Akademisyen, yazar, bilim insanları, siyasetçiler, gazeteci, milletvekili, LGBTİ temsilcisi, STK temsilcileri ve çeşitli siyasi parti üyeleri... Hepsi "Yan yanayız bir aradayız" çağrısı yapmak ve güçlerini birleştirmek için bir araya geldi. Toplum temsilcileri toplantıda savaşa sürüklenmekten, nefret dilinden, hukuk ihlallerinden, hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasından, can ve mal güvenliğinden, toplumsal duyarsızlıktan duydukları endişeyi vurguladı. Birlikte hareket etmenin önemine değindi. Bin imza ile başlayan çağrıcıların sayısı da artarak bin 500'e yaklaştı.
İstanbul Point Otel'de gerçekleşen ve moderatörlüğünü Anavatan Partisi eski Genel Başkanı Nesrin Nas'ın yaptığı toplantı yazar Oya Baydar'ın açılış konuşmasıyla başladı. Ortak basın bildirisini sanatçı Tilbe Saran okudu. Bildirinin okunmasının ardından başta Ahmet Türk ve diğer katılımcılardan bazıları söz alarak açıklamalarda bulundu.
TIKLAYIN - İmzacıların tam listesi
Açılış konuşmasında yazar Oya Baydar bildiride imzası ve yüreği bulunanların farklı toplumsal, siyasal, ideolojik kesimlerden geldiğini belirterek şunları söyledi:
"Hepimiz, bugün burada bulunanlar ve bulunamayanlar bu işin ortak sahipleriyiz. Geleceğimiz için kaygılarımızı, ülkemizin sürüklenmekte olduğu karanlığa tepkilerimizi, sulh sükûn içinde birlikte yaşama özlemimizi dile getiren “Yan yanayız, biraradayız” çağrısı, aslında 80 milyona sesleniyor. Bugüne kadar tarihsel, toplumsal, siyasal çeşitli nedenlerle ayrı düşmüş, zaman zaman karşı cephelerde, hasım siyasetlerde yer almış olanların, benzerini yaşamadığımız yaygın tehdit ve tehlikeye, birliktelikten güç alarak karşı koyma ihtiyacından kaynaklanıyor. Çağrımız; vicdan ve adalet aşınmasına uğratılan ülkemizde, siyasî, ideolojik, örgütsel aidiyet, inanç, kimlik farklılıklarımızı aşarak; adalet için, barış ve demokrasi için, muktedirin zulmüne karşı mazlumun hukukunu korumak için biraraya gelme çağrısıdır. Hak ve hukukun egemen olduğu bir ülkede, cepheleşmeden, düşmanlamadan barış içinde yaşamayı arzulayanların ortak sesidir. Bu çağrıda imzası ve yüreği bulunan bizler; farklı toplumsal, siyasal, ideolojik kesimlerden geliyoruz. Bugüne kadar başaramadığımızı, birlikteliğimizden güç alarak, yol boyunca birbirimizden öğrenerek başaralım, diyoruz. Hâlâ çok eksiğiz, hâlâ “acaba”sı olan arkadaşlarımız var; ancak yan yana gelmeyi, birarada durmayı, birlikte yürümeyi acilen başaramazsak yarın gerçekten de çok geç olacak. Arkamızda hiçbir parti, örgüt, siyasî odak yok. “Yan yanayız, biraradayız” metninde imzası olanlar; parti/örgüt mensubiyetleriyle değil bireyler olarak buradalar. Yaşadığımız şu güç ve karanlık dönemde birlikten doğacak güce ihtiyacımız var. Umuda ihtiyacımız var. O gücü ve umudu, genişleyerek, büyüyerek, kitlelerle birlikte yürüyerek, hak, adalet, demokrasi güçlerinin katresini bile feda etmeden kazanabiliriz.Bu mütevazi bir ilk adım. Sonrası; bu gidişata hayır diyenlere, hepimize kalıyor."
"Ayrım gözetmeden ortak yaşamı kurmalıyız"
"Yan yanayız bir aradayız" çağrı metnini oyuncu Tilbe Saran okudu. Ortak metinde "Siyasî parti, inanç, din, mezhep, milliyet, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin ortak yaşamın kurulması, korunması ve geliştirilmesinin önemli olduğu vurgulandı. Kutuplaşmak, düşmanlaşmak, Türk-Kürt, dindar-laik, evetçi-hayırcı diye bölünmek, onlar-bunlar diye ayrıştırılmak istemediklerini belirterek "inancımızı, dinimizi, dilimizi, kültürümüzü, hayat tarzımızı kendi seçtiğimiz gibi, özgür, eşit, korkusuz, huzur içinde yaşamak; birbirimize güvenmek, dayanışmak istiyoruz" denildi.
Bildirinin okunmasının ardından ilk konuşma yapan isim eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı, Milletvekili Ahmet Türk oldu. Ahmet Türk konuşmasında Türkiye'de vicdanı olan insanların meselelerin demokratik yöntemlerle ve Kürt sorununun barışçıl yollarla çözülmesini isteyen bir çabası olduğunu belirtti. Türkiye'nin ortak akıl ve vicdana ihtiyacı olduğunu vurgulayan Türk yan yana durmanın önemli olduğunu, bildirinin de bunun için oluşturulduğunu söyledi ve artık Türkiye'nin güvenlikçi politikalarla yönetilemeyeceğini belirtti.
Rahatsızlandığı için toplantıya katılamayan Akp kurucusu Ertuğrul Yalçınbayır'ın mesajını Nesrin Nas okudu. Yalçınbayır mesajında Anayasa değişikliği ile zor bir sürecin başladığını ve kötülüğe karşı iyilik ve sabırla mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.
"İnsan Hakları Anıtı'nın bariyerle kapatılması ve Cumhurbaşkanının mecliste konuşma yapması Türkiye'nin geldiği durumu gösteriyor"
Eski CHP Milletvekili, eski AİHM yargıcı ve Demokrasi İçin Birlik sözcüsü Rıza Türmen Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durumu anlatan iki önemli fotoğraf olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
"Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durumu anlatan iki fotoğraf var. Birisi Yüksel Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı'nın polis bariyeriyle çevrilip yasaklanması, ikincisi de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Meclis'te Akp grubunda konuşma yapmasıdır. Bu iki fotoğraf Türkiye'nin geldiği durumu anlatıyor. İnsan olarak var olmak ve insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamanın koşulları ve iktidarın dayattığı koşullar arasında bir gerginlik var. Gerekli koşullar ve iktidarın dayattığı koşullar arasındaki gerginlik büyüyor. Otoriter rejimlerde sivil topluma yer yoktur. Bu nedenle böyle bir çağrının sivil toplumdan gelmesi önemlidir. Ayrıca bu metin ileriye dönük bir metin olması ve devamının gelmesi açısından da önemlidir."
Hrant Dink Vakfı Başkanı ve aktivist Rakel Dink de basın açıklamasında kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına da yapma vurgusu yaparak düşüncelerini dile getirdi.
HDP Milletvekili Hüda Kaya da dayatılan tekçiliğe karşı kendi özgünlükleriyle birlikte olmak istediklerini belirtip "Rafel Hanım'ın söylediği söz çok önemli, kendisine katılıyorum. Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma en eski söylemlerdendir. İslam'da da bu vardır. Hz. İsa da bunu söylemiştir" dedi.
"Burada söylenenleri devlet de dikkate almalı"
Eski Mazlum Der Genel Başkanı ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu son dönemlerde fazla gerilmeye başladığımıza vurgu yaparak şunları söyledi:
"Türkiye darbe dönemlerinden geçti. Sanırım 80 Darbesine gelince insanların aklı başına gelmeye başladı. O zaman insanlar artık farklılıklarımızla bir arada yaşayalım demeye başladı. Ama biz bunu 30-40 yıldır başaramadık. Son dönemlerde de gittikçe gerildik. Son referandum sonrası da bu gerilim arttı. Siyasetçiler bunu düşünmüyorlar. Ama yeni bir dönemeçteyiz. Bugün önemli bir gün: ya farklılıklarımızla bir arada olmayı öğrenemeyeceğiz, ya da bir arada yaşamayı , demokrasiyi üstün tutmayı seçeceğiz. Bugün çok farklı kesimler burada bir arada. Burada söylenenleri devlet de dikkate almalı."
"İfade özgürlüğü bir yana artık 'iyi niyet sorgulaması' yapılıyor"
KHK ile ihraç edilen Anayasa hukukçusu ve akademisyen İbrahim Özden Kaboğlu yaptığı açıklamada ifade özgürlüğünün önemine değinerek "Bugün ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü bir yana bırakın, niyet sorgulaması yapılıyor. İfade özgürlüğünden niyet sorgulamasına geldik.Basında yer alan başlıkların niyetleri sorgulanıyor. Geldiğimiz nokta tek kişinin devleti ve partisine doğru gidiyor. Biz bunu yıkmak için burdayız. Bu çeşitlilik bizim gücümüzdür" dedi.
"Kanun devleti olmayı beklerken KHK devleti olduk"
Eski müftü ve ANAP milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş demokrasinin önemine değinerek yaklaşık 50 yıldır demokrasi ve uygarlık beklediğimizi vurgulayarak bugün gelinen noktada demokrasiden yüzümüzü çevirip karanlık bir ülke olduğumuzu söyledi ve ekledi "Kanun devleti olmayı beklerken KHK (Kanun Hükmünde Kararname) devleti olduk."
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, ön yargılarımızı ve aidiyetlerimizi bırakarak bir arada yaşamak için bu adımın gerekli olduğunu belirtip "bir arada olmak zorundayız" dedi.
Söz alan Gülriz Sururi konuşmasında gençlerle birleşmenin önemini vurgulayarak "Atatürk ilkelerinde bizi başarıya götürecek gençlerdir. Kaç kişi olduğumuzu merak ediyordum. Referandum sonrası gördüm ki yüzde 50'nin üzerindeyiz. Belki daha fazla" dedi.
HDP İstanbul milletvekili Garo Paylan "Bizi bu karanlığa razı etmek, mecbur etmek ve alıştırmak istiyorlar. Ama burda alışmadığımızı, alışmayacağımızı gösterdik. Korkuyu bulaştırdılar ama bu tip yeni başlangıçlarla bizler de cesareti birbirimize bulaştırdık. Ve burdan çıktığımızda bu cesaretle hep beraber gittiğimiz her yere ulaştıralım" dedi.
LGBTİ'den aktivist Eylem Babaoğlu da toplantıda söz alarak bu tür eylem ve dayanışmaların gücünü, zenginliğini vurguladı.
"İnançlarımızı, tercihlerimizi, eğilimlerimizi özgür ve eşitçe yaşamak istiyoruz"
Toplantıda söz alan aktivist Yasemin Bektaş şunları söyledi:
"Her halimizin OHAL olduğu günlerin normalleştirilmeye çalışıldığı bir dönemde, dün söylenenlerin bugün unutulduğu bir dönemde tüm farklılıklarımızla bir arada durmaya çalışan insanlarız. Savaş istemiyoruz, şehit istemiyoruz, çocukların ölmesini ve öldürülmesini istemiyoruz. Ölüm, idam, çatışma, kavga istemiyoruz. Kadın cinayetleri, tecavüz-taciz, şiddet istemiyoruz. Kadın ve erkek hepimizin inançlarımızı, kültürümüzü, tercihlerimizi, eğilimlerimizi özgür ve eşitçe yaşamak istiyoruz. Bunları alt alta yazdığımızda aslında elinde sihirli değnekle yapılması gereken şeyler değil. İnsani şeyler istiyoruz. Eşit yaşamak istiyoruz. Fakat istediğimiz ne varsa gün geçtikçe bunlar olanaksızlaşıyor, istemediğimiz ne varsa gün geçtikçe normalleştirilmeye çalışılıyor."
Rahatsızlığı nedeniyle toplantıya katılamayan siyasetçi Tarık Ziya Ekinci toplantıya bir mesaj gönderdi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, de toplantıda bir konuşma yaptı.