Gündem

Trump'ın mektubu: "Her iki ülkenin de utanması gereken bir dönemi temsil ediyor"

ABD Başkanı'nın kaleme aldığı mektup, büyük yankı uyandırdı

Mektup krizi | ABD Başkanı Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

17 Ekim 2019 11:41

Bir süredir Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna düzenlediği askeri harekât ve buna yönelik uluslararası tepkiye odaklanan dünya gündemi, çarşamba gece bundan tam bir hafta önce ABD Başkanı Donald Trump tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönderilen mektup etrafında dönmeye başladı.

TIKLAYIN - Trump'ın 9 Ekim'de Erdoğan'a yazdığı mektup ortaya çıktı

TIKLAYIN - Trump'ın mektubuna siyasilerden tepki: Tarihimizin en ezik dış politikası

İlk olarak Fox News muhabiri Trish Regan tarafından Twitter’da paylaşılan ve gerçekliği Beyaz Saray tarafından çok sayıda medya kuruluşu ve bağımsız gazeteciye teyit edilen mektupta ABD Başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Suriye konusunda Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) de parçası olduğu bir anlaşma zemini sunuyor ve “İyi bir anlaşma için çalışalım. Binlerce kişinin katledilmesinden sorumlu olmak istemiyorsun, ben de Türkiye’nin ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemiyorum; sert bir adam, aptallık etme!” diyordu.

Mektup, Twitter’da ilk yayınlandığında çok sayıda kişi kullanılan dil nedeniyle bunun gerçekliğine inanmakta zorlandı. CNN International’a konuşan ABD Temsilciler Meclisi’nin Demokrat üyesi Mike Quigley, “Bunun bir oyun, şaka olduğunu; Oval Ofis’ten çıkmasının mümkün olamayacağını düşündüm” derken, bir diğer Demokrat Meclis üyesi Mike Levin de Twitter hesabında mektubun başkanlık ofisi için bir ‘utanç’ olduğunu söyledi.

Murat Sabuncu: Bu edep dışı mektubun tarihe acı bir şekilde kaydedileceği de açık

T24 yazarı Murat Sabuncu ise Trump’ın mektubunu, eski ABD Başkanı Lyndon B. Johnson tarafından Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesini önlemek adına 1964’te dönemin Başbakanı İsmet İnönü’ye yazılan mektuba benzetiyor ve şöyle devam ediyor:

“Johnson mektubundan Trump mektubuna, ikisi de tehdit içerikli mektuplar. Birinde diplomatik dil vardı, ikincisi ise Türkiye tarihinde daha evvel görülmemiş, ‘hakaret unsuru’ da içeren, hem Amerika’nın hem Türkiye’nin ilişkiler ve seçilen cümleler açısından utanması gereken bir dönemi temsil ediyor. Tabii yazanın Trump olduğunu ve dünyada saygı görmeyen bir popülist olduğunu da düşünürsek bu edep dışı mektubun tarihe acı bir şekilde kaydedileceği de açık.”

Johnson Mektubu

Başkan Johnson tarafından imzalanan ve daha sonraları “Johnson mektubu” olarak tarihe geçen ünlü mektup 5 Haziran 1964’te Türkiye Başbakanı İnönü’ye iletildi. Mektupta, Türkiye'nin Kıbrıs'a tek taraflı müdahalesinin Türk ve Yunan tarafları arasında savaşa yol açabileceği ve NATO üyesi olan bu iki ülkenin savaşmasının kabul edilemez olduğu ifade edildi, Ankara'nın müdahale kararı almadan önce müttefiklerine danışması gerektiği 'anımsatıldı'. Ayrıca bu savaşın Sovyetler Birliği’nin de Türkiye’ye müdahale ihtimalini doğuracağı ve NATO'nun böyle bir durumda Türkiye'yi savunma konusunda isteksiz olacağı ima edildi, ABD'nin Türkiye’ye sağladığı askeri malzemenin bu müdahalede kullanılmasına izin verilmeyeceği belirtildi.

Mektubun ardından Türkiye müdahale kararından vazgeçti. Çok sert ve kaba bir üslupla yazılan mektup, bir süre kamuoyundan gizlenmişti. 

“Trump, belli ki istediği her şeyi söyleyebileceğini, yapabileceğini düşünüyor; bu hepimizi korkutmalı”

Princeton Üniversitesi’nden tarihçi Bradley Simpson da Twitter hesabından yaptığı yorumda Trump’ın gönderdiği mektubun eşine ABD tarihinde daha önce rastlanmadığını söyledi. Başkanlık mektuplarının normalde bir danışman tarafından ya da konunun ilgisi başka bir üst düzey yetkili tarafından taslak olarak yazıldığını kaydeden Simpson, “Hızlı bir şekilde gelişen olaylara cevap verildiğinde dahi, başkanlık mektupları bir komite tarafından yazılır ve editlenir, neredeyse hiçbir zaman başkanın kendisi tarafından yazılmaz ve genelde her bir kelimenin mevcut ya da gelecek politikalara uyumlu olması için defalarca üzerinden geçilir” dedi.

ABD başkanlarının ‘normalde’ kendilerini konu hakkında uzmanlığı ve deneyimleri olan danışmanlar tarafından kısıtlanmış hissettiğini kaydeden Simpson, “Trump kendisini herhangi biri tarafından kısıtlanmış görmüyor ve belli ki istediği her şeyi söyleyebileceğini, yapabileceğini düşünüyor. Bu hepimizi korkutmalı” ifadesini kullandı.

 

Cumhurbaşkanlığı tarafından mektupla ilgili henüz resmi bir yorum yapılmazken; BBC Türkçe'nin aktardığına göre Cumhurbaşkanlığı kaynakları "Mektup Erdoğan tarafından reddedilerek çöpe atıldı" dedi. BBC Türkçe'ye göre, Ankara'da 'diplomatik nezaketten yoksun' olarak nitelendirilen mektupla ilgili, "Verilen en net yanıt aynı gün saat 16.00'da Barış Pınarı Harekâtı'nın başlatılmasıdır" yorumunu yapıldı. 

Trump'ın Erdoğan'a gönderdiği mektubu bir de böyle dinleyin

ABD Başkanı'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gönderdiği mektup sosyal medyada da gündem oldu. Kimileri mektupu kedisiyle birlikte canlandırarak okurken, kimileri ise yazılanları şarkı haline getirdi...

Trump, mektubu Kongre liderleriyle yaptığı toplantıda dağıttı: "Gururlu gözüküyordu"

Washington’dan aktarılanlara göre Trump, mektubun kopyalarını çarşamba günü Kongre liderleriyle Beyaz Saray’da gerçekleştirdiği toplantıda dağıttı. New York Times’ın haberine göre, ABD Başkanı Türkiye'nin askeri operasyonuna yeşil ışık yakmadığını ispatlamak için Erdoğan'a "ağır" bir mektup yazdığını söylediği toplantıda, Temsilciler Meclisi'nde azınlık lideri Cumhuriyetçi Kevin McCarthy'den mektubun kopyasını masadakilere dağıtmasını istedi.

Senato Azınlık lideri Chuck Schumer, Trump’ın mektupla ilgili ‘gururlu’ gözüktüğü yorumunda bulunarak, “Başkan her zaman yanlış anlarda sertleşiyor. Erdoğan’ın Suriye’yi işgaline onay verdikten sonra ona bir mektup yazmak yerine Erdoğan’la telefonda konuşmalıydı” yorumunu yaparken; Başkan’ın kendilerine hakaret ettiği gerekçesiyle toplantıyı terk etmelerinin ardından yaptıkları basın açıklamasında spesifik olarak Trump’ın mektubuna değinmeyen Temsilciler Meclisi'nin Demokrat Başkanı Nancy Pelosi ise şunları söyledi:

"Üzülerek söylüyorum ki, toplantıda, Başkan'ın sinir krizi geçirdiğine tanık olduk.”

Trump'la toplantıdan çıkan Demokrat liderler

ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan 6 Ekim Pazar günü Suriye konusunda bir telefon görüşmesi gerçekleştirmiş ve sonrasında Beyaz Saray tarafından yapılan ABD’nin bölgedeki askerlerin çekileceği açıklaması Türkiye’nin harekâtına yeşil ışık olarak kabul edilmişti. Trump’ın kararı aralarında en yakın destekçilerinin de bulunduğu Cumhuriyetçiler ile Demokrat siyasetçiler tarafından aynı anda tepki görürken, Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı adını verdiği operasyon da dünya kamuoyunda pek de ‘olumlu’ karşılanmadı.

Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham ve Demokrat Senatör Chris Van Hollen, Kongre’ye Türkiye’ye geniş yaptırımlar öneren bir tasarı sunarken;

ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Demokrat Eliot Engel ve Komisyon'un kıdemli üyesi Cumhuriyetçi Michael McCaul tarafından sunulan ve Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde yürüttüğü askeri operasyonun durdurmasını talep eden tasarı da Temsilciler Meclisi'nde yapılan oylamada, 60'a karşı 354 oyla kabul edildi.

ABD’de bunlar yaşanırken, Almanya ve İtalya’nın aralarında bulunduğu 9 Avrupa ülkesi Türkiye’ye silah satışını kısmen ya da tamamen durdurdu, Türkiye’ye operasyonun sonlandırılması çağrısı yaptı.