.