Kamuda çalışan yüzbinlerce işçi adına toplu sözleşme pazarlıklarının başlamasına birkaç ay kala yetkili sendikaları ve üye sayılarını içeren resmi istatistikler, sendikaların adeta can çekiştiğini, örgütlü hak mücadelesinin zayıfladığını sendikalı işçilerin 20 yıl öncesinin de gerisine düştüğünü gösterdi.
AKP iktidara geldiğinde 2003’te toplam sigortalı işçi sayısı 4 milyon 686 bin 618 kişi iken sendikalı işçilerin oranı yüzde 57,98 ile 2 milyon 717 bin 326 kişi idi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 28 Ocak’ta Resmi Gazete'de yayınladığı Sendikaların üye sayılarına ilişkin 2025 Ocak Tebliği’nde ise SGK’ya kayıtlı toplam çalışan sayısı 16 milyon 864 bin 733 kişi olurken, sendika üyesi olanların oranı yüzde 14,97 ile 2 milyon 524 bin 547 kişi.
Sendikalı işçi sayısında 20 yılda büyük erozyon
AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana çalışma hayatı ve sendikal örgütlülük tablosundaki 20 yıllık gelişmeler işçilerin örgütlü ekonomik ve sosyal haklar mücadelesinin olağanüstü gerilediğini gösteriyor. Toplam kayıtlı-sigortalı işçi sayısı 12 milyon kişi artışla 4,6 milyondan 16,8 milyona yükselerek dörde katlanmış. Buna karşılık sendikalı işçi sayısı 20 yılda 200 bin azalarak 2003’ün de gerisine düşmüş durumda. 2003’te yüzde 58 olan sendikalaşma oranı 2025’te yüzde 14,9 ile dörtte bire inmiş. 2003’te her 100 çalışandan 58’i, diğer deyişle her iki çalışandan 1,2’si sendikalı iken şimdi her 100 çalışandan 14’ü, dolayısıyla her sekiz çalışandan sadece ikisi sendika üyesi. Yüzde 20’yi aşan kayıt dışı istihdam da göz önünde tutulduğunda toplam çalışan sayısına karşılık sendikalaşma oranı yüzde 10’un da altına iniyor.
Özelleştirme, taşeronlaşma, iktidar baskısı, sendikaya giren işten atılıyor
Sendikalı işçi sayısının azalmasında öne çıkan unsurlardan birisi AKP döneminde hızlanan özelleştirmeler olurken, Kamu-Özel İş Birliği (KÖİ) projelerini üstlenen iktidara yakın şirketlerin siyasi gücü de arkalarına alarak sendikalaşmaya set çekmesi bir başka önemli etken. Başta kamu kurumları olmak üzere belediyeler ve özel sektör iş yerlerinde de yaygınlaşan taşeronlaşma, doğrudan eleman istihdamı yerine taşeron şirketlerden adrese teslim ihalelerle temizlik, güvenlik, araç kiralama vb. hizmet alımları sendikal örgütlenmeye darbe vuran bir başka önemli etken.
Ayrıca toplu sözleşme ve grev kararı süreçlerinin sürekli şekilde Cumhurbaşkanı kararlarıyla ''milli güvenlik ve genel sağlık'' gerekçesiyle yasaklanması, sendika üyesi olan işçilerin toplu olarak işten çıkartılmasına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca göz yumulması, pek çok iş kolunda iktidara yakın ''sarı sendikaların'' kurulması sendikal-örgütlü mücadeleyi gerileten diğer etkenler.
Özelleşen iş kolları ve kayıt dışı Suriyeli, Afgan istihdamı sendikaları vuruyor
Sümerbank, Tüpraş, Petkim, Elektrik Üretim ve Dağıtımı, Şeker Fabrikaları, Erdemir, İsdemir, Kardemir vb. özelleştirmeler başta olmak üzere 2003’ten bu yana tekstil, petrokimya, gıda, metal, medya vb. iş kollarında sendikaların üye sayılarının sürekli azaldığı görülüyor. Sümerbank özelleştirmesi yanında en fazla kayıt dışı istihdamın, Suriyeli, Afgan kaçak göçmen istihdamının yaygın olduğu tekstil iş kolu bunun en somut göstergesi. 2003’te bu iş kolundaki en büyük sendika olan TEKSİF’in üye sayısı 301 bin iken, 2013’te 54 bine, 2019’da 47 bine 2025’te 46 bine gerilemiş durumda.
Medyada sendikasızlaştırma, üye sayısı 12 kat artan Medya-İş’in yükselişi
Son dönemde iktidarın yoğun baskı altına aldığı medya sektöründeki sendikal tablo ise yaşananların en somut göstergesi. TMSF tarafından el konulan pek çok gazete, televizyon ve medya kuruluşunun satış süreci (Sabah, Takvim, ATV, Show TV, Sky Türk, Star, Akşam, Güneş, Digitürk), bu dönemde gerçekleştirilirken, bu kuruluşların hemen tamamı kamu bankalarından sağlanan milyar dolarlık kredilerle iktidara yakın müteahhitlere ve sermaye gruplarına satıldı.
Bu satışlar sonrası medyadaki işten çıkartma ve sendikasızlaştırma operasyonlarının resmi rakamlara da yansıdığı görülüyor. 2003’te TRT ve PTT’de örgütlü Haber-İş’in üye sayısı 50 bin 609, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) üye sayısı ise 3 bin 460 olarak kayıtlarda yer alıyor. 2013’te Haber-İş’in üye sayısı 16 bine, TGS’nin üye sayısı ise 860’a iniyor. AKP döneminde ilk olarak AA’da kurulan iktidar destekli Medya-İş’in üye sayısı ise 2013’te 560. Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanlığı’nın son açıkladığı 2025 ocak verilerinde ise Haber-İş’in üye sayısı 10 bin 200’e düşerken, TGS’nin üye sayısı bin 975. Medya-İş’in üye sayısı 12 kat artarak 7 bin 277’ye yükselmiş durumda.
Türk-İş ve Hak-İş mayısta masaya oturacak, ''işçinin silahı genel grev iktidarın silahı grev yasağı''
Açıklanan üye sayısı istatistikleri sonrasında iş kolları itibarıyla yetkili sendikalar kesinleşti. Çeşitli kamu kuruluşlarında işçi statüsünde çalışan yaklaşık 1 milyon işçi için yetkili konumdaki Türk-İş ve Hak-İş Konfederasyonları önümüzdeki mayıs ayında iktidarla pazarlık için toplu iş sözleşmesi (TİS) masasına oturacak. 2023 mayısta imzalanan TİS ile kamuda en düşük çıplak brüt işçi ücreti 15 bin liraya yükseltilirken, ilk 6 ay için de yüzde 45 zam alınmıştı. Sonraki altı aylık dönemlerde de yine enflasyona endeksli ve refah payı ilavesiyle artış yapılması öngörülüyordu. Ancak son iki yılda gerçekleşen enflasyon TİS’teki kazanımları anlamsız hale getirdi. Yılbaşında yüzde 30 artışla 22 bin TL olarak belirlenen asgari ücret karşısında Türk-İş ve Hak-İş yönetimleri üye işçilerin daha yüksek zam talebi baskısı altında. Ekonomi yönetimi ise yılsonu enflasyon hedefi çerçevesinde zam oranının düşük tutulmasını öngörüyor. Pazarlıklarda anlaşma olmazsa işçi konfederasyonları ''genel grev silahını, iktidar ise grev yasakları silahını çekmeye'' hazırlanıyor.
Sürecin anlaşmazlıkla sonuçlanması, grev kararı alınması durumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grev yasağı yetkisini kullanması söz konusu. Şayet anlaşmazlık bu noktaya gelirse 60 günlük yasak süresinde taraflar uzlaşma sağlayamazsa üye yapısı iktidar ağırlıklı Yüksek Hakem Kurulu (YHK) devreye girerek TİS’i karara bağlayacak. YHK’nın bağıtlayacağı TİS kesin olacağı için sendikaların itirazı söz konusu olamayacak. (ANKA)