Prof. Dr. Şahika Yüksel, toplumu korumakla görevli sorumlular istifa etmediği, cezasız kaldığı ve tedbir alma sorumluluğu insanlara yüklendiği sürece toplumun ruh sağlığının daha da bozulacağını söyledi.
İstanbul’da Reina gece kulübüne yapılan ve 39 kişinin öldüğü terör saldırısının ardından Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Başbakan Binali Yıldırım’dan “tedbirli olun” ve “başka saldırılar olabilir” açıklaması gelmişti.
"Kişiler travmatik olaylarda benzer tepkiler gösterir"
Bianet’ten Nilay Vardar’a konuşan Prof. Yüksel, şunları söyledi:
“Kişiler bireysel ya da toplu olarak maruz kaldıkları savaş, çatışma, cinsel saldırı, deprem gibi travmatik olaylarda benzer tepkiler gösterir. Kişi o olayı/saldırıyı yaşadığı ortama benzeyen ortam ve durumlardan kaçınmak ister. Yani o sokağa gitmeyeyim, o tür insanlarla görüşmeyeyim, o yemekten yemeyeyim gibi… Orada yaşadığı ve olayla eşleştirdiği her şeyden kaçınma eğilimindedir.
"Bunların bir bölümü son derece saçmadır. Ama kişiler korunma içgüdüsüyle refleks olarak böyle düşünme eğilimindedir. Bu kaçınmalar kişinin yaşadığı kaygıları azaltmaz. O olayın yeniden gözünün önüne gelmesi, onu rahatsız eden ayrıntıları hatırlamasını engellemez. Bu doğal bir reaksiyondur. Bazılarında kısa, bazılarında uzun sürer."
"Güvende hissetmek zorunluluk"
"Travma sonrasında kişinin kesinlikle kendini güvende hissetmesi zorunludur. Yani 'orada patlama oldu ama burada güvendeyim' demesi gereklidir.
"Başka bir örnek üzerinden açıklayayım. Siz depreme karşı dayanıklı olduğunu düşündüğünüz ev aldınız veya kiraladınız. Kiralarken dökümanları kontrol ettiniz, belediyeden ruhsatlı 'depreme dayanıklı' diyor. Taşındınız ve ev kısa süre sonra çöktü. Peki siz o zaman nereye güveneceksiniz? Çünkü depreme dayanıklı olup olmadığını kendiniz kontrol edemezsiniz, denetleyecek kamusal kurum vardır. Kişinin bu durumda başka yapabileceği bir şey yoktur. Depremde siz yaralandınız, ya da yakınınız öldü, bu durumda ruhsatı veren kişinin sorumlu olmasını beklersiniz, başkasına aynı ruhsatı vermemesini istersiniz. Ceza almazsa ruh sağlığınız iyileşemez.
"Sorumlular istifa etmeli"
"Aynı şey toplumsal travmalar için de geçerlidir. 1,5 yıldır üst üste yaşadığımız saldırılara bakınca bunun çok farklı yerlerde olabildiğini görüyoruz. O zaman ben bu saldırılardan kendimi korumak için ne yapacağım, nereye gideceğim? Tedbirler çok sınırlı. Bunu devlet yetkililerden beklerim. Bu kadar çok saldırı sonrasında o konuda tedbir almakla görevli kimlerse onların istifa etmesini beklerim. Derim ki: 'Bu kişi görevini yapamamış, bu ortaya çıktığı için de görevinden ayrılmış ama yerine gelen kişi görevini daha iyi yapabilir.'
"Tedbiri bireyden beklemek kapasiteyi aşar"
"Sorumlular sorumluluklarını almazsa güvenimin yerine gelmesi beklenemez, bu da beden ve ruh sağlığını olumsuz etkiler. Kamusal tedbirlerin yeterli koruyucu olmadığı durumlarda bizim bireysel tedbir almakla sorumlu tutulmamız kapasitemizin aşan bir talep. Bu talep ruhsal sağlığımızı bozar, daha beter hastalanmamıza neden olur.
"Sadece yaralı ve yakınını kaybedenlere değil, tüm toplumu etkiler. Sokağa çıktığımda güvensiz hissetmeye başlarım. İçe kapanma ve soyutlanma getirir. Çalışan bir kadınsam işimi aksatabilirim, sık sık rapor alabilir, istifa edebilir, emekli olabilirim. Bu bireysel rahatsızlıklar toplandığında ülke ekonomisini de etkileyecek yüksek boyutlu toplumsal etkilere neden olur."