Yaşam

Toplumsal cinnet; son 5 ayda 200 kadın katledildi, 10 bin hırsızlık yaşandı

Dün İstanbul, İzmir ve Adana’da şiddete uğrayan üç kadının eşleri tarafından öldürülmesi Türkiye'de giderek tırmanan cinnet halini gözler önüne serdi

04 Temmuz 2014 10:47

Son dönemde gasp, soygun, cinayet ve cinnet vakalarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Hemen her gün farklı bir ilden kadın cinayeti haberleri geliyor. Banka soygunları, basit sebeplerle başlayıp kanlı şekilde sonuçlanan kavgalar, silahlı çatışmalar ve gasp olayları neredeyse sıradanlaşmaya başladı. Sosyologlar, ülkede adeta toplumsal bir cinnet yaşandığı, şiddet diliyle siyasetçilerin de buna zemin hazırladığı uyarısında bulunuyor.

Dün İstanbul, İzmir ve Adana’da şiddete uğrayan üç kadın, eşleri tarafından katledildi. Önceki gün Ankara’da bir polis iki kadını karakolun önünde güpegündüz vurarak öldürdü, meslektaşlarının vurduğu polis de hayatını kaybetti. 9 Haziran’da Edirne’de Rus, Azeri ve Gürcü mafyası arasındaki çatışmada bir polis yaşamını yitirdi. İstanbul’da döviz bürosu sahibi eski bir milletvekiline yönelik silahlı gasp girişiminde eşi ve kızı öldürüldü. Son aylarda asayiş olaylarında yaşanan hızlı artış tedirgin edici boyutlara ulaştı. Banka ve kuyumcu soygunları artarken hırsızlık patladı. Geçen yılki 1,49 milyon asayiş olayının dörtte birini hırsızlık oluşturdu, vaka sayısı 2008’de 256 bin iken 2013’te 447 bine çıktı. Beş ayda 100’ü aşkın cinnet olayında 400 kişi hayatını kaybetti. Suç oranlarındaki tırmanışı değerlendiren güvenlik uzmanı Prof. Dr. H.İbrahim Bahar, “17 Aralık’tan sonra emniyetteki operasyonlar, kurumsal hafızayı bitirdi. Yeni personel yetersiz.” dedi. Toplumun çok gerildiğini belirten sosyoloji profesörü Ferhat Kentel “Toplumsal cinnet yaşanıyor, siyasilerin tehditkâr söylemi de bunda etkili oluyor” diye konuştu.

Zaman tarafından derlenen haber şöyle:

Son 7 ayda İstanbul başta olmak üzere özellikle büyükşehirlerde adeta suç patlaması yaşanıyor. Türkiye’de geçen yıl yaşanan 1 milyon 491 bin 769 asayiş olayının yaklaşık dörtte birini hırsızlık suçu oluşturdu. İçişleri Bakanlığı verilerine göre hırsızlık vakaları 2008’de 256 bin 562, 2009’da 304 bin olurken 2013’te bu rakam 447 bine çıktı. Bunun 150 bini evden hırsızlık vakaları. Sadece İstanbul’da 2014’ün ilk beş ayında emniyet kayıtlarına giren hırsızlık vakası sayısı 10 bin. Bir o kadar olayın da kayıtlara girmediği ifade ediliyor. 2009-2012 yılları arasında, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, iletişim araçlarını kullanarak korkutma/ikna yoluyla nitelikli dolandırıcılık (para/kontör dolandırıcılığı) suçlarından 895 zanlı hakkında adli işlem yapıldı.

Türkiye’de, 2009-2013 yılları arasında 1.611 kadın cinayeti işlendi. Zaman’ın açık kaynaklardan yaptığı derlemeye göre 2014 yılının ilk 5 ayında ise 200’ün üzerinde kadın öldürüldü. Bunlardan 8’i ise henüz 18 yaşına dahi girmemişti. Öldürülen her 2 kadından 1’inin katili eşleri. Diğer vakalarda ise faillerin büyük bölümü erkek arkadaşları, boşandığı eşleri ya da akrabaları. Hayatını kaybeden kadınların büyük bölümü ayrılmak ya da boşanmak istediği için öldürüldü. En acı istatistik ise ölen 21 kadının daha önce faili hakkında Emniyet birimlerine suç duyurusunda bulunmuş olmasıydı.

Aynı dönemde yüzü aşkın cinnet vakası meydana geldi. Bu olaylarda yaklaşık 400 kişi hayatını kaybetti. Güvenlik uzmanları ve hukukçular, güvenlik zafiyeti ve önleyici emniyet hizmetlerindeki yetersizliğin adli olaylara, cinayet ve suça kapı aralandığını vurguluyor. Son dönemde güvenlik görevlilerine yönelik sürgün, tayin, mobbing, psikolojik baskı neticesi ilgili birimlerin çalışamaz hale gelmesinin bu artışta önemli rol oynadığına dikkat çekiliyor. Siyasetçilerin sert açıklamaları, toplumsal gerilim ve çatışmaların da bireylerin kimyasını bozduğu belirtiliyor.

Ankara Strateji Enstitüsü Öğretim üyesi ve güvenlik uzmanı Prof. Dr. Halil İbrahim Bahar, “17 Aralık rüşvet operasyonundan sonra emniyet teşkilatında yapılan tayinler, operasyonel şubelerin içlerinin boşaltılması ve branş yönetmeliği değişikliği Emniyet’te kurumsal hafızanın dağıtılmasına yol açtı. Etkin şubeler tamamen boşaltıldı. Yeni atanan personel ise yetersiz ve deneyimsiz. Bu nedenle suç oranlarının artması çok normal ve kaçınılmaz.” diyor. Kapkaç olaylarında ciddi artış yaşandığını dile getiren Bahar, “Büyükşehirlerde gasp ve kapkaç gibi sıcak ve ani gelişen olaylarda Önleyici Hizmetler personeli anlık müdahalelerle suçluları olay yerinde yakalıyordu. Ancak son süreçte şube neredeyse tamamen kaldırıldı.” değerlendirmesini yapıyor.

Emekli Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, 17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrasında görevden almalarla birlikte polisin, suçluların üzerine gitmekte isteksiz olduğuna dikkat çekiyor. 17 Aralık sonrasında teşkilatta yapılan büyük tasfiyelerin polislerin dengesini bozduğunu belirten Emniyet kaynakları da, “Bundan dolayı kimse elini taşın altına koymuyor. Çünkü bir emniyet mensubu atandığı bir yerden bir hafta sonra tekrar alınabiliyor.” açıklamasında bulunuyor. Kaynaklar, son dönemde suç örgütlerine yönelik teknik ve fiziki takip yapılamamasına dikkat çekiyor.

Suç patlamasında, çetelerle mücadelede önemli rol oynayan ‘özel yetkili mahkeme’lerin (ÖYM) kaldırılmasının da rol oynadığı düşünülüyor. ÖYM’lerin kaldırılmasıyla soruşturmalar sekteye uğradı. Geçtiğimiz yıllarda uyuşturucu tacirlerine başarılı operasyonlar yapılırken şimdi okul önlerinde bile uyuşturucu çok rahat şekilde satılıyor. Son dönemde kapkaç vakaları da tekrar artmaya başladı.

 

'Toplum gerildi, siyaset bile şiddet diliyle örülüyor'

 

Sosyolog Prof. Dr. Ferhat Kentel: Toplum son yıllarda çok gerildi. Bunun sonucunda Türkiye’de adeta toplumsal cinnet yaşanıyor. Cinayetler artıyor, gasp olayları oluyor ve insanlar giderek daha da korkmaya başlıyor. Siyasilerin tehditkâr söylemleri de bunların yaşanmasına etki ediyor.

Türkiye Psikiyatri Derneği Basın Sözcüsü Doç. Dr. Burhanettin Kaya: Travmatik toplumlarda ilk kaybedilen şey adalet duygusu. İnsanlar kendi adaletlerini oluşturacak bir yabancılaşmaya doğru gidiyor. Bu yabancılaşma ve duyarsızlaşma adalet inancının kaybı ile ilgili. Niye adalet inancını yitirdik de kendi adaletimizi kurmaya çalışıyoruz bunu tartışmamız lazım. Meclis’te bile siyaset şiddet diliyle örülüyor.

Gediz Üniversitesi Psikolojik Danışmanı Orhan Keskin:Toplumdaki krizlerin ve çatışmanın altında yatan faktörler topluma örnek olacak kişilerin sert söylemler kullanması. Bir ülkede, bu çağda bile insanların evini sel dolayısıyla su basıyorsa, trafikte saatlerini harcıyorlarsa, iş bulamıyorlarsa tabii ki toplum gerilir ve problemler çıkar. Ülke çok iyi yönetilemediği için insanların psikolojisi bozulmuştur. Biz dışı süslemişiz ama ülkenin içi bozuk durumda.

Gaziantep Üniversitesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Haluk Savaş: Eğer bir psikiyatrik hastalık var ise bu hastalığı tetikleyecek biyolojik süreçler de vardır, onların alenen biri ortaya çıkmış olabilir. Madde kullanımı hastalıkların çıkışını tetikleyebilir.

 

'Her yerde suç var'

 

Son altı aya yansıyan cinayet, soygun, gasp, banka soygunu gibi yüzlerce olaydan en çarpıcı olanları şöyle:

Karakol önünde dehşet (1 Temmuz 2014):

Ankara Beysukent’te Şengül Özek, karakola giderek polis Bircan Tanyeli’yi kendisini rahatsız ettiği iddiasıyla şikâyet etti. Bu sırada polis noktası önüne geldiği belirtilen Bircan Tanyeli, Şengül Özek ile ablası Nuray Atay’ı vurarak öldürdü. Karakolda görevli polisler de saldırgan meslektaşlarını silahla etkisiz hale getirdi.

Otobüste 3 kişiyi bıçakla boyunlarından yaraladı (28 Haziran 2014):

İstanbul’dan Şanlıurfa’ya giden yolcu otobüsünde seyahat eden 24 yaşındaki A.K., sabaha karşı ‘Allahuekber’ diyerek elindeki bıçakla etrafına saldırıp 3 yolcuyu boynundan ağır yaraladı. Kaçan saldırgan daha sonra yakalandı.

Baltayla banka bastı (27 Haziran 2014):

İzmir Çiğli’de işlerinin bozulması sebebiyle kredi talep eden fakat kabul edilmeyen E.D. cinnet getirerek elindeki baltayla bankanın camlarını kırdı. Bıçakla çalışanları ve müşterileri rehin alan E.D. daha sonra polise teslim oldu.

TV ve holding patronuna işyeri önünde silahlı saldırı (10 Haziran 2014):

İstanbul Gaziosmanpaşa’da Tek Rumeli TV ve Baykal Holding Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Baykal, işyeri önünde silahlı saldırıya uğradı. Olayda Atilla Baykal ve yanında bulunan teknik ve idari müdür Yavuz Verdi yaralandı.

Hastane bahçesinden mahkum kaçırmaya çalıştılar (11 Haziran 2014):

İstanbul Kartal’da hastaneye mahkûm getiren cezaevi aracının önü, bir otomobil tarafından kesildi ve silahlı çatışma yaşandı. Mahkûmu kaçırmak isteyen şahıslar başaramayınca uzaklaştı.

Gaspçılar para dolu çantası için kadını otomobille ezdi (13 Mayıs 2014):

İstanbul Maltepe’de bankadan para çeken Semine Göle ile oğlu Naci Gökmen Göle, kendilerini takip eden gaspçıların saldırısına uğradı. İçinde 200 bin TL bulunan çantayı alan gaspçılar Naci Gökmen Göle’yi yaralayıp anne Göle’nin üzerinden otomobille geçti.

Döviz bürosu sahibi eski vekil ve ailesine bakırköy’de kanlı saldırı (16 Nisan 2014):

Bakırköy’de eski Anavatan Partisi milletvekili Adnan Yıldız’ın aracına, evinin önünde motosikletli iki kişi tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda Yıldız’ın eşi, kızı ve saldırganlardan biri hayatını kaybetti. Adnan Yıldız ve oğlu ise yaralandı. Saldırının nedeninin ise döviz bürosu işleten Adnan Yılmaz’ın yanında bulunan para dolu çanta olduğu ortaya çıktı.

Rus, Azeri ve Gürcü mafyası edirne’de çatıştı, bir polis öldü (9 Haziran 2014):

Edirne eski İstanbul Caddesi’nde Rus, Azeri ve Gürcü mafya grupları arasında silahlı çatışma çıktı. Tesadüfen olay yerinde bulunan polis memuru Hüseyin İmrak, kurşunla kalbinden vurularak şehit oldu.

Seri banka soygunları:

İstanbul Küçükçekmece’de 6 Haziran 2014’te bir banka şubesine gelen motosikletli iki kişi, güvenlik görevlisini yaralayıp 500 bin TL’yi alarak kaçtı. 25 Nisan’da ise Fındıkzade’de silahlı soyguncu bir bankanın veznesinde aldığı 14 bin 500 lira ile kayıplara karıştı. 27 Mart’ta İstanbul Fatih’te bir bankaya benzin bidonu ilen giren şahıs, 18 bin TL çaldı.