Geçtiğimiz günlerde yaşanan ve birbiri arkasına gelen trajik olaylardan sonra insanları saran iki his var. Birincisi şok, ikincisi ise bir bilgi açlığı. Bu bilgiye ulaşma isteği genellikle şok ile beraber gelen hissizliğin ve sonrasında devam eden acıdan kaçmak için gelişen bir tepki.
Buna rağmen eğer kendimizi hikâyenin her bir detayını aramak için gazetelere, sosyal medyaya gömdüğümüzde, TV’ye karşısında saatler geçirdiğimizde, bu anlamsız şiddeti akıllarımızda yeniden ve yeniden yaşadığımızda, iyileşme sürecimize yardım etmekten çok ona zarar veriyoruz.
Bilim insanları artık travmanın beyne etkisi hakkında 5 yıl öncesinden bile daha fazla bilgiye sahipler. Göze çarpan bir nokta ise, travma sonrası stres bozukluğu sadece şiddet mağdurlarını değil aynı zamanda bu olaya seyirci kalanları da etkilemekte.
Bir başka bulgu ise travmanın beynin 3 bölgesinde anormal aktivitelere sebebiyet vermesi. Duygularımızdan sorumlu olan beynin amigdal bölümü normalden fazla çalışmaya başlıyor, kısa dönem hafızadan sorumlu hipokampüs, yaşanan travmatik olayı saplantı derecesinde yeniden ve yeniden bize hatırlatıyor ve duygularımızı bir araya getiren prefrontal korteks gücünü kaybediyor.
Bunun sonucunda ise travma yaratan bu olayı ve duygusal etkisini sürekli hatırlıyoruz ve duygularımızın ötesine geçmemiz zorlaşıyor. Geçtiğimiz yıl boyunca yaşadığımız olaylardan bir şekilde etkilenen insanlar için belirtiler tanıdık ve nörolojik bilim bize travmatik stres bozukluğundan kurtulmanın yolunun bu döngüden çıkmak olduğunu söylüyor. Kendinizi bu travmatik olayların içine tekrardan atmak, sadece belirtileri yeniden tetikliyor.
En son yaşadığımız Reina katliamı gibi olaylar beraberinde ızdırabı da getiriyor. Kompleks duyguları hissedebilen insanlar için bu ızdırap; korku, suçluluk, öfke ve umutsuzluk gibi duygulara da yol açmakta. Olayın yaşandığı ilk anlarda bu duygular yeniden güvende hissetmek için ortaya çıkmakta. Hepimiz için gerekli olan biraz zaman ve birbirimize göstereceğimiz sevgi. Yapılan araştırmalar, yaşanan travmatik olaylar hafızalardan silinmese de etkilerinden kurtulup duygusal dengeye ulaşmanın mümkün olduğunu gösteriyor.
Şokun ve hissizliğin sonrasında çok güçlü duygular dışarı çıkıyor. Çevremizde öfke ve kederin yer bulduğunu görüyoruz. Bununla beraber beynimizin karmaşık yapısında dolayı aşırı hassasiyetin ortaya çıktığını da görüyoruz. En basit olaylar, havaifişekler, kapının hızlıca çarpması, helikopter sesleri kısa süreliği bir paniğe yol açabiliyor.
Siz de bu belirtileri yaşıyor olabilirsiniz. Bu tepkilerinizin tamamen normal olduğunu unutmayın. Bu duygularınızı göz ardı etmek yerine onları iyileştirmeyi seçin. Kendinize iyi bakmak yapacağınız en önemli şeylerden bir tanesi, bununla beraber uzmanların travmatik olaylardan sonra yapmamızı önerdikleri birkaç şey var:
– Kendinize, verdiğiniz tepkilerin stresli bir duruma verilecek normal tepkiler olduğunu hatırlatın. Kendinize ve vücudunuza iyi bakmak için yapmanız gereken her şeye izin vereceğinizi kendinize hatırlatın. Vücudunuz ve aklınız size neye ihtiyaç duyduğunuzu söyleyecektir onları dinlemeyi unutmayın.
– Yorulduğunuz zaman dinlenmeyi unutmayın, eğer normalden daha aktif hissediyorsanız bu enerjiyi kullanmaya çalışın. Hafif bir egzersiz ve sonrasında yapacağınız kısa bir meditasyon size iyi gelecektir. Ama enerjiniz yoksa kendinizi aktif olmaya zorlamayın.
– İhtiyacınız olduğunu düşündüğünüz kadar sevdikleriniz ile konuşun, onlara siz ulaşın. Eğer yaşanan travmatik olay hakkında konuşmak isteyen arkadaşlarınız varsa nasıl hissettiğinizi konuşun. Eğer yakınınızda kimse yoksa profesyonel yardım almaktan çekinmeyin.
– Eğer konuşmak için hazır değilseniz, sevdiklerinizle beraber zaman geçirmeyi tercih edebilirsiniz. Yalnız olmadığınızı hissetmek rahatlatıcı bir etkiye sahiptir. Beraber zaman geçirmeyi sevdiğiniz insanlar ve yapmayı sevdiğiniz etkinlikler duygularınızı dengeye ulaştırmakta yardımcı olacaktır.
– Kendinizi kötü hissettiğiniz zamanlarda mümkünse hayatınızı etkileyen büyük kararlar almaktan uzak durun. Bu zamanlar kendinizi normalden daha fazla stres altına sokmanızı gerektiren bir zaman değil. Kendinizi iyileştirmeye odaklanın.
– Bunun için de rahatlatıcı bir banyo yapabilir, güzel bir kitap okuyabilir, egzersiz yapabilirsiniz.
– Ve en önemlisi kendinize ağlamak için, öfke dahil olmak üzere tüm duygularınızı göstermeye izin verin. Duygularınızı alkol ya da ilaçlar ile bastırmayın, bu ancak durumu daha da karmaşıklaştıracaktır.
Travmadan iyileşmenin düşündüğünüzden daha uzun zaman alacağını unutmayın, belirtileri yaşamaya devam ederseniz şaşırmayın. Bu süreçte başka bir travmatik olay yaşarsanız bu durumun etkileri daha da uzun sürebilir. Belirttiğimiz gibi bu duyguları yaşamanızın tamamen normal olduğunu kendinize hatırlatmayı unutmayın.
Görkem Gömeç hazırlanarak ilk olarak Yeşilist'te yayımlananan yazıda University of Notre Dame tarafından hazırlanan verilerden yararlanılmıştır.