Gündem

Torun Center'ın mimarı: Denetim firma insafına bırakılamaz

10 işçinin öldüğü Mecidiyeköy'deki facianın yaşandığı binaların mimarı Emre Arolat şantiyenin Türkiye ortalaması içinde en medeni olduğunu söyledi

10 Eylül 2014 12:44

10 işçinin can verdiği Torun Center'ın mimarı Emre Arolat, kazada “çok büyük bir ihmal” olduğunu belirterek, “Duyduğum kadarıyla tamir edilmesi gereken günde edilmemiş” dedi. Arolat, Torun Center'ın “Türkiye ortalaması içinde en medeni şantiyelerden” olduğunu öne sürdü.

Mecidiyeköy’de eski Ali Sami Yen stadı arsasında inşa edilen ‘Torun Center’ şantiyesindeki asansör kazasında Cumartesi akşamı 10 işçi can verdi. Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) hasılat paylaşımı modeliyle ihale ettiği arsa üzerinde yükselen 3 kulenin müteahhiti Torunlar GYO, mimarıysa Emre Arolat.

Arolat, 10 işçinin öldüğü kaza ve mimarların iş güvenliği konusundaki sorumlulukları hakkında Radikal’den Elif İnce’nin sorularını cevapladı.

 

10 işçinin öldüğü asansör kazası hakkında söyleyecekleriniz var mı?

Çok büyük bir ihmal olduğu kesin. Bir asansör durup dururken düşmez. Duyduğum kadarıyla kiralayan firmayla yapımcı firma arasında husumet olmuş, tamir edilmesi gereken günde edilmemiş. Bu dedikodu tabii. Kimin ihmaliyse ben de istiyorum cezalandırılmasını. Ancak mimar olarak neyin güvenlik sınırları dışında olduğunu bilecek durumda değilim. Üç gün önce ben de bindim o asansöre, 30. kata çıktım. Bilsem manyak mıyım bineyim?

 

2014’ün başından beri en az 272 inşaat işçisinin kazalarda öldüğü yeni açıklandı. En çok işçi öldüren sektör inşaat. Bu sektörde çok sayıda iş yapan bir mimar olarak iş güvenliği konusunda ne yapıyorsunuz?

50 konferansta bu konuyu gündeme getirdim. Bu yapılan inşaat, hicap duyuyorum ama bütün Türkiye ortalaması içinde en medeni şantiyelerden. Ciddi bir problem yoktu. Düzgün gözüken denetim vardı. Bu inşaatta bir güvenlikçi vardı adını unuttum, 'şantiyeye lastik ayakkabıyla giremezsin' dedi bana. Ben bunu seviyorum. Zorlu’da da ceza yedim turuncu yelek giymediğim için, sıcakta çıkarmıştım. Milyonlarca metrekare iş bitirdik. Daha önce büyük bir kaza olmadı, ilk defa yaşıyorum.

 

Torun Center inşaatında Nisan ayında 19 yaşındaki inşaat işçisi Erdoğan Polat, 15. kattan bindiği sepetle yere çakılarak ölmüştü. Bu kazadan haberdar mıydınız?

3 ay sonra haberim oldu öldüğünden. Şantiye şefinden duydum halat mı ne kopmuş, 'işçi yanlış kullanmış' denildi. 3 ay mı 5 ay mı sonra 'işçinin hatası vardı, öyle kullanmaması gerekirdi' diye bilgi geldi. Bir şeyi bir yerden transfer etmiş halat ona dayanmamış. Zorlu inşaatında da 2 kişi öldü biri yüksekten düştü, biri atladı. Dünya normlarına göre övünülebilecek bir şey, yapılan iş çok olduğu için.

 

Denetim doğru yapılırsa bir işçinin bile ölmemesi gerekmez mi?

Evet, bir işçi bile ölmeyecek şekilde yapılmalı. Türkiye’de 7-8 sene evveline kadar herhangi bir denetim yoktu, depremden sonra yapı denetim firmaları çıktı. Denetim kağıt üzerinde var ama gerçek anlamda yok. Çünkü denetim yapan firmaların özerkliği yok. O firmaların müteahhit değil devlet tarafından beslenmesi ve iş verilmesi, kamuya karşı sorumlu olması, bağımsızlığının korunması lazım… Devletin çok ciddi görev ve sorumluluğunun olması, denetimi organize etmesi lazım. Bu firmanın insafına bırakılamayacak bir konu. Piyasa ekonomisi içinde ezilir gider, regüle etmesi lazım devletin. Bir de 16 günlük eğitim alıyormuş adamlar ben bilmiyordum. En az kalifiye adamdır inşaat işçisi, okuma yazma bir şey aranmaz. Dünyanın en tehlikeli işi diyorsun, eğitim verilmeden yapılması kepazelik.

 

Bu konudaki mevzuatın yanlış olduğunu, çeşitli düzenlemeler yapılması gerektiğini söylüyorsunuz. Peki en çok işçi öldüren sektör içinde bu kadar çok iş yapan bir mimarın iş güvenliği konusundaki sorumluluğu nedir? Örneğin İngiltere’de 2007’de çıkan İnşaat Tasarımı Yönetimi kanunu (Construction Design Management) mimarları da şantiyenin iş güvenliğine uygun tasarlanmasından sorumlu tutuyor.

TOKİ’nin kara listesine girdim eski başbakana da tüm bu eleştirilerimi söyledim. Ama gidip her gün asansör kontrol edemem, bu mimarlık ve tasarım alanının sorumluluğunda değil. Nereden bileyim asansör bakımı yapılıp yapılmadığını. Asansör düşmeseydi ne koğuşa bakmak aklıma gelecekti ne de güvenlikle ilgili bir soru sormak.

Elektrikten ölen de çok var, hiltileri alıp tek tek kontrol edemem. 20 tane proje var, fiziksel olarak imkansız. Kimsenin umurunda değil deniyor ama benim çok umurumda. Mimar şantiyenin iş güvenliğinden kağıt üstünde değil ama insan olarak sorumludur. Ölen işçilerden birini tanıyorum bir hafta önce büroma gelip 'başka bir iş bulabilir miyim' dedi. Hiçbir günahı olmayan 10 adamın durup dururken öleceğini düşünerek, bile bile bu hikayenin içinde durmam. Kimse bunu yapmak istemez, kapitalist diye de istemez.

 

Bundan sonra bir şey değişecek mi sizin için?

Bir musibet gerekir bu işlerin düzelmesi için, deprem gibi. Orta vadede faydası olacağını düşünüyorum. Bundan faydalansak, herkes kendi alanında daha çok çekidüzen verse iş güvenliğine. Anlaşılıyor ki daha sıkıya almak lazım, ben de insani olarak daha fazla yapacağım. İşverenlere diyeceğim ki 'daha fazla önlem alın doğru düzgün çalıştırın bu adamları'. Yüzde yüz üstüne gitmek, daha fazla sorgulamak gerektiğini tabii ki daha iyi anlıyorum. Ek adım atmayı bundan sonra düşüneceğim ama şantiyede görerek ve gözlemleyerek anlayacağım bir zafiyet yoktu. Daha fazlasını bilemem.

 

2012’de Tasarım Bienali sırasında yaptığımız röportajda, “İyi tasarım güzel bina yapmak değildir, her türlü sosyal, ekonomik, ekolojik kriteri içerir” demiştiniz. Tarlabaşı, Fener-Balat, Sulukule projelerini oldukça sert eleştirmiştiniz, zorla tahliye var ve düşük gelir grupları yerinden ediliyor diye.

Evet, Fikirtepe'de de iş yapmıyorum emsali yanlış diye.

 

Peki iş güvenliği yoksa ben de yokum diyemez misiniz? Sözleşme yapacağınız firmanın iş güvenliği konusundaki tutumu sizin için bir kriter değil mi, önceden iş güvenliği sicilini kontrol ediyor musunuz mesela?

Ben bu firmayla sözleşme yapmadım. İlk başta ihaleyi alan Aşçıoğlu firması vardı ben Torunlar’ı bilmiyordum bile.

 

Kazadan sonra şantiyedeki koğuşların, tuvaletlerin fotoğrafları yayınlandı. Sağlıklı, insanca yaşanılabilir çalışma koşulları olmadığı ortada. Siz bu koğuşları hiç gördünüz mü?

Bizi de koğuşlara almıyorlar ki. Bir kere Zorlu’nun koğuşlarına bakmıştım. İşçiler isyan etmişlerdi koğuşlardan dolayı. Ahmet Zorlu öğrenince yeni koğuş yaptı.

 

Zorlu Center, Likör Fabrikası yerinde yapılan Quasar kuleleri ve Torun Center da imar hakları ve cüsseleri dolayısıyla yoğun eleştiri alıyor. Zorlu Center’la ilgili birtakım ses kayıtları da ortaya çıktı, ek metrekareler için rüşvet alındığı iddia edildi.

Orada yasa dışı olmayan bir şeyi rüşvet mekanizması haline getiriyor, faka basıyor. Zorlu’da her şey yasal, gidip belediyeden bakıp hesabını yapsınlar. Zemin altında iki kat emsal dışı, zemin üstünde emsal dışı bırakılan bir şey yok. Kanyon’da da, Metrocity’de de böyledir, kanunda böyle. 'Torun Center’da binalar neden bu kadar yüksek?' deniyor. Çünkü burada inşaatı bir şartla kabul ettim. Dedim ki, viyadükle binalar arasında 100 metreye 300 metre bir alanda inşaat yapılmayacak. Yani 30 bin metrekarelik kamusal alan olacak, kat parkı olacak. Binaların yüksek olmasının sebebi bu. Yoksa emsali 3, Mecidiyeköy’ün tümünde emsal 4… Burası MİA (Merkezi İş Alanı), yani yoğunluk bölgesidir. İMP’nin ( İstanbul Metropoliten Planlama) planlamasından kalma, çok eskiden beri bu böyle. 

İlgili Haberler