Anne Çocuk Eğitim Vakfı'nın (AÇEV), "7 Çok Geç" kampanyasında da özel önem verdiği Erken Çocukluk Eğitimi (EÇE), çocuğun gelişiminde, dolayısıyla sağlıklı bir topluma uzanan yolda kilit rol oynuyor. 0-6 yaş grubunu kapsayan EÇE, 'yaşama', 'büyüme', 'gelişim' ve 'bakım' gibi farklı süreçleri içeriyor. Dolayısıyla EÇE programlarının amacının, çocukları yaşatmak, büyütmek, geliştirmek ve bakımlarını sağlamak olması gerekiyor. Aksi, EÇE’ye dar bir çerçeveden bakmak olur. Ancak çocuk önce hayatta kalıp, sonra büyüyüp gelişmez.
Bu süreçler ardışık ve eşzamanlı olarak zaman içinde meydana gelir. Bu nedenle yukarıda belirtilen dört farklı sürecin EÇE programları tarafından gerçekleştirilmesi önemlidir. Bu da birleştirilmiş tanımların ve programların (“yaşama”, “büyüme”, “gelişim”, “bakım”) önemini ve gereğini yansıtıyor.
Bu çerçevede yaşama, büyüme, gelişme ve bakım ile ilgili olarak yapılacakların bütünü EÇE’nin tanımını ortaya çıkarıyor.
Yaşamak, 'ölmemek' değildirYaşamanın tanımı, çocuğun ölmemesi demek değildir; yaşamak çocuğun doğumdan itibaren sağlıklı olmasıdır. Sağlıklı olmak fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan sağlıklı olmak demektir; hasta olmamak anlamına gelmez. Sağlığın tanımında beslenme, sağlık ve psikososyal iyilik arasındaki karşılıklı ilişkiye dikkat çekiliyor. Beslenme sağlığı, sağlık beslenmeyi etkiler, her ikisi de psikososyal sağlığı etkiler, psikososyal sağlık da sağlık ve beslenmeyi etkiler.
Bir başka deyişle iyi beslenen bir çocuk sağlıklı olacak, sağlıklı bir çocuk iyi beslenecektir. İyi beslenen ve sağlıklı bir çocuğun psikososyal sağlığı daha iyi olacak, psikososyal sağlığı iyi olan bir çocuk daha iyi beslenecek ve daha sağlıklı olacaktır.
Psikososyal iyilik hali sosyal ve psikolojik olarak çocuğun ne ölçüde geliştiği ve hem kendisinin hem de kendine bakan kişinin stresten ne kadar uzak olduğu ile ilgilidir. Burada çocuğun içinde bulunduğu durum kadar anne ya da ona bakan temel kişinin ruh hali de önem kazanmaktadır. Dolayısıyla EÇE’de sağlık, beslenme ve psikososyal iyiliği sağlamak önemlidir.
Büyüme, kilonun ve boyun artmasıdır. Burada önemli olan çocuğun yediklerinin miktarı, kalitesi ve yenen yemeğin ne kadarının çocuk tarafından özümlendiği ve kullanıldığıdır. Çocuğun besinleri özümlemesi ve kullanması onun psikososyal iyiliği ile yakından ilişkilidir. Psikososyal sağlığı iyi olan çocuklar yedikleri besinleri daha iyi özümleyecekler ve kullanacaklardır.
Gelişme sosyal, duygusal, zihinsel ve fiziksel gelişim alanlarındaki karmaşıklık düzeyinde ve işlevdeki değişmelerdir. EÇE programları gelişimi hedeflerken gelişimin özelliklerini de göz önünde bulundurmalıdır.
Fiziksel, ruhsal, duygusal ve sosyal gelişimGelişim çok yönlüdür; fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal. EÇE programları bu dört boyutu da amaçlamalıdır. Gelişimin dört boyutu olmasına rağmen bir bütündür. Bir boyuttaki değişmeler diğer boyutu etkiler. Dolayısıyla programlarda bu dört boyut birlikte ele alınmalıdır. Gelişim süreklidir ve yaşam boyunca sürer. Ancak, EÇE programları, döllenmeden başlayarak çocuğun ilköğretim okuluna başlayana kadarki süreyi hatta ilköğretim okulundaki ilk iki seneyi de kapsamaktadır.
Gelişimin sürekli olması erken yaşlardaki gelişim bozukluklarının mutlaka ömür boyu devam edeceği anlamına gelmez. Değişen çevre koşulları gelişim bozukluklarını iyileştirirken, çevre koşulları değişmediğinde de eksiklikler birikip gelişimde gecikmelere yol açabilir. Gelişim, insan ve nesnelerle etkileşim içinde ortaya çıkar. Farklı gelişim alanlarında belirli bir gelişim sırası vardır ancak gelişimin hızı, özelliği ve niteliği çocuktan çocuğa değişir. Bu nedenle gelişimin özellikleri programların geliştirilmesi ve uygulanmasında yol gösterici olmalıdır.
Bakım ise çocuğun güven içinde olması, yaşayacak bir yerinin olması, karnının tok, giyiminin uygun olması, temizlik şartlarının yerine getirilmesi, hastalanmaması, iyi beslenmesi, diğer yaşdaşları ile etkileşimde olması, kültürünü tanıması ve öğrenmesidir.
(AÇEV)