Dünya

Trump-Cumhuriyetçiler krizinden 2 ay önce | Senatör Graham’den Hulusi Akar sandığı ‘şakacılara’: YPG gerçek bir problem

“Başkan Trump'a, Obama'nın YPG Kürtlerine güvenerek büyük bir hata yaptığını anlattım"

11 Ekim 2019 03:23

T24 Dış Haberler
Çeviri: Gonca Tokyol & Metin Kaan Kurtuluş

Suriye’den çekilme kararının ardından ABD Başkanı Donald Trump’a en ciddi eleştirilerde bulunan isimlerden biri olan Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham’in, ağustos ayında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar sandığı Rus şakacılarla yaptığı görüşmenin kayıtlara basına sızdı. Suriye kararının ardından ABD’yi “en güvenilir müttefiklerinden biri olan Kürtleri terk etmekle” suçlayan ve Türkiye’ye yaptırım uygulanmasına dair bir tasarı hazırlayarak Senato’ya sunan Graham, Politico’da yayınlanan ses kayıtlarına göre, birkaç ay önce YPG’yi “gerçek bir problem” olarak nitelendiriyor.

S-400'ler: “Erdoğan için utanç olmayacak ve Kongre’nin kabul edeceği bir anlaşma yapıp yapamayacağımıza bakalım"

Akar sandığı Rus şakacılar Alexey Stolyarov ve Vladimir Kuznetsov’a yaptığı açıklamalarda, o dönemde Türkiye’ye varışlarıyla gündem olan S-400’ler konusuna da değinen Graham, Washington’ın Ankara’ya yaptırım uygulamasını ne kendisinin ne Trump’ın istediği söylüyor. İki ülke rasında imzalanması görüşülen serbest ticaret anlaşması konusunda ısrarcı olunması gerektiğini kaydeden Graham, yayınlanan görüşmede İngilizceyi ağır bir Rus aksanıyla konuşan şakacılara, “Erdoğan için utanç olmayacak ve Kongre’nin kabul edeceği bir anlaşma yapıp yapamayacağımıza bakalım. Sizi F-35 programına alıp alamayacağımıza, yaptırımlardan kaçmaya ve serbest ticaret anlaşmasını yönlendirmeye bakalım” diyor.

“Başkan Trump'a, Obama'nın YPG Kürtlerine güvenerek büyük bir hata yaptığını anlattım"

Hulusi Akar taklidi yapan şakacının “Biliyorsunuz ki IŞİD’i biz yarattık ama” sözlerine de “Doğru” cevabını veren Graham, Orta Doğu konusunda Trump’ın selefi eski ABD Başkanı Barack Obama’nın suriye politikalarını da eleştirerek şunları söylüyor: “Başkan Trump'a, Obama'nın YPG Kürtlerine güvenerek büyük bir hata yaptığını anlattım. Endişe duyduğum her şey gerçek oldu ve şimdi Türkiye’nin Suriye’deki bu tehditten korunduğuna emin olmalıyız. YPG problemini anlıyorum ve açıkça Başkan da anlıyor.”

Obama’nın Türkiye ile ‘uzun zamandır düşmanı’ olan PKK arasındaki ‘doğal bir savaş’ yarattığını iddia eden Graham, “Ve onlar hala oradalar” diye devam ediyor.

Reza Zarrab gündemi: “Başkan, kendi gücünün sınırları dahilinde yardımcı olmak istiyor” 

Graham, ikinci görüşmede ayrıca ABD’de görülen Halkbank davasında önce sanık, sonra tanık olan İran ve Türkiye vatandaşı Reza Zarrab’la ilgili de konuşuyor. ABD Başkanı’nın bu konu hakkında “çok hassas” olduğunu kaydeden Graham, “Başkan, kendi gücünün sınırları dahilinde yardımcı olmak istiyor” diyor ve şunları söylüyor:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı seviyorum. Bence Başkan Trump da Erdoğan’ı seviyor. Bence o güçlü bir adam ve güçlü adamlarla anlaşmaya ihtiyacımız var.”

Graham'in ofisi görüşmeyi kabul etti: "Türkiye’ye sık sık seyahat ettiği sır değil ve  çok sayıda hükümet yetkilisiyle iki ülkenin ilişkilerine dair konuşuyor"

Rus ‘şakacılar’ ile Graham’in arasında geçen konuşmanın ses kayıtlarını yayınlayan Politico’ya konuşan Cumhuriyetçi Senatör’ün sözcülerinden Kevin Bishop, görüşmenin gerçekliğini teyit etti. Benzeri çok sayıda girişimi başarılı bir şekilde durduklarını ancak bu aramanın radarlarından kaçtığını kaydeden Bishop, “Senatör Graham’in Türkiye’ye sık sık seyahat ettiği sır değil ve aralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da olduğu çok sayıda hükümet yetkilisiyle iki ülkenin ilişkilerine dair konuşuyor. Daha güçlü ilişkiler istediği ve Suriye’nin kuzeyinde barışı sürdürmek için IŞİD’in yeniden yükselişinin önlenmesinin önemi konusunda hep açık oldu” dedi.

"Senatör Graham Türkiye’ye karşı ağır ve yakıcı yaptırımlar için baskı yapmaya devam edecek”

Bishop, Türkiye’nin Suriye’ye düzenlediği operasyonla birlikte iki ülkenin daha iyi ilişkilere sahip olmasına dair çabanın kötü bir darbe aldığı yorumunda bulunarak, “Türkiye hızlı bir şekilde askeri güçlerini çekmeli ve ABD de bölgede barışı sağlamak için güvenli bölge konseptini yeniden kurmalı. Bu yapılana kadar Senatör Graham Türkiye’ye karşı ağır ve yakıcı yaptırımlar için baskı yapmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

"Eğer başarabilirsek bunu bir kazan-kazan’a çevirmek istiyorum"

Graham ile Rus şakacılar arasındaki görüşmelerin ilkinin Türkçe bire bir deşifresi şöyle:

-Merhaba, Bay Bakan bu Senatör Graham
-Merhaba Bay Senatör,
-Beni aramanıza memnun oldum, beni aradığınız için teşekkürler.
-Ben de, bu kadar önemli bir konuşma için vakit ayırdığınız için teşekkürler.
-Evet, eğer başarabilirsek bunu bir kazan-kazan’a çevirmek istiyorum.
(Gülüşmeler)
-Meslektaşım, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla hali hazırda görüşmeler yaptığınızı biliyorum.
-Evet, evet.
-Ben de kendi çıkarlarımla ilgili sizinle konuşmak istiyorum. Büyük ihtimalle biliyorsunuzdur, dün yeni Bakanınızla, Esper’le konuştum. (ABD Savunma Bakanı Mark Esper)
-Bilmiyordum.
-Yaptırımlar hakkında ortak bir zemin bulmaya çalışıyoruz.
-İyi, iyi.
-Bizim için çok kolay değil. Anladığım kadarıyla Başkan Trump bu konudaki müzakerelerle ilgili size güveniyor.
-Evet, bir şekilde. Size bana ne söylediğini söyleyeyim. Ben müttefikimiz Türkiye’ye yaptırım uygulamak istemiyorum. Serbest ticaret anlaşmasına doğru ilerlememizi istiyorum. Cumhuriyetçi meslektaşlarıma da özveride bulunmalarını tavsiye ediyorum. An itibariyle sistem aktive edilmedi, o yüzden de yaptırımlardan bahsetmemize gerek yok. Umuyorum ki, ordumuzla birlikte çalışabilirsiniz ve serbest ticaret anlaşması konusunda ilerleyebiliriz.
-Bu muhteşem. Bu iyi bir haber. Demek istiyorum ki, S-400 alımı Türkiye’nin iç meselesi. Cumhurbaşkanımız bunun iç meselemize müdahale olabileceğini düşünüyor. Ben de eğer mümkünse serbest ticaret anlaşmamızı yapmamızla ilgileniyorum.
-Bence, ilişkileri geliştirmek yapabileceğimiz en büyük şey ekonomilerimizi evlendirmek ve serbest ticaret anlaşması yapmak. Bu lirayı stabilize edecek, ilişkileri daha stratejik yapacak. S-400’le ilgili problem şu; Türkiye onu aktive ederse diğer ülkeler de almak isteyecek bu da bizim müttefikliğimiz üzerinde baskı yaratacak. Ben Türkiye’yi F-35 programına geri istiyorum. Eğer S-400 konusunun çevresinden geçen ve herkesin işine yarayan bir yol bulmamızı ve konuşmayı serbest ticaret anlaşmasına çevirmek istiyorum.

"Başkan'a dedim ki ‘ticareti arttırmak bir hedef olmamalı, resmi bir ticaret anlaşması olmalı"

Bana Başkan Erdoğan’ı arayıp teklifte bulunmamı söyledi. Ben de Dışişleri Bakanı’yla konuştum. Bana, S-400 problemini çözmek için Türkiye’yle çalış dedi. O, Ticaret Bakanlığı’na ve Uluslararası Ticaret Temsilcisine serbest ticaret anlaşması müzakereleri başlatmak için yetki vereceğini söyledi. O Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çok seviyor ve ticareti arttırmayı hedefliyoruz. Başkan'a dedim ki ‘ticareti arttırmak bir hedef olmamalı, resmi bir ticaret anlaşması olmalı’. O (Donald Trump) buna katıldı. Ticarette 75 milyar doları hedefleyeceğimize serbest ticaret anlaşması yapmalıyız. Bunun sınırsız ticaret potansiyeli olur.
-Evet, ama biliyorsunuz ki emin olmak zor. Cumhurbaşkanımız için... (Sözü kesiliyor)

"S-400 alımı sebebiyle yaptırımları durdurmak için çalışıyorum"

-Biliyorum, zor olduğunu biliyorum ancak şunu söyleyebilirim: S-400 alımı sebebiyle yaptırımları durdurmak için çalışıyorum. Bir arkadaş olarak bunun ‘önemli bir alışveriş olmadığını’ söylüyorum. Türkiye ile müttefikliğimize gerçekten değer veriyorum. Türkiye IŞİD ve diğer konularda gerçekten çok yardımcı oldu. Ancak sistem (S-400) aktive edilirse yasalarımız devreye girecek. 4 milyar dolarlık bir sistem olduğunu biliyorum ancak F-35 programı 10 milyar dolarlık ve Türkiye’ye ekonomik faydaları var. Ancak sanırım iki ekonomiye de olabilecek en iyi şey bir serbest ticaret anlaşması yapılması. O yüzden Savunma Bakanı’yla görüşmeye devam et. Başkan Trump, bana başkan Erdoğan’a ‘görüşmeleri bir serbest ticaret anlaşmasına çevirmeyi istediğini’ söylememi istedi. İstersen iki başkan arasında bir telefon görüşmesi ayarlayabilirim. Bunu yapmamı ister misin?
-Tabii, evet.
-Görüşmede ben de olacağım.
-Tamam, ben de… (sözü kesilir)

"Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı utandıracak bir şey yapmak istemem"

-Neden sen de sizinkilere Senatör Graham’ın Başkan Trump ile serbest ticaret anlaşması ve S-400’ler hakkında bir görüşme ayarlamaya razı olduğunu söylemiyorsun? Ve bunu sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da uygunsa yaparım onu utandıracak bir şey yapmak istemem.-
-Bu çok iyi haber, bence ihtiyacımız olan bu. Ancak biliyorsunuz, bütün yaptırım politikalarına karşıyız.
-Ben de, sizi anlıyorum. Aktive edilirse bizim yasalarımız bu konuda çok açık. Bu diğer ülkelerle de yaşayacağımız bir sorun olacak. Ben hiç yaptırım istemiyorum. Şu anda yaptırım olmamasının sebebi benim diğer Cumhuriyetçilerle Başkanı durdurup, ‘Hayır, şu anda Türkiye’ye yaptırım uygulamayalım, bu sorunu çözelim’’ demem. Bütün Cumhuriyetçiler bir serbest ticaret anlaşması konusunda çok heyecanlı. Bu iki ülkenin de ekonomisine yardımcı olur.
-Evet bu iyi, ama biliyorsunuz Rusya bizim düşmanımız değil. Bana göre Rusya dünyanın da düşmanı değil.
-Evet, sayın bakan olabildiğim kadarıyla yardımcı olmaya çalışıyorum ancak S-400 sistemleri aktive edilirse yaptırımları durdurmak imkansız olacak. Bu serbest ticaret anlaşması yapılmasını da imkansız kılacak. O yüzden benim yapmaya çalıştığım Türkiye’ye S-400 açmazıyla ilgili yardımcı olmaya çalışmak, bu sorunu aşabilir miyiz görmek. Konuşmayı anlaşmazlıktan, anlaşacağımız bir noktaya çevirmek: Serbest ticaret anlaşmasına.
-Ben kendi Cumhurbaşkanımın duruşu sebebiyle endişe duyuyorum.
-Evet, ben de öyle. Bildiğim her şeyi yapıyorum dışında sana ne diyebilirim bilmiyorum. Başkan Trump da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın içinde olduğu durumu anlıyor. Ancak Kongre anlayışla karşılamıyor. Demokratlar hiç anlayışla karşılamıyor. Konu Türkiye’ye gelince birkaç Cumhuriyetçi kaybettiğimiz de düşündük. Türkiye anlaşmazlığa girmek için çok önemli bir müttefik.Bu anlaşmazlığı atlatmalıyız ve daha güçlü ilişkilere yönelmeliyiz.
-Evet

"Sizin YPG/Kürt probleminiz gerçek bir problem, başkan Trump’a Obama’nın YPG’li kürtlere güvenerek çok büyük bir hata yaptığını söyledim"

-Bildiğim her şeyi yapıyorum. Sizin YPG/Kürt probleminiz gerçek bir problem. Başkan Trump’a Obama’nın YPG’li kürtlere güvenerek çok büyük bir hata yaptığını söyledim. Endişe duyduğum her şey gerçek çıktı. Şimdi Türkiye’nin bu tehditten korunduğuna emin olmalıyız. Ben Suriye’deki YPG problemini anlayışla karşılıyorum, dürüst olmak gerekirse başkan da öyle. Ben Türkiye’nin Suriye’deki hiçbir şey tarafından tehdit edilmediğine emin olmak istiyorum. Başkan Trump’ın yönetimi altında Türkiye’nin ABD ile daha iyi bir ilişkisi olmasını istiyorum. F-35 programına tekrar girmenizi istiyorum ve arkadaşlarımıza yaptırım uygulamamamızı istiyorum. Benim hedefim budur.
-Bunlar iyi haberler.
-İki başkan arasında telefon görüşmesi ayarlamamı istiyor musun?
-Evet, bunu ne zaman yapabiliriz?
-Haftaya onunla olacağım. On da konuşmaya razı mı öğrendikten sonra sana geri dönmemi ister misin? Olacağından eminim. Seni geri aramamı ister misin?
-Evet, ofisinizle temas halinde olacağız.
-Önümüzdeki birkaç gün içerisinde Başkana bundan bahsedeceğim ve direkt olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuşmasını tavsiye edeceğim. Savunma Bakanı’nın da hatta olmasını sağlayacağım. Bu durumu aşabilir miyiz görelim, sonra Başkan serbest ticaret anlaşması müzakerelerinin başlatıldığını açıklayabilir ve bu iki ülke için de bir “kazan-kazan” durumuna dönüşür. Neden ben seni birkaç gün içerisinde Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ne zaman arayacağını söylemiyorum?
-İlk olarak size şunu sormak istiyorum. Görüşmemizi resmi olmayan şekilde yapmamız mümkün mü?
-Anlamadım.
-Yani resmi olmayan şekilde bir konuşma yapmamız mümkün mü?
-Gayriresmi mi? Evet, evet. Bunu sessizce yaparız. Bence Başkan da bunu tercih eder. Benim tavsiyem de iki başkanın siz ve bizim savunma bakanımız telefondayken konuşmaları olur ve belki de Dışişleri Bakanlığı’ndan birileri olur. Kongre tarafından da kabul edilebilir olacak bir çözüm bulup bulamayacağımıza bakarız. Sonra da serbest ticaret anlaşmasına dair belki daha formal bir konuşmaya geçeriz.
-Size ilgilendiğim birkaç şey sorabilir miyim? Başkanımızın danışmanlarına söylemek için…
-Tabii.

Fethullah Gülen konusu: "Böyle anlaşmalar yaparak başkanımızı zor duruma sokmak istemiyorum"

-Gülen konusundaki durumu biliyorsunuz…
-FBI o konuyla hala ilgileniyor. FBI bir kriminal soruşturma açtı, statüsünü bilemiyorum.
-Eğer S-400 almazsak…
-Bunu yapıp yapamayacağını bilmiyorum. Böyle anlaşmalar yaparak başkanımızı zor duruma sokmak istemiyorum. Onu telefona alalım ve ne olduğuna bakalım. Benim hedefim biraz zaman kazanmak resmi olmayan bir konuşma için. Erdoğan için utanç olmayacak ve Kongre’nin kabul edeceği bir anlaşma yapıp yapamayacağımıza bakalım. Sizi F-35 programına alıp alamayacağımıza, yaptırımlardan kaçmaya ve serbest ticaret anlaşmasını yönlendirmeye bakalım. Sizi birkaç gün içinde arayacağım.
-Bir problemimiz olduğunu biliyorsunuz. Suriye’de yeni bir organizasyonla ilgili problemimiz var, Limpopo.
-Bunu bilmiyordum.
-Biliyorsunuz ki IŞİD’i biz yarattık ama..
-Doğru.
-Ama kalan teröristler yeni bir proje çıkardı.
-Bunu duymakla çok ilgileniyorum ama yapmam gerekenler var. Sizi daha sonra arasam olur mu? Birkaç gün içinde size döneceğim. Bu grup konusunda sizi dinlemek istiyorum.