Trump, ABD'li firmaların, yabancı ülkelerde rüşvet verme suçundan yargılanmasını durdurmak için kararname yayınladı. Uzmanlara göre bu, yolsuzlukla mücadelede şimdiye dek elde edilen kazanımlara bir darbe.ABD Başkanı Donald Trump, 10 Şubat 2025 tarihinde Amerikalı iş insanlarının yurtdışında rüşvet verdiği suçlamasıyla yargılanmasını durdurmayı öngören bir başkanlık kararnamesi yayınladı.
Kararname, yabancı ülkelerde rüşvet verilmesini önlemeye yönelik Yurtdışı Yolsuzluk Faaliyetleri Kanunu'nu (Foreign Corrupt Practices Act-FCPA) hedef alıyor. Buna göre ABD Adalet Bakanlığı, FCPA kapsamındaki yönergeler ve politikaları gözden geçirerek tekrar düzenleyecek. Soruşturma ve yaptırımlar, 180 günlük inceleme süreci bitinceye kadar askıya alınacak ve başsavcının onayı olmadan yeni soruşturma başlatılamayacak. İnceleme süresi gerek görüldüğü takdirde 180 gün daha uzatılabilecek.
Watergate'in ardından yürürlüğe girmişti
Watergate Skandalı'nın ardından yürürlüğe giren FCPA, herhangi bir ABD vatandaşının, ABD şirketinin ya da ABD borsasında işlem gören herhangi bir şirketin, yabancı bir yetkiliye rüşvet teklif etmesini veya vermesini yasaklarken, aynı şekilde, ABD topraklarında bulunan herhangi bir yabancı uyruklu kişi ya da yabancı şirketin de bunu yapmasını engelliyor.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya göre, kararnamenin gerekçesi Amerikan şirketlerinin uluslararası pazardaki rekabet gücünü artırmak:
"Diğer ülkelerdeki rutin iş uygulamaları nedeniyle Amerikan vatandaşlarına ve işletmelerine karşı -kendi hükümetimiz tarafından- uygulanan aşırı kapsamlı ve öngörülemez FCPA yaptırımı, yalnızca Amerikan özgürlüklerini korumaya adanabilecek sınırlı savcılık kaynaklarını boşa harcamakla kalmaz, aynı zamanda Amerikan ekonomik rekabet gücüne ve dolayısıyla ulusal güvenliğine aktif olarak zarar verir."
Daha fazla iş ve yatırım savunusu
Trump, kararnameyi imzalarken yaptığı açıklamada, "Bu, Amerika için daha fazla iş ve yatırım anlamına geliyor" dedi.
FCPA'nın uygulanmasının ABD'li firmaları uluslararası rakiplerine karşı dezavantajlı duruma düşürdüğünü savunan Trump, "Teoride kulağa hoş gelse de pratikte büyük bir felakete yol açıyor. Amerikalılar iş yapmak için yurtdışına gittiğinde hemen soruşturma ve iddianame riskiyle karşı karşıya kalıyorlar" diye konuştu.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International) Türkiye Kurucu Başkanı Oya Özarslan, uluslararası kamuoyunda tepkiyle karşılanan gelişmeyi DW Türkçe'ye değerlendirdi.
Özarslan'a göre kararname Trump gibi popülist liderlerin dünyayı nereye götürebileceğini, demokratik kazanımları nasıl erozyona uğratabileceğini gösteriyor.
"Küresel mücadeleye darbe"
FCPA'nın yaklaşık 50 yıldır küresel yolsuzlukla mücadelede kritik bir rol oynadığını işaret eden Özarslan, "1977 yılında Jimmy Carter döneminde yürürlüğe giren bu yasa, yolsuzlukla mücadelede devrim niteliğindedir ve OECD Konvansiyonu dahil olmak üzere pek çok uluslararası düzenlemenin temelini oluşturmuştur. Türkiye de bu sözleşmeye taraf bir ülkedir" diyor.
Özarslan, Trump'ın bu kararla küresel yolsuzlukla mücadeleye büyük bir darbe vurduğunu vurguluyor: "Transparency International, bu adımı küresel yolsuzlukla mücadeleye bir ihanet olarak nitelendiriyor. Ben de bu kararı aynı şekilde büyük bir darbe olarak görüyorum."
FCPA'nın, Amerikalı şirketlerin tüm dünyada rüşvet ve yolsuzluktan kaçınmasını sağlayan bir mekanizma olduğunu, şirketlerin bu kurallara uymadıkları takdirde ülkede ağır hapis cezaları ve yüksek para cezalarıyla karşı karşıya kaldıklarını aktaran Özarslan, bu yasa sayesinde son 50 yılda milyarlarca dolarlık para cezası kesildiğini ve yüzlerce soruşturma yürütüldüğünü belirtiyor.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü verilerine göre 2018-2021 yılları arasında ABD hükümeti, yaklaşık 200 FCPA soruşturması başlatırken 157 davayı yaptırım uygulayarak sonuçlandırdı.
Trump'ın bu yasa hakkındaki görüşlerine de değinen Özarslan, "Trump, bu yasayı ekonomik çıkarlarla çeliştiği gerekçesiyle değiştirmek istiyor. Ona göre, Amerikalı şirketler bazı ülkelerde rüşvet veremedikleri için ticari fırsatları kaçırıyor. Bu bakış açısı, rüşvete ve yolsuzluğa kapı aralayan tehlikeli bir yaklaşımdır. Ayrıca, Trump'ın geçmişte bu çerçevede yargılandığı biliniyor" ifadelerini kullanıyor.
"Popülist liderler endişe kaynağı"
Kararnamenin sadece yasal bir düzenleme olmadığını, aynı zamanda ideolojik bir manifesto niteliği taşıdığını belirten Özarslan'a göre bu karar, Trump'ın iş dünyasından gelen bakış açısını net bir şekilde yansıtıyor:
"Kendi ülkelerinde yolsuzlukla mücadeleyi savunup yurtdışında rüşvete göz yummak oryantalist bir bakış açısıdır. Bu karar, popülist politikaların etik ve demokratik değerleri nasıl erozyona uğratabileceğini gösteriyor."
Bu gelişmenin, iş dünyası, akademik çevreler ve sivil toplum örgütleri tarafından büyük bir tepkiyle karşılandığını belirten Özarslan, "Bir yandan yasa hâlâ yürürlükte ve uygulanmak zorunda. Ancak bu kararname, mahkeme veya Kongre tarafından iptal edilmediği sürece büyük belirsizlik yaratmaya devam edecek. Popülist liderlerin etik değerleri, insan haklarını ve demokratik standartları zayıflatması, hepimiz için büyük bir endişe kaynağı" diye ekliyor.
FCPA uluslararası faaliyet gösteren ve ABD borsasında işlem gören şirketlere de uygulanabildiğinden dünya çapında şirketlere yolsuzlukla mücadele etme yükümlülüğü getiren önemli bir yasa.
Perakende satış yapan mağazalar zinciri Walmart, 2019 Meksika'da yaptığı işlerde yolsuzlukla ilgili FCPA ihlalleri nedeniyle 282 milyon dolarlık bir cezaya çarptırılmıştı. Amerikalı alüminyum üreticisi Alcoa da 2000'li yıllarda Jamaika'daki inşaat projeleri için yerel hükümet yetkililerine rüşvet verdiği gerekçesiyle FCPA ihlali nedeniyle 384 milyon dolar tutarında ceza ödemek zorunda kalmıştı. Fransız Total, Schneider Electric, Japonya merkezli Panasonic Corporation da FCPA kapsamında ceza alan firmalar arasında yer alıyor.
Siemens FCPA kapsamında ceza almıştı
Türkiye'de rüşvet verdiği iddiasıyla FCPA kapsamında ceza alan şirketler de oldu.
Almanya merkezli olan ancak ABD borsasında işlem gören bir şirket olduğu için FCPA'ya tabi olan Siemens AG ve bağlı şirketleri 2008 yılında Türkiye de dahil farklı ülkelerdeki projelerde yerel yetkililere rüşvet verdikleri gerekçesiyle FCPA kapsamında soruşturuldu ve cezaya çarptırıldı.
Siemens'in, Türkiye'deki bazı altyapı projelerinde, kamu ihalelerinde daha fazla avantaj elde edebilmek için rüşvet verdiği iddia edildi. Türkiye’de bu iddialara ilişkin soruşturma açılmadı. Şirket, 2014 yılında ABD Adalet Bakanlığı (DOJ) ve Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ile anlaşmaya vardı ve Siemens, Türkiye dahil dünya çapındaki yolsuzluk eylemleriyle ilgili 800 milyon dolar civarında bir para cezası ödemeyi kabul etti.
DW Türkçe'ye engelsiz nasıl erişebilirim?